Yabancı yatırım olmadan teknoloji transferi olmaz
28 Nisan 2016
Ben bugünlerde Ankara’da her mahfilde teknoloji transferinin konuşuluyor olmasından rahatsız değilim. Daha açık bir ifadeyle her yerde üretimin yerlileştirilmesi (localisation) üzerine düşünülüyor olması, beni hiç rahatsız etmiyor. Türkiye, gecikmiş bir tartışmayı yapıyor. Bir nevi demiri tersine bükmeye çalışıyor. Daha önce akıl edememiş olduğunu şimdi düşünüyor. Ben bizim gibi ülkeler için inovasyonun öncelikle teknoloji transferi yapabilmek anlamına geldiği kanaatindeyim. Ancak sabah akşam lokalizasyon üzerine konuşunca lokalizasyonun ön koşulunun yabancı yatırım olduğunu gözden kaçırıyoruz gibi geliyor bana. Demiri tersine bükmeye çalışmak, hep böyle yanlış bir izlenim verilmesine neden olabilir. Dil ağrıyan dişe giderken ortaya yanlış bir izlenim çıkabilir. Avrupa Birliği süreci yenid
[Devamı]
Faiz negatif ama gelin bakın hala tık yok
21 Nisan 2016
Büyük finansal krizden bu yana sekiz yıl geçti. Dünya ekonomisinin yeni normalini hala bekliyoruz. Geçen hafta IMF, Dünya Ekonomik Görünümü Raporunun Nisan 2016 sayısını yayımladı. Bu yeni sayıda, Ocak 2016’da güncellenen 2016 yılı büyüme tahminlerinin aşağıya doğru revize edildiğini gördük. Daha doğrusu, Avrupa’nın ve Amerika’nın büyüme tahminleri aşağıya çekilirken Türkiye’nin ve Çin’in büyüme tahminleri yukarıya doğru revize edildi. Bu arada Türkiye için hala uzun dönem ortalamasının altında bir rakamdan bahsediyoruz.
[Devamı]
Türklerin dış yatırımları konusunda stratejimiz nedir?
14 Nisan 2016
Ben bu hafta Washington’da, Amerikan Odalar Birliği (US Chamber) tarafından düzenlenen bir toplantıdaydım. Toplantının adı “Amerika’ya Yatırım Yapın” (Invest in USA) idi. Toplantının hedef kitlesi Amerika’ya yatırım yapacak yabancı yatırımcılardı. Katar, bir yatırımcı olarak konuşmacılar arasındaydı. Çinliler doğrudan yoktu ama herkes onlardan bir yatırımcı olarak bahsediyordu. Ben de oradaydım. Doğrusu ya, bu toplantıya gitmek üzere hazırlık yapmaya başladığımdan beri başlıktaki soruyu düşünüyorum. Nitekim toplantı da beklediğim gibi oldu. Herkes Amerika’ya yatırımdan ne beklediğini, yatırımlarda neye bakacağını anlattı. Eyalet yöneticileri ise neden yatırımlarda kendi eyaletlerinin tercih edilmesi gerektiğinden bahsettiler. Doğrusu, orada Türkiye’nin ve Türklerin dış yatırımları konusund
[Devamı]
KOBİ’ler ihracat yapmaya nasıl başlar?
11 Nisan 2016
Türkiye küreselleşme süreciyle 1980’lerin başında yüz yüze geldi. Küreselleşme bizim için ülke sınırları dışına mal göndermekti o dönemde. Türkiye ihracat yapmaya başladı. 1980’lerin başında toplam ihracatımız yalnızca 3 milyar dolar civarındaydı. 2000’lerin başına geldiğimizde 30 milyar dolar civarına yükselmişti. Şimdi ise 150 milyar dolar civarında. Nedir? Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği düzenlemesi, Türkiye ekonomisinin ihracat performansını önemli ölçüde artırdı. Dünya Bankası çalışmasına göre, 2002’den 2011’e bu etkileyici ihracat performansının yüzde 65’i, aynı şirketlerin aynı ürünleri aynı pazarlara satmalarından kaynaklandı. 2002-2011 ihracat artışının yalnızca yüzde 11’i yeni şirketlerin ihracat yapmaya başlamasından kaynaklanıyor. Ne oldu? 1980’den 2015’e, KOBİ’ler hala ihrac
[Devamı]
Ne zaman 15 bin olur derken, 10 binin altına indik.
07 Nisan 2016
Geçen hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 yılının büyüme rakamlarını açıkladı. Türkiye ekonomisi 2015 yılında yüzde 4 civarında büyüdü. Şimdi herkes meşrebine göre değerlendirme yapıyor. Bazıları Türkiye’yi bir dizi ülke ile kıyaslayıp yüzde 4’ün neden başarı olduğunu anlatıyor. Kimileri ise Türkiye’nin uzun dönem ortalamasının altında bir hızla büyüdüğünü söylüyor. Her ikisi de doğru. Mesela portföy yöneticileri Türkiye’ye bakarken bizi Brezilya, Rusya, Güney Afrika ile kıyaslıyor. Bakın şimdi onların hepsinden daha iyiyiz. Hani biri çıkıp da “Şimdi bizim gibi ülkelere fon yatıranlar, Türkiye’ye gelmeyip de ne yapacaklarmış? Güney Afrika, Brezilya ya da Rusya’ya mı gideceklermiş?” dese, haklı. Ben bunun Türkiye’nin şansı olduğunu düşünüyorum. Yine aynı biçimde “Türkiye artık uzun
[Devamı]
BBC, geçen hafta 1 milyon çocuğa micro:bit dağıtmaya başladı
31 Mart 2016
BBC, geçen hafta 11-12 yaşlarındaki çocuklara micro:bit dağıtmaya başladı. Kampanyanın hedefi, 1 milyon çocuğu dijitalleşmeye doğrudan katkıda bulunmaya çağırmak aslında. Kampanyanın adı da manidar: Dijitalleştirin (Make It Digital). Nedir? Daha önce dijitalleşmemiş olanı dijitalleştirin. Birbiri ile konuşmayan makineleri birbiri ile konuşturun. Kampanyayı 29 adet kuruluş ve şirket düzenlemiş. Hedef kitle 11-12 yaşlarında.
[Devamı]
KOBİ’leri dijitalleştirmeden hiçbir şey olmaz
28 Mart 2016
Bazen, dünyanın kendi etrafımızda döndüğü zehabına kapıldığımızı düşünüyorum. Sanki herkes her an bizimle ilgileniyor. Halbuki ilgilenmiyor. Türkiye’nin orta teknolojili bir sanayi ülkesinden ileri teknolojili bir sanayi ülkesi haline dönüşmesi, dünyanın hiç umurunda olan bir konu değil doğrusu. Türkiye, ileri teknolojili bir ülke olmasa dünyanın bundan kaybedeceği hiçbir şey yok. Dolayısıyla ortada “aman bunlara yardım edelim de zenginleşsinler, yoksa bunun bize negatif bir etkisi olur” diye bir mecburiyet de yok dünya açısından.
[Devamı]
Amazon, şimdi de kitapçı açıyormuş
22 Mart 2016
Bundan bir süre önce dünya, bildiğimiz gibi olmamakta epey kararlı görünüyordu doğrusu. Ben bir nevi emindim. Bakalım daha neler göreceğiz diye düşünüyordum. En son birkaç yıl önce Amerika’da kapanan kitapçılara bakıp alışkanlıklarımı değiştirmek zorunda kalacağım diye üzülüyordum. 2011’de Radikal için Amerika’da bir bir kapanan kitapçılarla ilgili duygu ve düşüncelerimi yazmışım. (http://www.tepav.org.tr/tr/kose-yazisi/s/2468) Neredeyse o vakit, bir dönem bitti artık diye bakıyordum. Meğer bitmemiş. Bir sürü kitapçı kapandığı ile kalmış. O kitapçıların kapanmasına neden olan bir zamanların sanal kitabevi Amazon, şimdi bildiğiniz fiziki kitapçılardan açıyormuş. Geçen yılın Kasım ayından beri ortada bir dedikodu vardı. Şimdi sayı bile konuşulmaya başlandı. 300-400 adet fiziki kitapçıdan bah
[Devamı]
Eğitim 4.0 olmadan Sanayi 4.0 filan olmaz
21 Mart 2016
Dünyada bugünlerde hayatımızı ne belirliyor? Etrafta patlayan bombalar, hakikati görmenizi engellemesin. Hayatlarımızı teröristler değil, teknolojik gelişmeler belirliyor. Bu yeni tip teröristler de teknolojik gelişmelerin eseri bir nevi. Teknolojik gelişmeler tempolu bir biçimde iş yapma biçimimizi etkiliyor. Bu arada yerel ve de küresel eşitsizlikler azalmıyor, artıyor. Siyaset işte ondan sancılanıyor. Bildiğiniz siyaset ve eski moda örgütlenmeler ortadaki mutsuzluklara çözüm üretemedikçe etrafı IŞİD gibi yenilikler sarıyor. Teknolojik değişim, bireyi güçlendirdikçe dünün hiyerarşik terör örgütü üyesine benzemeyen bir yeni terörist tipi ortaya çıkıyor. Şimdi hayatın her alanında teknolojik değişimin bir dizi sonucu, hayatımızı hem kolaylaştırıyor hem de zorlaştırıyor. Hadise çok boyutlu.
[Devamı]
Türklerin yarısı, bir önceki gün hiç gülmemiş
18 Mart 2016
Amerikan kamuoyu araştırma şirketi Gallup, her yıl bir Küresel Duygular Raporu (Global Emotions Report) yayımlıyor. Araştırmanın 2016 yılı sonuçları daha yeni açıklandı. Gallup araştırmacıları 140 ülkeden 147 bin kişiye sormuşlar: “Dün hiç gülümsediniz mi ya da doya doya güldünüz mü?” İyi haber şu: Bu soruya cevap verenlerin yüzde 72’si 2015 yılında anketin yapıldığı günden 1 gün önce gülümsemiş ya da doya doya gülmüş. Bu oran yalnızca 7 ülkede yüzde 50 ya da daha düşük çıkmış: Ukrayna, Irak, Türkmenistan, Nepal, Sırbistan, Suriye ve de Türkiye’de. Bu soruya Türklerin yalnızca yüzde 50’si, “Evet, bir gün önce gülümsedim ya da doya doya güldüm” diye cevap vermiş. Ne diyeyim? Türklerin yarısı, bir önceki gün hiç gülmemiş. Gallup anketi böyle diyor.
[Devamı]