Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Finansal istikrarın kıymetini bilmek
    Fatih Özatay, Dr. 09 Ağustos 2017
    Bir süredir bir nedenle Azerbaycan’ın bankaların birbirlerine kısa vadeli nakit borç alıp verebilecekleri bir para piyasasını (bankalar arası para piyasası) nasıl kurup düzgün çalıştırabileceği ve ayrıca açık piyasa işlemlerini nasıl yapabileceği üzerinde düşünüyorum. İşleri zor (elbette imkânsız değil); bir süre önce yaşanan krizin de etkisiyle bankacılık sektörü zor günler yaşamış çünkü. Batan bankalar var. Bazı bankalar arasında güven yok. Hal böyle olunca, geçici nakit fazlası olan bir banka geçici nakit ihtiyacı olan bir bankaya borç vermiyor; bankalar arasında çok kısa vadeli nakit alışverişi ya hiç ya da yeteri kadar yapılmıyor.Bu durum Azerbaycan Merkez Bankası’nın (AMB) düzgün bir para politikası yürütmesini son derece zorlaştırıyor. AMB’nin tek derdi bu da değil. Azerbaycan’da ço [Devamı]
    Sadece ABD’nin sorunu olsa neyse...
    Fatih Özatay, Dr. 02 Ağustos 2017
    Başkan Trump’ın seçim kampanyasında söz verdiği, bağımsız kuruluşlarca milyonlarca Amerikalıyı sağlık sigortasız bırakacağı hesaplanan yasa tasarısı Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato’dan üçüncü kez geçmedi. Dışarıdan bakılınca bir dolu büyük gariplik var bu işte. Birincisi, milyonlarca düşük gelirli Amerikalıyı sigortasız bırakacak böyle bir seçim vaadinde bulunan kişinin seçimi kazanması. İkincisi, bu kadar olumsuz etkisi olan bir yasa tasarısına, üçü dışında tüm Cumhuriyetçi senatörlerin "evet" demesi. Üçüncüsü, "evet" oyu veren Cumhuriyetçi senatörlerden bazıların yasa tasarısı için "yıkıcı, berbat" falan gibi ifadeler kullanmaları. Daha derinde de şu: Bu kadar yıkıcı etkisi olabilecek bir seçim vaadinin "yıkıcı etkilerinin" seçmenlerin azımsanmayacak bir kısmının gö [Devamı]
    Üstüme vazife değil ama…
    Fatih Özatay, Dr. 26 Temmuz 2017
    Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı var. Merkez Bankası’nın ne karar alacağı konusunda pek bir tartışma yok ortada. Bunun bir nedeni “yaz rehaveti”. Ama asıl nedeni, ortada “ilginç bir olay” olmaması. “Olay yok” derken, döviz kurunun son haftalarda izlediği sakin seyri kastediyorum. Aynı “sakinlik” enflasyon açısından da geçerli olsaydı, Para Politikası Kurulu’nun toplantısı hakkında orada burada konuşulmaması çok olumlu bir gelişmeye işaret edecekti; “döviz ve enflasyon açısından her şey normal” diyecektik. [Devamı]
    Kredi Garanti Fonu ve eğitim reformu
    Fatih Özatay, Dr. 19 Temmuz 2017
    Yılın ilk yarısındaki çok hızlı kredi genişlemesine yol açan ekonomik kararlar alınmadan iki noktaya odaklanmak yararlı olurdu: Birincisi riskti: Böyle bir karar, bankaları mevduat toplama ve bulabilirlerse daha fazla dış borç alma yarışına sokabilirdi. Oysa, hızlı kredi artışına yol açan ekonomi politikası (Kredi Garanti Fonu’na referandum öncesinde Hazine’nin yüklü bir kaynak koyması) uygulanmadan önce zaten kredi-mevduat oranı çok yüksekti. Farklı bir ifadeyle, mevcut kredi arzını idame ettirecek kaynaklara ulaşmak açısından sorunlar vardı. İkinci odaklanılacak nokta bu politikanın ne kadar işe yarayacağı konusuydu: Türkiye’de özellikle makine ve teçhizat yatırımlarının neden düşük düzeylerde seyrettiğini dikkatle incelemek gerekiyordu. Böyle bir inceleme, yetersiz yatırım d [Devamı]
    Titan yeniden hortladı…
    Fatih Özatay, Dr. 12 Temmuz 2017
    Haberin başlığı şöyle: “Titan yeniden hortladı. 30 bin kişiden milyonlarca para topladılar.” Devamında: “İzmir'de internet üzerinden reklam kredisi satarak üyelerine kazançtan kâr dağıtacağını söyleyen bir şirket, 30 bin üyeden topladığı milyonlarca lira ile sırra kadem bastı”. Bir mağdur: “…Sadece bizim 5 bin liraya yakın zararımız söz konusu. …Aldığımız her bir kredinin bedeli 177 lira. 177 lirayı ödedikten sonra o sahip olduğumuz reklam kredisinin getirisi günlük 75 kuruşa denk geliyor. Kısa yoldan kazanç elde edeceğiz diye sisteme girdik ama dolandırıldık… Şirket sahiplerinin lüks ofiste olduklarını görünce onlara inancımız arttı. "Yukarıdaki alıntıda yer alan rakamlar yanlış değilse yatırılan her 177 lira bir yılın sonunda 270 lira oluyor. Yüzde 52.5’lik bir kazanç oranı söz konusu.Al [Devamı]
    Müjde: Negatif faiz artık sorun olmayacak
    Fatih Özatay, Dr. 05 Temmuz 2017
    Yok; enflasyondan arındırılmış (reel) negatif faiz değil konum. Tamamen bildiğiniz enflasyondan arındırılmamış faiz ve bu faizin ne ölçüde sıfırın altına düşürülebilirliği ile ilgiliyim.Tüm dünyada, özellikle de gelişmiş ülkelerde merkez bankacıları bir süredir elektronik para üzerinde kafa yoruyorlar. Tedavülde olan özel elektronik paradan söz etmiyorum. Tüm türlerini alt alta toplasanız para arzı okyanusunda bir damla kadar. Merkez bankalarının tümüyle elektronik paraya geçme konusu tartışılan. Özellikle de İngiltere Merkez Bankası "Paranın Geleceği" başlığı altında ciddi araştırmalar yapıyor. Tunus ve Senegal elektronik para uygulaması denemesine başladılar bile. İsveç'in de yakında kervana katılabileceği söyleniyor.Haklısınız; şu anda ödemelerde kullandığımız paranın zaten çok büyük bi [Devamı]
    Büyüme sürdürülebilir değil; çünkü...
    Fatih Özatay, Dr. 28 Haziran 2017
    Yılın ilk çeyreğine ilişkin GSYH büyüme oranının sürdürülebilir olmadığını ve nedenlerini ileride ele alacağımı belirtmiştim iki hafta önce. Nedenlerine geçmeden önce iki noktanın altını çizeyim. Birincisi, 'sürdürülemez' derken, büyüme oranında hemen çarpıcı bir düşüş olacağını iddia etmiyorum. Aksine, referandum öncesi uygulanan politikaların büyümeyi artırıcı etkilerinin bir süre daha devam etmesi beklenir. Bu etkiler geçince, geriye büyüme oranımızın kalıcı olarak yüksek olmasını engelleyen temel sorunlar kalacak. İkinci dikkatinizi çekmek istediğim nokta burada ortaya çıkıyor: Temel sorunlara ciddiyetle eğilen yeni bir programın ikna edici bir biçimde uygulamaya sokulması halinde, yüksek büyüme oranının (geçici olumsuz dış şokların büyümeyi azaltıcı etkileri bir tarafa) kal [Devamı]
    Doğrudan yabancı sermaye yatırımı: EM7 ve Türkiye
    Fatih Özatay, Dr. 21 Haziran 2017
    Bizim gibi ülkelere gelen sermaye türlerinden en çok istenileni doğrudan yabancı sermaye yatırımları. Bu tür sermayenin büyümeyi ve istihdamı olumlu etkilediği düşünülüyor çünkü. Öte yandan, uygulamalı çalışmalar bu ilişkiyi net bir biçimde ortaya koyamıyorlar. Bu da anlaşılır bir durum. Zira, gelen doğrudan yabancı sermaye tutarından daha önemli unsurlar var büyümeye etki açısından. Mesela yeni bir teknolojiye dayanan bir fabrika kurmaya mı geliyor o sermaye? Yoksa bir alış veriş merkezi satın almaya mı geliyor? Büyüme-doğrudan yabancı sermaye yatırımı ilişkisini etkileyen bir başka unsur sermayenin gittiği ülkedeki koşullar. Mesela işgücünün eğitim düzeyi ne? Bu ayrıntıları da dikkate alan çalışmalar büyüme-doğrudan yabancı sermaye ilişkisi üzerine daha ikna edici sonuçlara ulaşıyorlar.İ [Devamı]
    Analistler büyüme oranında neden bu kadar yanıldılar?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Haziran 2017
    Hafta başında yılın ilk çeyreğine ilişkin milli gelir verileri açıklandı. Tahminlerin çok ötesinde bir büyüme oranı çıktı: Yüzde 5. Tahminlerin önemli ölçüde aşağıda kalmasında temel rollerden biri, analistlerin eski alışkanlıklarını sürdürerek sanayi üretim endeksindeki gelişmelere de bakarak yeni milli gelir tahmin etmeye çalışmaları. Elbette sadece sanayi üretim endeksine bakılmıyor; başka öncü göstergeler de var. Ama sonuçta sanayi üretim endeksi de tahmin yapılırken kullanılan bilgi kümesinin içinde ve üstelik önemli bir paya sahip. [Devamı]
    Temel ekonomik sorunumuz değişmedi
    Fatih Özatay, Dr. 07 Haziran 2017
    Bu köşede birkaç yıldır dile getiriyorum. Türkiye, ekonomide yeni bir atılım yapmak istiyorsa, atılacak ilk adımlar ekonomi alanında değil. Neler yapılması gerektiğini sağduyulu herkes biliyor; uzun uzun saymaya gerek yok. Sadece şunu söylemek yeterli: Türkiye'yi ciddi uluslararası basında artan oranda dile getirilen bir konumdan kurtarmak gerekiyor: Gazetecilerin düşünceleri nedeniyle hapis yattıkları bir ülke olmaktan çıkaracak kapsamlı demokratik adımlara ihtiyaç var. Özgürlükler, hukuk sistemi, kanun hakimiyeti, barış… Bu alanlarda ardı sıra gözlenecek olumlu gelişmeler Türkiye ekonomisini şu anda bulunduğu konumdan çok farklı bir yere getirecektir.Bunlar yapılıyorken, ekonomik alanda Türkiye'nin mutlaka çözüm bulması gereken ilk sorun ise tasarruf sorunu. Biliyorsunuz; milli gelir ser [Devamı]