Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    TCMB’nin yeni uygulaması
    Fatih Özatay, Dr. 27 Nisan 2022
    Son yazımda enflasyondan arındırılmış (reel) tüketici kredilerinin Ocak 2015’ten bu yana aylık hareketini gösteren bir grafiğe yer vermiştim. Ağustos 2020’den bu yana yokuş aşağı tam gaz gidiyor reel tüketici kredileri. Geçen yılın ortasından itibaren de reel olarak azalıyor. Nisan ayı değeri eksi yüzde 25. Öte yandan, maaş ve ücretler azan enflasyona yenik düşmüş durumdalar. Mesela Mart ayı asgari ücreti enflasyondan arındırıldığında sadece Mart 2021’deki değerinin değil Mart 2020’deki değerinin de altında. GSYH’nin önemli bir kısmını oluşturan özel tüketim harcamalarının bu koşullar altında 2022 yılında büyümeye belirgin bir katkı vermesi oldukça zor. [Devamı]
    Büyüme göstergeleri
    Fatih Özatay, Dr. 22 Nisan 2022
    2022’de büyüme konusuna kaldığım yerden devam edeyim. Mart ayında enflasyondan arındırılmış net asgari ücretin, hem 2020’deki hem de 2021’deki düzeyinin altına düştüğünü daha önce grafikle göstermiştim.  Memur ya da emekli maaşları için de aynı hesaplama yapılsa aynı sonuca ulaşılacak. Geniş halk kesimlerinin vergiden arındırılmış gelirleri eriyor. Bu olgu, GSYH’nin yüzde 60’ına yaklaşan özel tüketim harcamaları açısından olumsuz bir gelişme. [Devamı]
    Yatırım ile tüketim ters yönde hareket eder mi?
    Fatih Özatay, Dr. 20 Nisan 2022
    Ali Çufadar yıllar öncesinden Merkez Bankası’ndan çalışma arkadaşım. Yine aynı yerde buluştuk. İyi de oldu; Türkiye ekonomisine ilişkin tartışmalar yaparken iyimser bir arkadaşımıza ihtiyaç vardı. Böylelikle bizler de farklı bir açıdan bakabilir olduk. Ali, şu sıralarda ülke dışında, önemli bir projede görev alıyor. Oralardan tweet mesajları ile bizlere ulaşıyor. Anlaşılan biraz karamsarlaşmış. Son mesajlarında Türkiye için geniş kesimlerin fakirleşmesine ve dolayısıyla fakirleşen bir büyümenin sürdürülemeyebileceğine dikkat çekiyor. [Devamı]
    Bir rekor daha
    Fatih Özatay, Dr. 15 Nisan 2022
    Zaten zar zor ayakta duran bir yapı sisteminin temelinden önemli bir taş söktüğünüzde ne olacağı belli. O belli olan gerçekleşmesin diye yapının sağına soluna boyuna koşuşturulup destek verilmeye çalışılıyor. Bu sefer destek verilen kesimin dengesi aşırı yüklenmeden bozuluyor. Hadi, bu sefer ona çare üretilmeye çalışılıyor. Tam bir keşmekeş çıkıyor ortaya. Oradan buradan eğilme emareleri gösteren duvarlar, onların önünde arkasında destekler; dolaşacak yer azalmış içinde ve bahçesinde. Oysa içeride ve bahçede rahat dolaşılsın diye yapılmıştı o bina. [Devamı]
    Makus talihimizi tam yenecektik ki…
    Fatih Özatay, Dr. 13 Nisan 2022
    İşsiz, asgari ücretli, asgari ücretli olmasa da ücreti asgari ücretin birkaç katının altında kalan, döviz cinsinden borçlu, kura ya da faize endeksli borçlu, emekli, memur ya da benzeri bir konumda değilseniz ve ekonomi ile de ilgiliyseniz, Türkiye ekonomisi size çok ilginç geliyor olmalı. Hele meraklı iktisat öğrencileri için bulunmaz bir hazine. Eşsiz deneyler yapılıyor, az rastlanır gelişmeler yaşanıyor çünkü. Üstelik meraklıların bu deneyleri ve sonuçlarını sıkılmadan bol bol gülümseyerek, kısacası eğlenerek özümsemeleri mümkün. Şüphesiz, öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir unsur eğlenmek. [Devamı]
    Döviz rezervi düzeyini önemsizleştirmek gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 08 Nisan 2022
    Rusya Merkez Bankası’nın yüklü miktarda döviz rezervi vardı. Ukrayna’ya saldırması nedeniyle önemli yaptırımlar geldi Rusya’ya. Bu yaptırımlar çerçevesinde döviz rezervlerinin kullanımına belirgin sınırlamalar getirildi. Egemen bir ülkeyi işgal etmeye kalkıp, binlerce insanın ölümüne yol açan ve milyonlarca insanın da göç etmesine neden olan Rusya, şüphesiz hak ediyor bu yaptırımları. [Devamı]
    Kendimizi köşeye sıkıştırdık
    Fatih Özatay, Dr. 06 Nisan 2022
    Mart ayı tüketici enflasyonu dün açıklandı. Yıllık enflasyon yüzde 61 olarak gerçekleşti. Şubat 2001’de patlak veren krizden sonra tüketici enflasyonu hızla artmış ve Ocak 2002’de yüzde 73 ile zirveye ulaşmıştı. Krizden sonra uygulanan ekonomi programı ile sonraki aylarda belirgin biçimde düşmeye başladı. 3 Kasım 2002’de genel seçim vardı. Genel seçime girilirken (Ekim ayı) tüketici enflasyonu yüzde 33’e kadar inmişti (Grafik 1). [Devamı]
    Yüzde 70’e yöneliş
    Fatih Özatay, Dr. 01 Nisan 2022
    Vallahi Alaattin Aktaş’ın yalancısıyım. Alaattin’e göre mart ayı aylık enflasyonu yüzde 8,5-10,5 arasında oluşacak. Böylelikle, mart ayında yıllık tüketici enflasyonu yüzde 66-69 arasında bir yerde gerçekleşecek. İster 66 ister 69; oldukça ürkütücü rakamlar bunlar. Yirmi yılı aşkın bir süredir karşılaşmadık bu kadar yüksek değerlerle. 2000’nin başından bu yana baktığınızda enflasyonun yüzde 69’dan yüksek olduğu sadece üç ay var: Şubat 2000: 69,8, Ocak 2002: 73,2 ve Şubat 2002: 73,1. Son ikisi Şubat 2001’de patlak veren krizden sonra yaşanan kur sıçramasının yol açtığı enflasyonlar. [Devamı]
    Çarpıklığın böylesi
    Fatih Özatay, Dr. 30 Mart 2022
    Mevcut ekonomik durumun sürdürülemez olduğunun bir dizi göstergesi var. Önceki yazılarımda bir kısmına değindim. Önce, her sürdürülemez durumun bir süre sürdürülebileceğini, "haklılarmış; gerçekten de sürdürülemezmiş” denilecek anın ne zaman geleceğini bilemediğimizi, zira bu anın -mesela Trump’un küstah tweetleri gibi- tetikleyici şokların devreye girmesi ile yaşanacağını, bu tür şokların ne zaman gerçekleşeceklerinin ise bilinemeyeceğini hatırlatayım.  Bu hatırlatmadan sonra, gelin bugün sürdürülemezliğe bir de son zamanlarda finans sisteminde yaratılan çarpıklıklar penceresinden bakalım. [Devamı]
    Yuvam hesabı
    Fatih Özatay, Dr. 25 Mart 2022
    Salı günü, TL cinsinden kur korumalı mevduat açılması halinde Hazine’nin üstlendiği yıllık faiz yükünü 21 Aralık 2021 TCMB döviz alım kuru ile hesaplamıştım. Bankaların ödeyeceği (en çok) %17 yıllık faiz düşüldüğünde %48 oluyordu. Aynı hesabı 23 Aralık vade başlangıcı ile yaparsanız bu sefer Hazine’ye gelen yük nerdeyse üç katına çıkıyor (%140’a yaklaşıyor). Vade başındaki kur ne kadar düşük, vade sonundaki de ne kadar yüksekse bütçe o kadar bozulacak anlamına geliyor. Bozulan sadece bütçe değil bir de gelir dağılımı. Asgari ücretlinin, işsizin ya da iş buldukça çalışanın tasarruf edecek hali yok. Bu kesimlere bütçeden verilebilecek destek durumu daha iyi olanlara aktarılmış oluyor. [Devamı]