Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Kararsız Avrupa İsviçre'yi imandan ediyor
    Güven Sak, Dr. 01 Haziran 2012
    İsviçreliler de olup bitenlerden, Avrupa Birliği'nin likidite dökerek vaziyeti idare etmesinden rahatsızlar. Buyurun buradan yakın: İsviçre de Çin gibi oluyor. Yok, onlar bizim gibi toplumsal hayatın her alanında, sağlıkta, basın hürriyetinde, ifade özgürlüğünde 1930’ların devletçiliğine geri döndükleri için Çin gibi olmuyorlar. Orada öyle, 1930’ların devletçilerinin bile akıl edemediği, “Gerekirse biz çocukları ailelerden alıp, kendimiz büyütürüz” gibi laflar edebilen sağlık bakanları filan bulunmuyor. Kimse çıkıp, “Sen önce bir yetiştirme yurtlarına bakıver bir zahmet. Onlar faydalı yurttaşlar oldu, şimdi sıra yenilerine mi geldi?” filan demeyi de akıl etmiyor. Ama bakın, bu günlerde, dünya yeni bir Euro Bölgesi krizi beklentisi ile çalkanırken İsviçre, sermaye kontrolleri geti [Devamı]
    TTK'ya uyumun maliyeti 6 milyarı aşar mı?
    Güven Sak, Dr. 29 Mayıs 2012
    Türkiye, küçük şirketler üzerindeki kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini TTK ile arttırırken Amerika hafifletmektedir. Yasaya uymanın maliyeti ne kadar düşük olursa, o yasa o kadar rahat uygulanır. Uyum maliyeti arttıkça yasaya direnç de artar. Ben son günlerdeki Türk Ticaret Kanunu (TTK) tartışmalarına, bu nimet külfet dengesi açısından bakma eğilimindeyim. TTK iyidir. Peki, bu iyilik getirdiği külfete göre nasıldır? Hangi tür şirketleri daha yüksek bir külfet beklemektedir? Ortam buna uygun mudur? [Devamı]
    Türkler neden hala İngilizce konuşamamaktadır?
    Güven Sak, Dr. 26 Mayıs 2012
    Diplomatlar geçmişle bugünü karşılaştırma konusunda oldukça iyidir. Özellikle de aynı ülkeye birden fazla kez atandılarsa... Geçenlerde Ankara’da görev yapmakta olan ve yirmi yıl önce de Ankara’da çalışmış bir yabancı diplomatla sohbet ediyordum. İlk kez atandığı zamandan bu yana Türkiye’nin sağladığı ilerlemeden, Ankara’nın bugün nasıl daha medeni olduğundan ve Ankaralıların nasıl daha kendine güvenli olduklarından bahsetti. [Devamı]
    Nedir bu 49'un hikmeti?
    Güven Sak, Dr. 25 Mayıs 2012
    Fransa'da 49 çalışanı olan şirketlerin bir bölümü bir tane daha çalışan edinip, çalışan sayısını elliye çıkarmamaya özen gösteriyor. Haber geçenlerde Bloomberg Businessweek dergisindeydi. Buna göre, Fransa’da 49 çalışanı olan firmaların sayısı 50 çalışanı olanlardan 2,4 kat daha fazlaydı. Şirketlerin bir bölümü bir tane daha çalışan edinip, çalışan sayısını elliye çıkarmamaya özen gösteriyordu. Neden böyle yapıyorlardı? Elbette bir dizi işgücü piyasası düzenlemesinin yapılma biçimi nedeniyle böyle davranıyorlardı. Buna göre, elli çalışanı olan firmaların işçi konseyleri kurması gerekiyordu. Kurulan bu işçi konseylerine şirketin yönetimi ile ilgili konularda hesap vermek gerekiyordu. Kırk dokuz sayısının yasalardan kaynaklanan bir hikmeti vardı. Haberi okuduktan sonra bakın neler [Devamı]
    'Ne padişah, ne sultan, bi enişten, bi ablan'
    Güven Sak, Dr. 22 Mayıs 2012
    Son günlerde, yürütmeyi ve yasamayı ayrı seçimlerle oluşturmanın faydalı olabileceğini daha fazla düşünmeye başladım. Ben 1960’ların ilk yarısında doğdum. 1965’te Sayın Süleyman Demirel başbakan oldu. Süleyman Bey hep başımda oldu. Amerika’da benimle aynı yıl doğanlar için durum öyle değildi. O zaman Amerika’da Başkan Johnson dönemiydi. Sonra Richard Nixon, Gerald Ford, James Carter, Ronald Reagan, I. George Bush ve Bill Clinton geldi. Süleyman Bey bu arada hep bizim başımızdaydı. Süleyman Bey başbakan olduğunda, İngiltere’de Harold Wilson başbakandı. Sonra Edward Heath, James Callaghan, Margaret Thatcher, John Major ve Tony Blair geldi. Bizim buralarda Süleyman Bey 1965’ten 2000’e tam otuz beş yıl hep başımızdaydı. Türkiye’de lider sultası denildiğinde, aklıma hemen Süleyman Dem [Devamı]
    AB neden Türkiye’de rol üstlenmelidir?
    Güven Sak, Dr. 19 Mayıs 2012
    Bir zamanlar Avrupa Birliği (AB) Türkiye’de dönüşümün lokomotifi ve başarılı bir yapısal dönüşüm modeliydi. Hem değişimin aktörü, hem de Türkiye için bir rol modeliydi. Ancak Türkiye’de halen böyle düşünen çok az insan var. Eurobarometer anketlerine göz gezdirince kadim kıtanın cazibesini kaybettiği ortaya çıkmaktadır. Türklerin gözünde, bir bütün olarak AB’nin imajı düşmektedir. Elbette, Avrupalıların son dönemdeki özgüven kaybı bu durumun düzeltilmesine yardımcı olmamaktadır. [Devamı]
    Neden bir Hyundai çıkartamadık?
    Güven Sak, Dr. 15 Mayıs 2012
    Biz, mesleksiz üç kişi daha iş bulsun diye teşvik tasarlıyoruz. Onlar şampiyon yetiştirmek için tasarlıyor. Seul ziyaretinden beri aklımdan çıkmayan sorulardan biri de, “Neden biz bu topraklardan bir Hyundai çıkartamadık?” sorusudur. Diyeceksiniz ki,”Bitmedi şu iki günlük Seul ziyareti anıların!” Vallahi haklısınız. Ne yapayım? Etkilendim işte. [Devamı]
    Başkanlık sistemi Türkiye’nin önceliği midir?
    Güven Sak, Dr. 12 Mayıs 2012
    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan resme dahil olsun ya da olmasın, cumhurbaşkanının yetkileri tartışması Türkiye’nin öncelikleri arasındadır. Gelin bakın neden öyledir. Türkiye halen bir formdan diğerine geçme uğraşında, değişmekte olan bir ülkedir. Ekonomik dönüşüm süreci 1980’lerin başında yapılan politika reformları ile başlamıştır. 2000’lere gelindiğinde büyük şehirler dışındaki şehirlerde sanayinin gelişmesi ve yeni orta sınıfın doğuşu ile birlikte siyasi dönüşüm süreci de başlamıştır. Bugünkü yeni anayasa süreci sadece yeni bir dönemin başlangıcı değil, aynı zamanda Türkiye’de açık ve canlı bir tartışma sürecinin çıkış noktalarından olmuştur. Siyasette uzuncadır süren karnından konuşma dönemi artık sona ermektedir. Anayasa tartışmaları yalnızca yeni anayasanın yazılmasıyla ilgili değildi [Devamı]
    Türkiye, Asya'dan pek negatif ayrışıyor
    Güven Sak, Dr. 11 Mayıs 2012
    Türkiye, Asya-Pasifik civarında, büyüme oranı yüzde 50 azalırken enflasyon oranı yüzde 50 oranında artacak tek ülke olacak. Bu ara biliyorsunuz Standard and Poor’s’a kızgınız. Önce Karadenizli Başbakanımız “Ben de seni tanımayrum” demişti. Hani aynı o fıkradaki gibiydi vaziyet: “Temel, Dursun’a borç vermiş. Bekle bekle geri gelmemiş. İma ederek, açıkça söyleyerek hatırlatmış. Yine tık yok. Sonunda dayanamamış. Bizim mahkemeler herhalde o vakit böyle değilmiş, mahkemeye başvurmuş. Şimdi olsa mahkemeye başvurmak alacağı alamamak için en garantili yol olduğu için hiç düşünmezdi tabii ki. Neyse, mahkeme günü gelmiş. Hâkim, Dursun’a ‘Utanmıyor musun?’ demiş, “Bak, bu arkadaşından borç almışsın, şimdi de paranın üstüne yatıyormuşsun. Üstelik çocukluktan beri arkadaşmışsınız”. “Yok canım” demiş D [Devamı]
    Yıkımdan yapıma nasıl geçilir?
    Güven Sak, Dr. 08 Mayıs 2012
    Yıkım için küçük bir ekiple, tek sesli bir icraat yeterliydi. Yapım için küçük ekip ve tek sesli icraat yetmez. Paul Krugman’ın yeni kitabı ‘Depresyonu hemen sona erdirin’ daha geçen hafta kitapçılara ulaştı. Osman Ulagay’ın yeni kitabı ‘Türkiye kime kalacak?’ ise evvelki hafta kitapçılara ulaşmıştı. İlkini pazar günü Kindle’ıma indirip, ikincisini ise hafta sonu alıp, okudum. Her iki kitap da buraya nasıl geldiğimizle değil, buradan nasıl çıkacağımızla ilgileniyor. Krugman, 2008 krizinden nasıl çıkacağımız meselesini dert edinmiş. Ulagay ise 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesiyle vites yükselten dönüşüm sürecinin, bundan sonraki evresine nasıl geçebileceğimizle ilgileniyor. Krugman da Ulagay da bugünle değil, yarınla ilgileniyorlar. Kâh bugün olup bitenl [Devamı]