Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Genelkurmay başkanı neden kamu borcuna dikkat çekti
    Güven Sak, Dr. 29 Haziran 2010
    Yok canım, bizimki değil. Bizim buralarda şimdilerde genelkurmay başkanlarının kendi uzmanlık alanlarında aldıkları kararlar bile medyada "Canım olur mu şimdi bu?" tadında ele alınıyor. Ama benim derdim askerlikle ilgili değil. Bu yazının konusu Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Genelkurmay Başkanı Amiral Mike Mullen'dır. Ve üzerinde daha geçen hafta konuştuğu konu ise ABD borç stokunun büyüklüğü meselesidir. Şimdiki projeksiyonlara göre ABD borç stoku, 2015 yılında yaklaşık iki katına çıkarak ABD milli gelirinin yüzde 75'i olacaktır. Amiral Mullen, bu çerçevede, ABD kamu maliyesinin bir ulusal güvenlik riski oluşturduğunu söylüyordu geçenlerde. Ama zaten bunu daha önce şubat ayı gibi Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da söylemişti. Aslında konuştukları konu, Başkan Obama'nın ye [Devamı]
    Haram sevap oldu sevap haramdır
    Güven Sak, Dr. 26 Haziran 2010
    Nâzım Hikmet'in 'Kıyamet Sureleri'ni hatırlıyor musunuz? Hani şu "Çok alametler belirdi, vakit tamamdır/Haram sevap oldu, sevap haramdır/.../Alametler belirdi, kıyamet alametleridir" diyen o güzelim şiiri? Şimdilerde iktisadi sistemimiz benzer bir sürecin içinden geçiyor. Bunu fark edememenin ben önemli bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Krizin başında değişeni anlamakta gecikmiştik. Bedeli ağır oldu. Şimdi değişeni takip edemezsek yine sanki yazık olacak gibi geliyor bana. İşte bakın o yüzden bunu yazıyorum. Kanada'daki G20 toplantısına doğru giderken yerkürenin farklı yerlerinden farklı farklı mesajlar geliyor. Çin'den gelen haber bizim buralarda pek ilgiyle karşılandı. Halbuki o daha çok Batılıları ilgilendiriyordu. Biz acaba dünyayı hep Batı medyasının gözünden mi izliyoruz [Devamı]
    Yunanistan, AB'nin hazımsızlık probleminin simgesidir
    Güven Sak, Dr. 24 Haziran 2010
    Avrupa'nın problemi hâlâ devam ediyor. Devam ettikçe de nitelik değiştiriyor. Evvelki gün konu BNP Paribas ile alakalıydı. Kredi değerliliği notu aşağı gidince herkesin yüreği hopladı. Böylece Avrupa'da artık konunun esasına gelmiş gibi duruyoruz: Committee of European Banking Supervisors (CEBS), yani Avrupa Bankacılık Düzenleme ve Denetim Kurulları Komitesi, yani Avrupa'nın BDDK'sı bir nevi, 25 adet bankanın stresini ölçüp yayımlayacakmış. Bunu en son Ekim 2009'da yapmış, şimdi yine yapacakmış. İspanya, kendi bankaları için benzer bir testi yayımlayacağını zaten açıklamıştı. Şimdi bekleyin CEBS'nin "Avrupa'nın banka bilançoları ne kadar yük altında" çalışmasının yalnızca 25 bankayı değil herkesi kapsamasını. Wolfgang Münchau, bu hafta tam da bunu yazıyordu Financial Times'ta. N [Devamı]
    Bu kazadan sonra petrol fiyatlarına ne olur?
    Güven Sak, Dr. 22 Haziran 2010
    Biz burada bir taraftan kendi dertlerimizle kavrulurken öte yandan kendi derdimizin ABD'nin de en birinci meselesi olduğunu düşünüyor olabiliriz. Hayal kurmayalım lütfen. Bu günlerde ABD'nin en birinci meselesi, Meksika Körfezi'ndeki derin deniz kuyusundan sızan petrol meselesidir. Hadise yaklaşık 2 aydır devam etmektedir. Bu günlerde Beyaz Saray yalnızca bu meseleyle ilgileniyor. Şimdi diyeceksiniz ki "Bize ne? Çevre felaketi kötüdür ama hadise bizi doğrudan ilgilendirmez". Size öyle geliyor. Ben önce "Canım işte, İstanbul depremi ile Erzincan depremi arasındaki fark herhalde. 'Dil, ağrıyan dişe gider' misali medya da zararı başına gelince yazar" diye düşünmüştüm. Ama kazın ayağı öyle değilmiş. Beyaz Saray'ın hadise ile bu kadar yakından ilgileniyor olması, ortadaki kamuoyu tepkisinin şid [Devamı]
    Tek ülkede kemer sıkmak ile her yerde kemer sıkmak aynı mıdır
    Güven Sak, Dr. 15 Haziran 2010
    Bugünlerde uluslararası iktisat camiasında ciddi bir tartışma var. Bilmem izliyor musunuz? Bir yanda Raghuram Rajan gibi Chicago ekolünden gelenler var. Öte yanda ise Paul Krugman gibi düşünenler. Avrupa'da olup bitenlere bakıldığında, bir yanda "kemerleri sıkalım, abiler" yaklaşımında olanlar. Öte yanda ise, "herkes kemerleri sıkarsa, büyüme nice olur. o vakit, bu borç stokları nasıl görünür" diye fena halde meraklananlar. Bir yanda Almanya, Yunanistan, Portekiz, İspanya, İrlanda, İtalya hükümetleri, öte yanda ise Amerika Birleşik Devletleri ve galiba Fransa. Akıllardaki soru ise galiba tam da başlıkta yer alan soru: "Tek ülkede kemer sıkmak ile dünyanın en büyük ekonomisinde kemer sıkmak aynı şey midir?" Hayır değildir. Yeni-normal, eskinin normali gibi alışıldık bir dönem mi [Devamı]
    187 numaralı otobüs nasıl Stalin'e boyandı?
    Güven Sak, Dr. 12 Haziran 2010
    Aynı bizim buralarda olduğu gibi Rusya'da da şehiriçi ulaşımda kullanılan otobüslerin üzerine kocaman reklam panoları yerleştiriliyor. Eski Leningrad şimdilerin Saint Petersburg kenti sakinleri de otobüs üzeri reklam resimlerine alışkın. Ama herhalde kimse üzerinde Joseph Stalin resmi olanını görmemişti. Buyurun bakalım şimdi gördüler. İlk kez Mayıs 2010'da gördüler. Gerçi ilk günün akşamı biri ya da birileri Stalin'in resmini beyaza boyayıp kapattı ama ertesi gün 187 numaralı otobüs yine üzerinde Joseph Stalin reklamı ile seferdeydi. Ben işte ondan sonra merak ettim. Bu bazı yerlerde mi böyleydi? Yoksa çok daha genel bir eğilim mi söz konusuydu? Ortadaki veriler pek garipti: Yalnızca Saint Petersburg'ta değil, Moskova'da da. Yalnızca Rusya'da değil, Ukrayna'da, Yakutistan'da da [Devamı]
    Peki, bu euronun hali nice olur
    Güven Sak, Dr. 10 Haziran 2010
    Avrupalılarla Amerikalılar arasındaki fark nedir? Öyle insani farklardan bahsetmiyorum. Herhangi bir işi konuşmak için bir toplantıya katıldığınızı düşünün. Avrupalılarla yapılan toplantı ile Amerikalılarla yapılan toplantı arasında ne fark vardır? Ben, kendi hesabıma, öyle derin bir tecrübeye filan sahip olduğumu zannetmiyorum. Ama bakın bu soruya bir cevabım var: Ben Amerikalılarla yapılan her toplantıdan cevabını aradığım soruya somut bir cevap alarak ayrılmışımdır. Kıtadan birileriyle toplantıdan ayrılırken ise hep karışık duygular içinde olmuşumdur. Hem bir cevap almış hem de alamamış gibi iki arada bir derede bir havada kalmışımdır. Birinde açık konuşulurken diğerinde hep konuşulmamıştır. Avrupalılarla sohbet kafamı aydınlatacağına hep daha da karıştırmıştır. Neden bilmem [Devamı]
    Tempolu büyüme için yeni-normali anlamak
    Güven Sak, Dr. 08 Haziran 2010
    Finansal piyasalarda sinirler gergin. Delil isteyen geçen haftaya bakabilir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) istihdam verileri, toparlanmanın göründüğü kadar dahi güçlü olmadığını gösterdi. Macaristan'ın yeni hükümeti, seçim vaatlerini niye tutamayacağını anlatırken "enkaz devraldık" diyeceğine "Yunanistan gibi olabiliriz" deyince herkes kurulmuş zemberek gibi havaya sıçrayıverdi. G20 toplantısında halen yeni-normalin ne olduğu konusunda bir fikir birliği olmadığı bir kez daha teyit edilmiş oldu. O da üzücü elbette. 'Yeni-normal'in eskinin normali gibi olmayacağı konusunda geniş bir fikir birliği hâlâ kurulamadı. Teşhis konusunda bir birlik olmayınca tedavi konusunda da bir fikir birliği olmuyor. Piyasalar, düşman arazisinde operasyona çıkmış gerilla birliğinin ruh halinde. Pe [Devamı]
    Starbucks, Yasak Şehir'den nasıl kovuldu
    Güven Sak, Dr. 05 Haziran 2010
    Bendeniz bugünlerde yine memleketin gündeminden sıkıldım. Kafasını dinlemek isteyen başkaları da varsa, sizi şöyle bir kenara alayım, lütfen. Bugün size şöyle Seinfeld tadında, hiçbir şey üzerine bir yazı yazabilir miyim? Gelin bir deneyelim. Çin'in başkenti Beijing'deki Yasak Şehir'de (Forbidden City) vaktiyle bir Starbucks kahvecisi olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Önce 2000 yılında açılmış ve sonra 2007 yılında kapanmış. Hem de neden kapanmış? Bir internet blog'unda başlatılan "Tarihimizi kirletiyorlar" kampanyası ile birlikte, birden büyüyen bir kamuoyu tepkisi nedeniyle Yasak Şehir Starbucks şubesi kapanmak zorunda kalmış. Nerede? İnternetin bile sıkı baskı altında tutulduğu, daha geçenlerde 'Google' şirketinin ülkeyi terk etme kararı aldığı Çin'de, internet blog [Devamı]
    Retoriğe değil, neticeye bakmak lazım
    Güven Sak, Dr. 03 Haziran 2010
    İsrail'in açık denizde silahsız sivilleri taşıyan bir gemiler topluluğuna karşı gerçekleştirdiği müdahale; hele hele, bu müdahale neticesinde, dokuz sivilin hayatını kaybetmesi, bu arada bunlardan dördünün de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması son derece sinir bozucudur. Kahredicidir. Elbette kınanmalıdır. Diplomatik ifadesiyle "orantısız güç kullanımı"ya da geçenlerde katıldığım Birleşmiş Milletler Filistin'in Vazgeçilmez Hakları Komisyonu'nda konuşmacı olan Barones Tonge'un ifadesiyle söylersek, tam da, o orantısız güç kullanımı ifadesinin hep maskelemeye çalıştığı, "vahşi bir saldırı" söz konusudur. Bize ait olanlar buraya geri dönmekte olduğuna göre, şimdi yapılması gereken öncelikle ne olup bittiğini anlamaya çalışmaktır. Onu anlamalıyız ki, "yahu, o gemi orada ne arıyor [Devamı]