100 çiçek 100 kuram
02 Kasım 2009
Ekonomi biliminin zor günler geçirmekte olduğu aşikâr. Sorun sadece küresel krizin geldiğini gören ekonomist sayısının çok az olmasında değil. Bu tek başına çok önemli elbette. Nihayetinde geleceği tahmin etmekte yardımcı olamayan bir bilim dalından söz ediyoruz. Başka önemli sorunlar da var ama.
[Devamı]
Erken seçim ne zaman?
01 Kasım 2009
Erken seçim yapılabileceğine ilişkin haberler artmaya başladı. Seçim tarihi ne olabilir? Elbette çok farklı boyutları olan bir soru bu. Sadece ekonomi açısından ele alacağım bu soruyu. Açıkçası çok zor bir soru.
[Devamı]
Şu kaynak sorunu
29 Ekim 2009
Daha önce defalarca krize karşı verdiğimiz tepkinin 'çok geç, yetersiz ve kısmen yanlış hedeflere yöneldiği' eleştirisini okudunuz bu sütunlarda. Bu olgunun arkasında yatan olası nedenlere de değinmeye çalıştım. Bunlardan bir tanesi üzerinde biraz daha durmak istiyorum bugün. İç talebi artıracak bir maliye politikası uygulamayı amaçlıyorsunuz. Çok çeşitli yolları var elbette. Ama ilk akla gelenlere bakalım: İşsizlik yardımlarını artıracaksınız, emeklilere ek ikramiye dağıtacaksınız, işgücünün niteliğini artırıcı kurslar açacaksınız, altyapı yatırımlarını hızlandıracaksınız, vergi indirimlerine gideceksiniz... Sıralaması kolay elbette. Zor olan bunları gerçekleştirecek bütçe imkânlarını yaratmak. Sonuçta bunların herhangi birini ya da birkaçını yapmaya kalktığınızda bütçe açığını
[Devamı]
Merkez bankalarının önemli sorunu
26 Ekim 2009
Bir süredir son yıllarda para politikası uygulamasının başına en çok bela olan bir konuyu ele alıyorum. Temel soru şuydu: Küresel krizin patlak vermesinde önemli bir rol oynayan varlık fiyatlarındaki şişmeyi önlemek için para politikası kullanılmalı mı? Bu konudaki son yazım perşembe günü çıktı. Yazının sonunda peşi sıra bazı sorular sormuşum: Hızlı kredi genişlemesi varsa ne yapacak bu durumda merkez bankaları? Daha işin başında önemli bir sorun var: Ne hızdaki bir kredi genişlemesi hızlıdır? Hızlı olduğunu düşündüğünüz bir kredi genişlemesi, aslında finansal sistem açısından hiç potansiyel bir tehlike oluşturmuyorsa? Diyelim ki bu güçlüğü aştınız ve kredi piyasasındaki gidişatın gidişat olmadığına karar verdiniz; ne yapacaksınız? Bu sorular Merkez Bankası'nın 2004'te aklındaki
[Devamı]
Krizin yansımaları
25 Ekim 2009
Krizin tam anlamıyla patlak verdiği tarih olarak Lehman Brothers'ın Eylül 2008'in ortasındaki çöküşü alınıyor. Bugün bu tarihin biraz öncesinden başlayarak krizin önemli göstergeler açısından Türkiye'deki gelişimine bakmak istiyorum. Yaklaşık bir buçuk yıllık bir muhasebe söz konusu olan. Dört kanaldan krizin Türkiye'yi etkilediğini hep vurgulaya geldim: İhracat azalışı, şirketlerimizin ve bankalarımızın net dış borç geri ödeyicisi konumuna düşmeleri, içeride bankalarımızın açtıkları kredi miktarında azalma ve ekonomiye duyulan güvende düşüş. Tablo 1'de ilk sütununda dolar cinsinden ihracatımızın, ikinci sütununda ise bankalarımızın açtıkları toplam kredi miktarın enflasyondan arındırılmış biçiminin bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde artışları yer alıyor. Üçüncü sütundak
[Devamı]
Hangi sürat felaket?
22 Ekim 2009
Pazartesi incelemeye başladığım konuyu sürdürüyorum. Bugünün sorusu şu: Hızlı kredi genişlemesi neden para politikası açısından önemli bir sorun yaratma potansiyeline sahip? J. Frankel ve A. Rose, 1996 yılında yayınladıkları bir çalışmada 1971-1992 dönemi için gelişmekte olan ülkelerdeki para krizlerini inceliyorlar. Yüz ülkeden buldukları ortak özelliklerden bir tanesi de kriz öncesi dönemlerde yurtiçi kredi hacminde hızlı artış olması. Bu alanda daha yenilerde günışığına çıkan bir çalışma Barajas ve arkadaşları tarafından yapılmış. İnceledikleri çok sayıdaki bankacılık krizinin yaklaşık yarısından önce hızlı kredi genişlemesi dönemi yaşandığında dikkat çekiyorlar. Bu bulguların arkasındaki temel neden şu: Hızlı ekonomik genişlemeyle birlikte işlerin olumlu yönde gitmesiyle fina
[Devamı]
Hızlı kredi genişlemesi ve balonlar
19 Ekim 2009
Şu satırlar 2004 yılında yayımlanan Merkez Bankası'nın 'Ağustos Ayı Enflasyonu, Görünüm ve TCMB Faiz Oranları' duyurusundan alınma: " Unutulmamalıdır ki ülkemizin ihtiyacı olan çok yüksek hızlarda dengesiz bir büyüme değil, uygulanan programlara uygun sürdürülebilir nitelikte bir büyümedir. Bunu sağlamak üzere, ... , çok hızlı kredi genişlemesini (daha sağlıklı bir mali sektöre ulaşılması amacına ters düştüğü saptanıyorsa) makul ölçülere indirecek ve uluslararası mali sektör normları ile de uyumlu olacak arz yönlü kısıtlamalara gidilmesi, ... gibi seçici önlemlerin alınması gerekmektedir." Alıntı, duyurunun 'cari işlemler açığı ve enflasyon' üst başlığı altında yer alan yirminci maddesinden. O dönemin en sıcak tartışma konusu yüksek cari açık ve bol miktarda uluslararası sermaye
[Devamı]
ÜFE'ye endeksli kira olmaz
18 Ekim 2009
Ele alınacak çok konu var dedim, birkaçını da saydım; ama bugün de sıra onlara gelmedi. Nedeni, memlekete 'bir hayrımız dokunsun' duygusu. Şu: Meclis'te 'Borçlar Yasası' görüşülüyor. Çok önemli bir yasa tasarısı bu. Dün bizim gazetede bu yasa tasarısının bazı maddelerine ilişkin bilgiler vardı. Bu arada ev sahibi ile kiracı arasındaki ilişkileri düzenleyen maddelere özel bir yer ayrılmıştı. Maddelerden birine göre, kira bedeli en fazla bir önceki yılda gerçekleşen üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artış oranı kadar artırılabilecekmiş. Eyvah ki eyvah! Yeni fiyat endeksleri 2003'ten beri yayınlanıyor. Eskiden tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ve toptan eşya fiyat endeksi vardı. Şimdi ise TÜFE ve ÜFE. "Eyvah ki eyvah!"ın nedeni şu: ÜFE hesaplanış tarzı itibariyle çok oynaklık gösteren
[Devamı]
Kritik veriler dönemi
15 Ekim 2009
Ele alacak çok konu var; mesela enflasyon hedeflemesi rejimlerinin bundan sonra nasıl değişebilecekleri üzerinde durmak istiyorum. Özellikle hızlı kredi genişlemesine karşı IMF'nin son raporunda tartışmaya açtığı para politikasının olası tepkisi ne olmalı sorusu üzerinde söyleyeceklerim var. Merkez Bankası'nın 2004'te yaşadığı önemli bir deneyim var çünkü. Şu 'dış kaynak büyüme' sorununu da tartışmak gerekiyor. Küresel kriz sonrasının koşulları 2001 sonrasından farklı; bu ortamda sadece mali disiplinle neden ekonomiye duyulan güven artırılamaz bahsine yeniden dönmek istiyorum. Ama öte yandan başladığım işi de bitirmek gerekiyor. Sanayi üretimindeki, iç kredi arzındaki ve biraz da ihracattaki son gelişmeleri incelemiştim son iki yazımda. Diğer konular daha zevkli elbette, ama s
[Devamı]
Kredi piyasasında riskler
12 Ekim 2009
Bugün kredi piyasasına yüzümüzü çevirelim. Yakın gelecek açısından orada bir risk birikiyor olabilir; onu tartışalım. Krizin etkili olduğu kanallardan bir tanesi kredi kanalıydı. Hem uluslararası likidite olanaklarının azalması, hem de ortadaki büyük belirsizlik bankalarımızı kredi açmakta isteksiz hale getirmişti. Aynı ortamda iç talebin yerlerde süründüğünü de hatırlarsak kredi alma isteğinin de azaldığını düşünmemiz gerekir. Bu gelişmeler sonucunda, 2008'in ekim ayından başlayarak bankaların açtığı toplam kredi miktarı azalmaya başlamıştı. Haftalık verilere bakıldığında toplam kredi miktarının ekim ayının sonlarında zirveye ulaştığı, daha sonra azalarak içinde bulunduğumuz yılın mayıs ayının sonlarına doğru da en düşük düzeyine indiği anlaşılıyor. O tarihten sonra bir kıpırda
[Devamı]