Ekonomide rasyonaliteye dönüşün rotası nasıl olmalı?
08 Haziran 2023
Seçim sonrasında uygulanacak ekonomik modelin ne olacağı ve ekonomi yönetiminde görev alacak kadroların nasıl oluşacağı seçim döneminde en çok tartışılan konular arasındaydı. Bu konudaki belirsizlik Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması ve devir teslim töreninde yaptığı "Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda önemli olacaktır. “Makro finansal istikrarı önceliklendireceğiz” açıklamasıyla bir ölçüde ortadan kalkmış oldu. Bu aşamada Bakan Şimşek’in ifade ettiği “önceliklendirme” kapsamında çözüm bekleyen sorunlu alanlara yönelik hızlı ve etkili adımlar atılması gerekiyor. Peki, bu kapsamda ekonomi yönetimi hangi alana odaklanmalı ve neler yapılmalı?
[Devamı]
Ekonomide durum ve beka
26 Mayıs 2023
Salı günü ekonomideki kırılganlıkların nasıl beka sorununa dönüşebileceği üzerinde durdum. Güzel örneklerden biri de Temmuz ve Ağustos 2018’de ABD Başkanı’nın Türkiye ekonomisini mahvetmekle tehdit ettiği tweet mesajlarının tetikleyici unsur olduğu 2018-19 kriziydi. İstihdam oranındaki düşüş 2001 ile benzer, küresel krizdekinden ise çok daha fazlaydı. Elbette önemli bir GSYH kaybı da beraberinde gelmişti. Ekonomisi kırılgan olmayan bir ülkede bu tür sonuçlara yol açmayacak birkaç tweet ekonomimizi derinden sarsmıştı. Zira kriz öncesinde oldukça kırılgan bir ekonomimiz vardı. Temel kırılganlık nedeni de finans dışı şirketler kesiminin döviz cinsinden çok fazla borçlu olmasıydı. Atılan tweet mesajları, “bir daha uluslararası piyasalardan zor borçlanırsınız” anlamına geliyordu ve bu denli dış
[Devamı]
Yuvam hesabı
25 Mart 2022
Salı günü, TL cinsinden kur korumalı mevduat açılması halinde Hazine’nin üstlendiği yıllık faiz yükünü 21 Aralık 2021 TCMB döviz alım kuru ile hesaplamıştım. Bankaların ödeyeceği (en çok) %17 yıllık faiz düşüldüğünde %48 oluyordu. Aynı hesabı 23 Aralık vade başlangıcı ile yaparsanız bu sefer Hazine’ye gelen yük nerdeyse üç katına çıkıyor (%140’a yaklaşıyor). Vade başındaki kur ne kadar düşük, vade sonundaki de ne kadar yüksekse bütçe o kadar bozulacak anlamına geliyor. Bozulan sadece bütçe değil bir de gelir dağılımı. Asgari ücretlinin, işsizin ya da iş buldukça çalışanın tasarruf edecek hali yok. Bu kesimlere bütçeden verilebilecek destek durumu daha iyi olanlara aktarılmış oluyor.
[Devamı]
%19’u beğenmeyip %48’e razı olmak
23 Mart 2022
Kur korumalı mevduat uygulamasının ilk üç ayı doldu. İlk hesaplar 21 Aralık 2021’de açılmıştı. TCMB’nin döviz alım kurları dikkate alındığında, o tarihte bir dolar 13,02, bir Euro ise 14,7 liraydı. 21 Mart günü geçerli olan TCMB döviz alım kurlar ile hesaplandığında, dolar kurundaki üç aylık artış %13,4, Euro kurundaki üç aylık artış ise %11,1 oluyor. Bankalar, mevduat faiz oranlarını bizlere yıllık olarak söylüyorlar. Kur artışlarını da ‘yıllıklandırarak’ ifade edeyim: Bu dönemde dolar kurunun yıllık artışı %65,4, Euro kurununki ise %52,4. Bankaların kur korumalı mevduat açmak için en çok verdikleri yıllık faiz %17 (üç aylık getirisi %4). Kur artışı ile %17 arasındaki farkı Hazine üstlenecek. Farklı bir ifadeyle, Hazine’nin üstlendiği yıllık faiz dolar için %48,4, Euro için %35,4 oluyor.
[Devamı]
Baş belası
09 Şubat 2022
Türkiye, 2001 krizinden sonra enflasyonla mücadeleye önem verdi. Ocak 2002’de yüzde 70’i aşan tüketici enflasyonu, 2005 gibi yüzde 7.7’ye kadar düştü. Uzunca bir süre tüketici enflasyonu yüzde 8 civarında seyretti. 2017 başlarına kadar sürdü bu ‘sakinlik’. Sonra da olan oldu. Geldiğimiz noktada artık tek aylık enflasyon, o uzunca süre devam eden on iki aylık enflasyonun üzerinde.
[Devamı]
Önümüzdeki birkaç ayda enflasyon yükselebilir
05 Ocak 2022
Yeni tüketici fiyat endeksi 2003’ten bu yana yayınlanıyor. O tarihten bu yana gözlenen en yüksek aylık tüketici enflasyonu Aralık ayında gerçekleşti: %13,6. Uzun bir süre on iki aylık enflasyon oranımız %8’ler civarındaydı ve dolayısıyla Aralık ayındaki bir aylık enflasyonun altındaydı. 1969-2003 arasında açıklanan tüketici fiyat endeksini de işin içine katarak başka bir karşılaştırma yapayım. Şubat 1969’dan bu yana gözlenen en yüksek beşinci aylık enflasyon oranı oldu Aralık ayındaki enflasyon. Ocak 1996’dan beri de en yüksek aylık enflasyon gerçekleşti. Böylelikle 2021 yılını % 36,1 oranında bir yıllık enflasyon ile kapattık. Bu da Eylül 2002’den bu yana en yüksek yıllık enflasyon oranı. Bir de çok yüksek çıkan üretici enflasyonu var: %79,9 yıllık olarak.
[Devamı]
Daralmaya karşı maliye politikası ve kamu borcu
07 Şubat 2020
Ekonomileri küçülürken sıkı maliye politikası uygulamak zorunda kalan ülkelerin -bazı koşullar dışında- ekonomilerini daha da küçülten bu davranışı neden sergiledikleri önemli bir araştırma konusu. Son yazımda, çok sayıda ülkeyi kapsayan çok sayıdaki araştırmanın ulaştığı sonuçları özetlemiştim: Bu ülkelerin ortak özelliklerinden biri kamu borcunun milli gelire ya da vergi gelirlerine oranının yüksek olması.
[Devamı]
Ekonomi küçülürken sıkı maliye politikası kader mi?
05 Şubat 2020
Ekonomileri küçülürken sıkı maliye politikası uygulamak zorunda kalmaları, sorunlu ülkelerin ortak özelliklerinden bir tanesi. Farklı bir ifadeyle, sorunlu ülkeler, ekonomilerindeki küçülmeyi azaltmak ve bir an önce tekrar büyüme patikasına sokmak için kamu harcamalarını artıramıyorlar ve vergi oranlarını düşüremiyorlar. Aksine tam tersini yapmak zorunda kalıyorlar. Bu tür politikaya, ‘döngüye paralel’ politikalar deniliyor. Oysa ‘normal’ ülkeler, ekonomileri küçülürken kamu harcamalarını artırıp vergileri düşürebiliyorlar (karşı-döngüsel politikalar).
[Devamı]
Amazon hem cennetimiz, hem de cehennemimizdir
04 Şubat 2020
Bugün aklımda, birbirine bağlı olduğunu düşündüğüm iki ayrı hadise var. Birisi iktisadi, öteki siyasi. Birisi geçen hafta oldu, ikincisi bu haftanın konusu olacak. İktisadi olan haberle başlayayım: Amerikan e-ticaret devi Amazon, Ocak 2020 sonu itibariyle, Trilyonerler Kulübü’ne girdi ve çıktı geçtiğimiz Cuma günü. Böylece Apple, Microsoft, Alphabet ile birlikte Amazon da ilk kez piyasa değeri 1 trilyon dolar olan şirketler arasına katılmış oldu.
[Devamı]
Ekonomi programını gözden geçirmek gereği
31 Ocak 2020
Son yazımda ekonomi programının temel açmazını tartışmıştım: Tasarruf düzeyi yetersiz olan bir ülkede reel faizin çok düşük bir düzeyde olması –hatta eksi bölgede kalması- isteniliyor. Başka açmazlar da var. İçinde bulunduğumuz düşük büyüme ve yüksek işsizlik oranı ortamından bir an önce çıkmak için uygulanmak istenilen politika, programın Türkiye’yi dış borçlanmaya bağımlı yapıdan kurtarmak nihai hedefi ile de çelişiyor. Şöyle:
[Devamı]