Mevcut ekonomik program ve hedeflenen ekonomik yapı
24 Ocak 2020
Amaçlananı şöyle belirtebiliriz: Üretimimizin yapısı değişsin: İhracata dayalı bir ekonomi oluşturalım ve dış borçlanmaya bağımlılığı azaltalım. Bu amaca ulaşabilmek için uygulanmak istenilen ekonomi politikasını şöyle özetlemek mümkün sanırım:
[Devamı]
Miyopik bir tercih: Döviz cinsinden borçlanma
22 Ocak 2020
2001 krizinden sonra uygulamaya koyduğumuz ekonomi programının başarılı sonuçlarından biri de Hazine’nin döviz cinsinden borcunun toplam borcu içindeki payının önemli ölçüde düşmesiydi. 2003 başında bu oran %58 düzeyindeydi. Uygulanan programın istikrarı ve dolayısıyla ekonomiye ve milli paramıza duyulan güveni artırmaya başlamasıyla birlikte, bu pay sürekli düştü. Birkaç istisna ay dışarıda bırakılırsa düşme eğilimi kesintisiz oldu. 2010 sonlarına gelindiğinde döviz borcunun payı %26’ya inmişti.
[Devamı]
Nasıl bir ekonomik program?
17 Ocak 2020
Dört ayaklı bir programa ihtiyaç var. Birinci ayak kredi arzına ilişkin: Bankaların sorunlu kredi miktarı fazlaysa, bankaların kredi arzı azalıyor ya da az artıyor. Elbette önce bu sorunun düzeyini bilmek şart. Daha sonra da bu sorunu nasıl çözeceğimize kafa yormamız gerekiyor. Bu çerçevede, TEPAV’ın “Ekonominin Seyir Defteri” dizisinin ikincisi ışık tutuyor. Ayrıntıya girmiyorum; arzu edenler TEPAV web sayfasına bakabilirler.
[Devamı]
Kırılgansa kırılabilir
15 Ocak 2020
Türkiye ekonomisinin kırılganlık düzeyinin önemli bir göstergesi olan tahvil sigortalama primi (CDS primi, kaza sigortası primi de diyebiliriz) ile faiz arasındaki ilişkiye son yazımda değindim. Kıssadan hisse şuydu: Faizi kalıcı olarak düşürmek istiyorsak CDS primini şu andaki düzeyinin (280 civarı) çok daha altına (mesela 50 civarına) düşürmemiz gerekiyor. Farklı bir ifadeyle kırılganlıklarımızı mümkün olduğu kadar azaltmalıyız.
[Devamı]
2020 bize yine yeniden 500 liralık banknotu geri getirir mi?
14 Ocak 2020
Bu hafta kütüphanenin bir yerlerine sıkışmış bir 500 Türk liralık banknot buldum. Paranın üzerinde Sayın Yavuz Canevi’nin imzası vardı, mavi renkliydi, arkasında İzmir Saat Kulesi’nin resmi vardı. Yavuz Bey, Allah selamet versin, 1984-1986 yılları arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası guvernörü olduğuna göre, demek ki banknot o yıllardan kalma. Bu vesileyle, bir süredir aklımda olanı anlatayım: Sizce 2020 yılı bize yine yeniden 500 Türk liralık banknotu geri getirir mi? Nereden aklıma geldiğini anlatmak isterim. Hem bu buradan yola çıkarak, hepimizin duayeni, rahmetli Güngör Uras’ı da anmış olayım. O olsa şimdi böyle anlatırdı.
[Devamı]
Düzgün ekonomi politikası eşittir düşük risk primi
10 Ocak 2020
Son yazıda makul bir faiz oranının ne düzeyde olabileceğini tartıştım. O yazıdan çıkan önemli bir sonuç, makul faizin makul bir düzeyde olmasını istiyorsak ki istememiz gerekir -zira buradan ‘makulden’ kasıt normal bir ekonomide gözlenen düşüklükte faizdir- Türkiye’ye ilişkin risk algılamasını düşürmemiz gereğidir.
[Devamı]
Makul faiz ne zaman makul olur?
08 Ocak 2020
Yenilerde sıkça duyuyoruz: ‘Makul faiz’. ‘Makul’ soyut bir kavram olduğuna göre, makul faizi kesin bir biçimde hesaplamanın mümkün olmadığı ortada. Ama yaklaşık olarak hesaplamak mümkün.
[Devamı]
Siz hiç G-20 ülkelerinin CDS primlerine baktınız mı?
07 Ocak 2020
2019 yılı bitti. 2020’ye geldik. Hala banka mevduatının yarıdan fazlası yabancı para cinsinden. Nedir? Öncelikle Türklerin, Amerikan dolarına değil de, Türk lirasına güvenmesini temin edecek bir şeyler yapmak gerekir. Bu iş öyle polisiye tedbirlerle filan olmaz. Azarla, emirle filan hiç olmaz. Önemli olan, milletin gönül rahatlığı için de kendi parasına güvenini sağlamlaştıracak tedbir setini bulmaktır. O tedbir seti neredeyse bir buçuk yıldır hala bir türlü bulunamadığı, kumda oynamak tercih edildiği için, vaziyet böyleyken böyledir.
[Devamı]
Bir gelişmemişlik göstergesi: Düşük asgari ücret
01 Ocak 2020
Sabahın kör karanlığında araba kiralama şirketindeki güleryüzlü görevli, internetten doldurduğum formdaki ‘edu’lu adresten olsa gerek “ne hocası” olduğumu sordu. ‘Ekonomi’ yanıtını alınca asgari ücret artışı hakkındaki görüşümü merak etti. Yok artık; sabahın 7.20’si, üstelik 4’te kalkmışım. Uyku sersemi, geçiştireyim diye “düşük” dedim. Yutmadı, muzip; “ama daha yüksek olursa ekonomi için kötü olurmuş” diye ağzımı aradı.
[Devamı]
Finansal derinleşmede yolun sonu mu?
07 Şubat 2018
Türkiye ekonomisinin son on beş yılına bakıldığında en çarpıcı gelişmelerden biri finans sektöründe yaşandı. Önemli bir finansal derinleşme gerçekleşti. Finansal derinleşmeyi en belirgin sergileyen göstergelerin başında toplam kredi stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı geliyor: 2002 sonunda yüzde 10’un biraz üzerindeyken, 2017’nin üçüncü çeyreği itibariyle yüzde 60’ı az miktarda geçmiş durumda (Grafik 1).Finansal derinleşme genellikle olumlu bir gelişme olarak yorumlanır. “Genellikle” çünkü finansal derinleşmenin ne ölçüde sürdürülebilir olduğu da önemlidir. Sürdürülebilirlik açısından özellikle iki noktaya dikkat etmek gerekir. Birincisi, belli bir zaman diliminde gerçekleşen finansal derinleşmenin temel nedeni çok hızlı kredi artışı ise, büyük ihtimalle o ekonomiye ilişkin r
[Devamı]