Tek rakip THY olunca...
Fatih Özatay, Dr.
23 Ekim 2020
Perşembe günü Merkez Bankası’nın (MB) Para Politikası Kurulu toplanacak ve kararlarını açıklayacak. Salı günü MB’nin ortalama fonlama faizi (“gerçek” politika faizi) yüzde 12.47’ye yükselmişti. Oysa tam üç ay önce 7.46’ydı. 5 puanlık bir artış; ikiye katlanmasına az kalmış. Neyse, mesele o değil. MB’nin sözde politika faizi ise yüzde 10.25; gerçeğinden 2.22 puan daha düşük. Yine, bir neyse. Mesele bu da değil.
[Devamı]
Bir başka kırılganlık göstergesi
Fatih Özatay, Dr.
21 Ekim 2020
Bugün sıra, banka dışındaki kaynaklardan dış borçlanma ile bankalardan dış borçlanmanın karşılaştırılmasında. Bankalardan borçlanma verisi yine Uluslararası Ödemeler Bankası’ndan (BIS) alınma. Banka dışı kaynaklardan borçlanmayı ise BIS’in bir raporunda önerilen yöntemle hesapladım; kesin değil, yaklaşık bir değer bulunabiliyor.
[Devamı]
Şirket yönetmek neden ülke yönetmeye benzemez?
Güven Sak, Dr.
20 Ekim 2020
Dön dolaş yine aynı yerdeyiz sanki. Bugün Kamu Kesimi Ekonomisi 101 konusundan başlayalım. Bir süre önce mealen dedim ki, kamunun bugün en temel görevi COVID-19’la mücadele ve toparlanma sırasındaki kolektif eylem problemine bir çözüm bulmaktır. Ne demek bu?
[Devamı]
Selçuklu’da ulema ve doktorlar
Hilmi Demir, Dr.
18 Ekim 2020
Son zamanlarda Selçuklu tarihine ilginin artması son derece sevindirici bir gelişmedir. Zira hem Türk tarihi hem de İslam tarihi açısından Selçuklu dönemi oldukça önemlidir. Tarih algısı savaşlar üzerine kurulu bir toplum için tarihin özellikle sosyal yönü çoğu kez göz ardı edilir. Bununla birlikte TRT’de çekilen diziler aracılığıyla, Selçuklu tarihinin yeniden hatırlanması olumlu bir gelişme olarak kaydedilmelidir. Buna rağmen tarihi, hâlâ savaş ve at üstünde yiğitlikle anlatma ihtiyacı reyting adına kısmen hoş görülse de Selçuklu’ya karşı büyük bir haksızlık olacaktır. Çünkü Selçuklu tarihi, Türk İslam tarihi açısından ve özellikle de din ve fikir geleneğimiz açısından kurucu bir misyona sahiptir.
[Devamı]
Hem olumsuz görünen hem de olumsuz bir ayrışma
Fatih Özatay, Dr.
16 Ekim 2020
Son yazımın başlığı “Olumlu görünen ama olumsuz bir ayrışma” şeklindeydi. BIS verilerini kullanarak hem yükselen ekonomilerin hem de o grupta yer alan Türkiye’nin dış borçlanmalarını karşılaştırmıştım. 2018’e kadar eğilimler kabaca aynıyken, 2018 ortalarından itibaren iki farklı eğilim gözleniyordu. Yükselen piyasa ekonomilerinin borçları eskisine kıyasla daha yavaş bir tempoda artarken Türkiye’ninki azalmaya başlıyordu. Daha az borçlandığımız için olumlu olarak görülebilecek bu ayrışma aslında olumlu değildi. Zira ayrıştığımız dönem, işsizliğin arttığı, ekonominin çok yavaş bir tempoda büyüdüğü ve hatta bir ara küçüldüğü bir dönemdi. Aynı süreçte makine ve teçhizat yatırımları da azalmıştı.
[Devamı]
Olumlu görünen ama olumsuz bir ayrışma
Fatih Özatay, Dr.
14 Ekim 2020
Son günlerde, merkez bankalarının merkez bankası konumundaki Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) finansal istikrara ilişkin raporları ve istatistikleri ile haşır neşir oldum. Küresel finansal krizden bu yana özellikle bir sorunu ön plana çıkarıyorlar ve o sorunu farklı cephelerden inceleyen raporlar yayımlıyorlar: Hızla artan küresel likidite, küresel borçlanma ve ülkelerde hızlı kredi genişlemesi. Özellikle yükselen piyasa ekonomilerinin nasıl bir bela ile karşı karşıya olduklarına dair önemli çalışmaları var. Bu çalışmalar BIS raporları ile sınırlı değil. Son zamanlarda akademik yazında hızlı kredi genişlemesinin finansal krizlere dönüşebileceğini gösteren çok sayıda makale çıktı. Bu çalışmalarda bu genişlemeye yol açan uluslararası nedenler de araştırılıyor. Aralıklarla da olsa bir
[Devamı]
Neden artık endişeli iyimser oldum?
Güven Sak, Dr.
13 Ekim 2020
Madeleine Albright, bundan bir süre önce, kendini nasıl hissettiğini soranlara, “Ben bugünlerde çokça endişelenen bir iyimserim (I am an optimist who worries a lot)” diye cevap vermişti. Doğrusu ya, bu aralar ben de kendimi öyle hissediyorum. Gelin bakın anlatayım.
[Devamı]
“Gerekene” göre ne durumdayız?
Fatih Özatay, Dr.
07 Ekim 2020
Daha önce hem bu köşede defalarca yer alan hem de son iki ay içinde Karar ve Cumhuriyet gazetelerine verdiğim mülakatlarda belirttiğim “gerekli” ekonomik programa ne kadar uzakta olduğumuz ile ilgiliyim bugün. Daha fazla okumak istemeyenler için sonuç şu: “Bazı adımlar atılmakla beraber gerekenin oldukça uzağındayız”. Vaktiyle önerdiğim programı madde madde belirterek ve her madde için neler yapıldığını/yapılmadığını vurgulayarak devam ediyorum.
[Devamı]
Neden şimdi artık herkes Yeşil oldu?
Güven Sak, Dr.
06 Ekim 2020
Geçen haftanın benim için, en ilgi çekici açıklaması, 30 Eylül’de tarihinde, IMF İcra Direktörü Kristalina Georgiyeva’nın Bloomberg’teki açıklamasıydı. Memleketteki kuru gürültüden sonra bana hayli doyurucu geldi. Hem IMF Başkanı’nın doktorasını Amerikan çevre politikaları üzerine yaptığını öğrendik hem de iklim değişikliği gündeminin, yeşil toparlanma başlığı altında, sistemin merkezine nasıl yerleştiğini artık iyice idrak ettik. Ayrıca, inanmayacaksınız şimdi ama Georgiyeva “Uğruna mücadele edebileceğimiz daha iyi bir dünya mümkün.” (There is a better world we can strive for.) dedi. Bir nevi, küreselleşme karşıtlarının kadim sloganına sahip çıktı.
[Devamı]
Yeni Ekonomik Program
Fatih Özatay, Dr.
02 Ekim 2020
Bir ekonomik programın sağlaması gereken asgari koşullar var. Birincisi, elbette içsel tutarlılığı olması. Salı günü açıklanan program önemli bir içsel tutarlılık sorununa sahip. Birkaç örnek vereyim:
[Devamı]