Arşiv

  • Mayıs 2024 (9)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Reform tasarlayamayanın açmazı: Demeç patlatmak
    Fatih Özatay, Dr. 16 Aralık 2007
    Önünüzdeki dönemde baş etmeniz gereken sorunları seçmek, bu sorunlardan hangilerinin çözümüne öncelik vereceğinizi saptamak, bunları çözmek için neler yapmanız gerektiğini belirlemek ve bir takvime bağlamak önemli bir tasarım yeteneği gerektiriyor. Bu tasarımı yapabilmek için öncelikle de, hiç olmazsa, orta vadeli bir hedefiniz olmalı.İş sadece 'ekonomik yapılabilirlik' ile de sınırlı değil. Bu başlı başına kafa yormanız gereken bir alan. Ama dikkate almanız gerekenlerden sadece bir tanesi. Bir de ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşmanızı sağlayacağını düşündüğünüz politikalara kamuoyundan destek almak gereği var. Bu desteği kazanmanın asgari önkoşulu ise uygulamalarınızın yaratacağı 'kaybeden' sayısının 'kazanan' sayısından az olması. Şüphesiz yeterli değil bu. Kaybeden sayısını en [Devamı]
    Kötü gidişatın nedenleri
    Fatih Özatay, Dr. 13 Aralık 2007
    Hem büyüme hem de enflasyon açısından 2007'nin iyi geçtiğini söyleyemeyiz. Çok büyük bir olasılıkla enflasyonun yüzde 8'in üzerine çıkacağı, büyüme hızının da yüzde 4.5'in altında kalacağı anlaşıldı. Bu büyüme hızı 2001 krizi öncesindeki tarihsel ortalama büyüme hızımızdan biraz yukarıda. Hani büyüdüğümüzü sandığımız, ama bizle aynı düzeyde olan ülkelerin yıllar sonra bizi refah açısından fersah fersah geçmelerine neden olan, yani bizi yerimizde saydıran büyüme hızı söz konusu olan.Şüphesiz bu gidişatta olumsuz dış şoklar önemli bir rol oynadı. Enerji fiyatları yüksek gitti. Küresel ısınma tüm dünyayı etkiledi. Her iki faktör enflasyonu yukarı çekti. Küresel ısınmaya bağlı kuraklık tarımsal üretimi azalttı. Bunlar yetmiyor gibi uluslararası mali piyasalarda büyük dalgalanmalar y [Devamı]
    İdari kararla gelen kötüleşme
    Fatih Özatay, Dr. 10 Aralık 2007
    Enflasyondaki gidişat iyi değil ne yazık ki. Dünkü yazımda bu savın arkasındaki nedenleri inceledim. Bugün sıra bu olumsuz gidişatta idari kararların oynadığı role geldi; önemli çünkü.Kriz öncesi yaklaşık 30 yıllık bir dönemi kapsayan disiplinsiz makro ekonomik politika uygulamalarına son verdiğimizi düşünmüştük. Daha da önemlisi, bu tür disiplinsizliklere izin veren ve bu nedenle Türkiye'nin potansiyelini kullanmamasına yol açarak bizleri düşük bir büyüme hızına mahkûm eden kurumsal yapının değiştirilmesi gerektiğinin anlaşıldığını sanmıştık.Sanmıştık çünkü bir dizi reform yapılıyordu. Bu reformların temel amacı da bu türden istikrarsızlık getiren uygulamalara demokrasiye halel getirmeden bir son vermekti. Şüphesiz, kriz sonrasında şu ya da bu sorumlu kişinin yapılan reformları [Devamı]
    Bu gidişat hayra alamet değil
    Fatih Özatay, Dr. 09 Aralık 2007
    Baştan belirtmekte yarar var: Enflasyondaki gidişat iyi değil. Bir ara yüzde 7'nin altına inen enflasyon, enflasyonla mücadele açısından çoğumuzu iyimser yapmıştı. Gerçi iyimserlik açısından temkinliydik. 'Dışsal şokların yokluğunda' ibaresi ya da benzerleri hep yorumlarımıza eşlik ediyordu.Daha üç-dört ay öncesi enflasyon üzerine bu türden bir yorum yapmış ve yıl sonu enflasyonunun, yeni dışsal şoklar yaşanmazsa yüzde 7'ye yakın bir yerde gerçekleşebileceğini vurgulamıştım. Salt rakam açısından bakarsanız, tipik bir öngörü hatası. Yok, bu öngörünün 'koşullu' olduğuna dikkat ederseniz, o koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğine bakarak değerlendirmek gerekir öngörünün ne kadar sağlıklı olduğunu.Her neyse. Sorun, şimdilik, benim öngörülerimin sağlık derecesi değil. Elbet, ona da [Devamı]
    Bilançolarda kamunun azalan payı
    Fatih Özatay, Dr. 06 Aralık 2007
    2002'den bu yana yüksek bir büyüme hızına ulaşmamızın temel nedeni sağlanan mali disiplindi. Mali disiplin, krizin sonrasındaki aylarda sıkça dile getirilen "Büyümemiz de gerekli; bu kadar yüksek faiz dışı fazla ile büyüyemeyiz."savının aksine özel tüketim ve yatırım harcamalarında önemli bir artışa yol açtı.Bu üç kanaldan gerçekleşti. Mali disiplinin sağlanacağına olan inanç ekonomiye olan güveni artırdı. Risk primi düştü. Bunun ilk başlarda ertelenmiş talebi devreye sokucu etkisi oldu. Daha sonra ertelenmiş talebin yerini 'normal' talep aldı; iç talep giderek arttı. Bunun üzerinde daha önceki yazılarımda durmuş ve Merkez Bankası'nın reel kesim güven endeksine ilişkin bir de grafik vermiştim.Öte yandan, mali disiplin Türkiye'ye daha fazla dış kaynak akmasına yol açtı. Bu kaynak [Devamı]
    Açık pozisyona dikkat!
    Fatih Özatay, Dr. 03 Aralık 2007
    Çok dikkatli olmamız gereken bir dönemdeyiz. Gelişmiş ülkelerin mali piyasalarında son zamanlarda yaşanan sorunların önümüzdeki dönemde derinleşme olasılığı var. Şüphesiz bu bir olasılık, ama var. İlk neden bu dikkatli olmamız için.Yurtiçinde üzerimize düşenleri aksatmadan yapsak, dışarıda olan biten bizi etkileyecek, ama o etkiler geçici olacak ve vereceği zarar da az olacak. Oysa biz 2007'de üzerimize düşeni yapmadık. Mali disiplinden taviz verdik. Verdiğimiz o tavizler, 2008'de üzerimize düşenlerin önemli bir kısmını yapmamıza engel olacak. Halbuki o 'önemli kısım' bizi yabancı fon akımlarındaki ani kesilmelere ve yön değiştirmelere karşı daha az hassas kılacaktı. Dikkatleri toparlamak için ikinci neden de bu.'Dikkat'ten kasıt da şu: Bilanço zayıflıklarına kesinkes izin verme [Devamı]
    Mali sistemdeki son gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 02 Aralık 2007
    Tüm dünyada mali sektördeki gelişmeler ön planda bugünlerde. Özellikle de ABD konut piyasasına bağlı olarak yaşanan gelişmeler. Mali piyasalardaki sorunların nasıl başımıza dert açabileceğini çok acı biçimde gördük 2001 krizi sırasında. 2000-2001 krizini yaratan temel nedenlerin başında bankacılık sektöründeki zayıflık geliyordu. Krizin temel ateşleyicisi olan sektör, krizden sonra en büyük kurbanlardan biri haline geldi.Mali sektörün büyüklüğü ve sağlığı bir ekonomi açısından son derece önemli. Sağlıksız bir mali sektör, küreselleşmenin giderek arttığı son yıllarda yabancı fon akımlarındaki ani kesilmelere karşı ülkeleri son derece duyarlı hale getiriyor. Bu ülkeler uzun vadeli ve doğrudan yabancı sermaye çekmekte zorlanıyor ve kısa vadeli fonlarla yetinmek zorunda kalıyorlar. [Devamı]
    Alesta çapa!
    Fatih Özatay, Dr. 29 Kasım 2007
    En kötüsü şu: Bakanlar arasında mali disiplin konusunda çok farklı görüşler olduğu izlenimi verilmesi. Belli bir anda mevcut verilerin mali disiplinin sağlandığını göstermesi yetmiyor çünkü. İleride de sağlanacağı hakkında kuvvetli bir güven yaratılması gerekiyor. Yoksa bugünkü disiplinin geçici, giderek göstermelik olmadığına nasıl inanacağız?Kaldı ki bugün disiplin olduğu da su götürür. Seçim öncesi uygulamaları 2007'de mali disiplini bozdu. Bununla kalsa iyi. Bu uygulamalar 2008'i de esir almışa benziyor. Oysa mali disiplinin bozulmadığı güvencesini vererek mikro reformlar için gereksinilen 'can suyunu' sağlamak üzere faiz dışı fazlada indirim gerekiyordu. Bu can suyu, reformlara değil de seçim öncesi uygulamalara can verdi.Krizden bu yana mali disiplindeki ilk bozulma bu değ [Devamı]
    Yeni çapayı nasıl atacağız?
    Fatih Özatay, Dr. 26 Kasım 2007
    Her ülkenin siyasetçisinin özgün katkısı var politik iktisat yazınına. Bizde de hoş örnekler var: "Seçim öncesi zam yapacak kadar enayi miyim?"den tutun da "Kim ne veriyorsa beş kuruş fazlasını vereceğim."e kadar.Bunların temelinde şüphesiz daha çok oy alma amacı var. Eğer iktidardakiler bu türden eylemlerde de bulunuyorlarsa, ekonomi şu ya da bu biçimde, ama mutlaka zarar görüyor. Üstelik bu zarar genellikle seçim sonrasında belirginleşiyor. Bu tür uygulamaların çok sayıda örneği var. Oluşan zararların da... Üstelik örneklerin çoğu gelişmiş ülkelerden.Vaktiyle, bu tür uygulamaların bir kısmı para politikası kanalıyla gerçekleştiriliyordu. Amaç, basitçe piyasada seçim öncesinde 'yaprak kıpırdatmak' olarak özetlenebilirdi. Ama çok sayıda ülke deneyimi gösterdi ki, bu kıpırtı çok [Devamı]
    Çoğu siyasetçinin anlamakta zorluk çektiği olgu
    Fatih Özatay, Dr. 25 Kasım 2007
    Tutuklunun açmazını biliyorsunuzdur: Bir soygunu gerçekleştirdiği düşünülen iki zanlı tutuklanmış. Ancak polisin elinde kanıt yok. Soygunu yaptıklarını itiraf ederlerse hapsedilebilecek bu zanlılar. İtiraf etmezlerse özgürlüklerini tekrar kazanacaklar. Biri itiraf ederse soygunu gerçekleştirdiklerini, itiraf eden, itiraf ettiği için bir yıl hapis cezası ile kurtulacak. Diğeri itiraf etmediği için daha uzun süre, mesela iki yıl ceza alacak.Her ikisi için en akıllı davranış susmak; bu durumda kanıt olmadığı için özgür kalacaklar. Oysa polis her ikisini ayrı odalarda sorguluyor. Bu durumda, susmak yerine her ikisi de itiraf etmek zorunda kalıyor. Çünkü B itiraf eder de A itiraf etmezse, A daha uzun süre hapiste kalacak. İki yıl ceza yerine bir yılla kurtulmak için A açısından en iy [Devamı]