Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İki kriz ve güven
    Fatih Özatay, Dr. 03 Mayıs 2010
    İki krizin öyküsü dizisini sürdürüyorum. Amacım dizinin sonunda ileriye yönelik bazı dersler çıkarabilmek. Dersler, şu temel sorulara verilecek yanıtlarla şekillenecek: Yirmi birinci yüzyılın ikinci on yılına girerken temel kırılganlıklarımız neler? Bunları ortadan kaldırabilmek için neler yapabiliriz? Diziyi izleyenler açısından bunlara verilebilecek yanıtların büyük bir kısmı şimdiden şekillenmiş olabilir. Mesela, dış kaynak girişine bağımlılığı azaltmak, yurtdışı pazarlarımızı çeşitlendirmek ve yurtdışına sattığımız mal bileşimini yabancı ülkelerin gelirlerindeki dalgalanmalardan en az etkilenecek ürünler lehine değiştirmek gibi. Bunları tartışmaya sıra gelecek, ama önce başladığım işi yarım bırakmayayım ve iki krizi incelemeyi sürdüreyim. Reel kesim güven endeksi Merkez Banka [Devamı]
    Bulaşır mı?
    Fatih Özatay, Dr. 02 Mayıs 2010
    Önce ABD ekonomisi uzmanı olduk, şimdi de Yunanistan. Arada sırada komşunun durumu hakkında bu köşede bir yazı çıkmazsa olmuyor. Son yazı Yunanistan üzerineydi, varsın bir tane daha olsun: Bu seferki Yunanistan'da olan bitenin bizleri asıl korkutan yönü ile ilgili. Soru şu: AB üyesi ülkelere ve bize de bulaşır mı komşudaki kriz? Bulaşıcılıktan kastedilen, bir yerde çıkan sorunun başka bir yere de sıçraması. İki düzeyde ele alabiliriz. Birincisi, bir ülke içindeki bulaşıcılık. İkincisi, bir ülkede patlak veren krizin başka ülkelere de sıçraması. Bizi asıl ilgilendiren bu ikincisi. Bulaşıcılık üzerindeki araştırmaları tetikleyenler 1997-1998 Asya ve 1998 Rusya krizleri oldular. 2 Temmuz 1997'de Tayland para birimi bahtın dalgalanmaya bırakılmak zorunda kalınması, kısa sürede Kore, [Devamı]
    Bankalar kredilerini neden artırdılar?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Mayıs 2010
    Bırakın sokaktaki insanları, azımsanmayacak sayıda iktisatçı serbest piyasanın her şeyi çözmeye kadir olduğuna 'inananların' yoğun bombardımanından müthiş derecede etkileniyor. Bu etkilenme öyle boyutlara geliyor ki, kısa zaman aralıklarıyla çok çelişkili görüşler ileri sürülüyor, sorgulanmadan. Şu anda yaşadığımız depremin ilk aşamasında, başrolde varlık fiyatlarında oluşan büyük köpüğün yer aldığında herkes hemfikir. ABD'de konut fiyatlarının 2007 yılının başlarına kadar sürekli arttığı biliniyor. Bunun büyük bir köpük olduğuna dair ileri sürülen göstergelerden biri de konut fiyatları endeksinin kira endeksine olan oranının aynı dönemde yukarıya doğru bir eğilim izlemesi. Neredeyse sokaktan geçene ipotekli konut kredisi verilmesi bu eğilimin arkasındaki temel neden. Bu kred [Devamı]
    Yine komşunun derdi üzerine...
    Fatih Özatay, Dr. 29 Nisan 2010
    Yaklaşık bir ay önce komşuya ilişkin olumlu haberler yayılmıştı ortalığa. Bu köşede 'Yunanistan nefes alacak, ama pek rahat olmayacak' başlığıyla bir de yazı çıkmıştı. Ne var ki ayak oyunları devam etti, o nefesi bir türlü alamadı Yunanistan. Gelinen nokta ürkütücü. Salı günü, Standard ve Poors BBB+ olan kredi notunu BB+'ya düşürdü. Aynı zamanda Yunanistan tahvillerini tutanların bu tahvillerin değerlerinin yarısından azını geri almaya razı olmak zorunda kalabilecekleri uyarısında bulundu. Bu arada Avrupa İstatistik Kurumu (Eurostat), Yunanistan'ın 2009 yılında gerçekleşen bütçe açığının son tahminlerden de kötü olduğunu açıkladı: Gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranla yüzde 13.6. Bu açıklamalar Yunanistan Hazinesi'nin çıkardığı tahviller ile Almanya Hazinesi'nin aynı vadedek [Devamı]
    İki krizin iç kredi öyküsü
    Fatih Özatay, Dr. 26 Nisan 2010
    'İki krizin öyküsü' dizisinde sıra bankalarımızın şirketlere ve tüketicilere açtıkları toplam kredi miktarının hareketlerine geldi. Bu sefer önce sonucu söyleyip, ayrıntıları sonraya bırakayım. Her iki kriz sırasında olan biten karşılaştırıldığında, tıpkı reel ihracatın hareketleri gibi reel iç kredinin hareketlerinin de çok farklı olduğu belirginleşiyor. İlk krizde reel ihracat hiç düşmemişti. Son krizde ise hızla azalmıştı. Reel iç kredi her iki krizde de azalıyor. Ancak, 2001 krizinde Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) eski zirve değerine ulaştıktan sonra bile, reel kredi miktarı kendine gelemiyor; yerlerde sürünmeye devam ediyor. Oysa son krizde, 2009 sonunda kredi miktarının reel değerinin ulaştığı düzey 2008'in üçüncü çeyreğindeki zirve değerini yakalıyor. Üstelik 2010'a ili [Devamı]
    İhracatımızın yapısı ve küresel kriz
    Fatih Özatay, Dr. 25 Nisan 2010
    Küresel krizin 2009 yılında ekonomimizi küçültmesinin nedenlerinin başında yurtdışına sattığımız mallara olan talebin azalması geliyor. İhracatımızın hızla azalması bu krize özgü; 2001 krizinde aynı olgu yaşanmadı. Son yıllarda ihracatımızın yapısında gerçekleşen değişikliğin de bu gelişmede rolü var. Piyasa ekonomilerinin normal büyüme hızlarının oldukça altında ya da üzerinde büyüdükleri dönemlerde milli gelirin her bileşeni aynı biçimde hareket etmiyor. Gıda harcamalarındaki dalgalanma şiddeti daha az olurken, otomobil gibi dayanıklı tüketim malları ile yatırım mallarında dalgalanma çok daha şiddetli gerçekleşiyor. Bunun nedeni açık olmalı. Mesela ekonomilerin çok yavaş büyüdükleri ya da küçüldükleri dönemleri düşünelim. Yarın işsiz kalma olasılığınız varsa, o kadar da gerekli [Devamı]
    İhraç pazarlarımızda çeşitlenme var mı?
    Fatih Özatay, Dr. 22 Nisan 2010
    Bu köşede, pazartesi günü, 2001 krizi ile küresel kriz sırasında gerçekleşen ihracat hareketlerinin çok farklı oldukları sonucuna ulaşılmıştı. 2001 krizinde (reel) mal ve hizmet ihracatımızda bir düşüş gerçekleşmemişti. Oysa şu sıralar toparlanmakta olan ihracatta son krizin başlangıç döneminde önemli bir düşüş gerçekleşti. Bu toparlanmaya karşın, ihracatın krizden önceki zirve değerinin hala altında seyrettiğini de hatırlatayım. İhracatımızın bundan sonra izleyeceği yol ekonomimizin büyüme hızının alacağı büyüklük açısından temel belirleyicilerden biri olacak. Mal ihracatımızın yaklaşık yarıya yakın bir kısmı Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere yönelik. Yapılan tahminler AB'nin toparlanma hızının yavaş olacağını gösteriyor. Açık ki ihracatımız açısından olumsuz bir olgu bu. Ek [Devamı]
    İşsizlik oranı tahminleri
    Fatih Özatay, Dr. 20 Nisan 2010
    Son günlerde olumsuz veriler ardı sıra yağmaya başladı. Olumsuzluğun doruk noktasını çarşamba günü açıklanan işsizlik rakamları oluşturdu. Açıklanan veriler yeni nüfus kestirimlerine dayanıyor. Sadece iki döneme ait işsizlik verisi açıklandı: 2008 ve 2009 Ocak. Durum gerçekten vahim: Bir yıl öncesine kıyasla işsizlik oranında 3.9 puanlık artış var. Şimdilik yeni rekorumuz yüzde 15.5. Tarım dışını ele alırsanız bu oran yüzde 19 olarak karşımıza çıkıyor. İşsizlik oranındaki yükseliş şüphesiz esas olarak üretimdeki büyük düşüşten kaynaklanıyor. Bir de teknik neden var ve daha çok kriz dönemlerine özgü: Kriz döneminde aile bütçesine katkıda bulunmak üzere işgücüne katılım artıyor. İşgücü piyasasında uzmanlaşmış iktisatçılar özellikle kadınlar arasında bu eğilimin yaygın olduğunu beli [Devamı]
    İki krizin ihracat öyküsü
    Fatih Özatay, Dr. 19 Nisan 2010
    Yolculuğumuza devam ediyoruz: Bugün sıra küresel kriz ile 2001 krizi sırasında yaşanan ihracat gelişmelerinde. Bu karşılaştırmaların amacı sadece geçmişi incelemek değil. En önemli amacı da değil. Önümüzdeki dönemin olası gelişmeleri hakkında ipucu elde etmek asıl amaç. Bakalım yolculuk sonunda ileriye yönelik çıkarsamalar yapabilmek mümkün olacak mı? Bugün ele aldığım ihracat verisi, sadece mal ihracatı değil. Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) hesaplarında yer aldığı şekliyle mal ve hizmet ihracatı. Bir anlamda Türkiye'nin döviz gelirlerinin toplamı. Bir diğer farklılık da, bu verilerin fiyat çeşitli kur hareketlerinden arındırılmış gerçek (reel) veriler olması. İlk grafikte, 2001 krizinden önce GSYH'nin ulaştığı tepe noktası (2000'nin son çeyreği) ile krizden sonra tekrar aynı n [Devamı]
    İki krizin dış kaynak öyküsü
    Fatih Özatay, Dr. 18 Nisan 2010
    Küresel kriz ile 2001 krizi sırasında yaşananları karşılaştırmaya devam ediyorum. Daha önce işsizlik, üretim ve enflasyon açısından bu karşılaştırmayı yapmıştım. İşsizlikteki yükseliş açısından iki kriz de aynıydı. 2001 krizinde işsizlik bir önceki döneme göre 3.5 puan kadar artarak yüzde 10.5 platosuna oturmuştu. Bu krizde yüzde 14'ler dolayına sıçradı. Artış aynı, ama düzey daha yüksek. Milli gelir açısından bakılınca da benzer hareketler vardı. Kriz öncesi tepe noktasından dip noktasına geçen süre her iki krizde de aynıydı. Krizden çıkış süresi ve biçimi de benzer görünüyor. Buna karşın tepe noktasından dip noktasına geçen sürede küresel krizde yaşanan üretim kaybı daha fazla oldu. Son krizde üretimin hızla düşüp işsizliğin bu kadar artmasına yol açan unsurlardan biri de şirke [Devamı]