Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Hâlâ bekliyoruz...
    Fatih Özatay, Dr. 27 Ekim 2008
    Düzenleme ve denetimin çok az olduğu zengin fonları diye tanımlayabileceğimiz 'hedge fonlarının' sahne almasını izliyoruz son zamanlarda. Ama ne sahne alış... Bazı haber başlıkları şöyle:"Fona para yatıran yatırımcıların paralarını geri çekmek istemeleri nedeniyle 'zengin fonları' varlıklarını korkunç bir hızla nakde çevirmeye çalışıyorlar. Bu olgu piyasada büyük bir satış dalgası yaratıyor. Fonların varlıklarının haziran ayından bu yana yüzde 32 oranında azaldığı tahmin ediliyor. Sağlıklı olan zengin fonları bile satış baskısı ile karşı karşıya."Aynı zamanda 'carry trade' işlemiyle uğraşanlar da zorda: Düşük faizli para birimi cinsinden borçlanıp (Japon yeni), bu paraları yüksek faiz elde edilebilecek para birimine çevirip (Yeni Zelanda parası diyelim), o para birimi cinsinden t [Devamı]
    Dezavantajlı konuma düşmek
    Fatih Özatay, Dr. 26 Ekim 2008
    Bir avro ve bir dolardan oluşan döviz sepetinin lira karşısındaki değeri perşembe günü 387 kuruşa ulaştı. Bu, krizden sonra görülen en yüksek kur değeri. Sepetin değeri cuma günü bir miktar düştü ama yine de haftanın son iş gününün değeri aynı dönemin en yüksek ikinci değerine işaret etti (382 kuruş).Biraz daha rakam: Yılbaşından bu yana sepetin değerindeki artış yüzde 33.4 olarak gerçekleşti. Son bir aydaki artış yüzde 25.6, son iki aydaki ise yüzde 30.9 oldu.  Son beş gündeki kur yükselişi ise yüzde 10.5 düzeyindeydi.Grafikte kurun gelişimi (sepetin lira karşılığı) 2002 başından bu yana resmediliyor. Şu anda yaşadığımıza benzer çok hızlı kur çıkışları daha önce de gözlendi: En yakında 2006'nın nisan-haziran dönemi var. 26 Haziran'da sepetin değeri dünkü düzeydeymiş. Bu değer, b [Devamı]
    Su akmazsa, fiyatından bize ne!
    Fatih Özatay, Dr. 23 Ekim 2008
    İşi gücü bırakıp terki-diyar yapıyorum; yazıyı yazmaya koyulduğum şu gece yarısından az sonra. Bu ortamda... Üstelik, itiraf ediyorum, tam anlamıyla meleklerin cinsiyetini tartışmaya gidiyorum.Mısır ve Tunus'ta ve de benzeri bölge ülkelerinde enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanabilirliği katılacağım konferansta mercek altına alınacak. Türkiye'nin deneyimini merak ediyorlar. Millet krizle yatıp kalkıyorken, bizleri de Tunus'ta "Vallaha enflasyon çok önemlidir kardeşim." ya da "Enflasyon hedeflemesi rejimi uygulayabilmenin ön koşullarına dikkat etmek gerekir." falan babından konuşmalar bekliyor. Günahlarımız, şimdiden af ola...Peki, gerçekten de bu konferansta ele alınacak konunun hiçbir anlamı kalmamış olsun. Diyelim ki enflasyonla pek ilgilenmiyoruz artık. Soru şu: Bu ortamda [Devamı]
    Ne yapmalı?
    Fatih Özatay, Dr. 20 Ekim 2008
    Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisini zor günler bekliyor. Özellikle yurtdışı kredi kanallarının kurumaya yüz tutması şirketlerimizi etkileyecek. Bankacılık sektörümüz de eskisi kadar dış kaynak bulmakta zorluk çekecek. Bu durumda içeride küçük ve orta ölçekli şirketlerin finansa erişimleri her zamankinden daha zor olacak.Kur artma eğiliminde. Dış kredi kaynaklarının kurumasının kuru daha da artırma potansiyeli var. Bu olgu döviz cinsinden borcu döviz cinsinden alacaklarına kıyasla fazla olan şirketleri olumsuz yönde etkileyecek. Bu olumsuz tabloya bir de bankaların tüketici kredilerini de sınırlama yoluna gidebileceklerini ekleyin. Bu, şüphesiz daha az harcama yapılması anlamına gelecek. Yani, şirketler kesimi bu gelişmeden de olumsuz yönde etkilenecek. Kısacası, önümüzdeki dön [Devamı]
    Nasıl etkileneceğiz? Ne yapmalıyız?
    Fatih Özatay, Dr. 19 Ekim 2008
    Artık Türkiye'ye dönmek vakti geldi. Nasıl etkileneceğiz? Neler yapabiliriz? Bu sorulara yanıt verebilmek için son yazılarımda yaptığım gibi ikili bir ayrıma gideceğim: Küresel mali sistemin çöküntünün eşiğine gelmesi (yangın) ve uzun süreli durgunluk; son tahlilde ilişkili de olsalar, ayrı ayrı ele alıp incelemek yararlı oluyor. Zira böyle yapınca, mesela, "Mali sistemimiz sağlam." savını ileri sürmek yangın karşısında doğru oluyor, ama durgunluk karşısında bu sav bir şey ifade etmiyor. Son iki haftada alınan önlemlerle yangın kontrol altına alındı. Sönmesi ise zaman alacak. Durgunluk ise derinleşecek ve en azından tüm 2009 boyunca dünyayı saracak gibi görünüyor. Bunların nedenlerini perşembe günü ele almıştım. Şimdi yukarıdaki sorulara döneyim. Ama hemen belirteyim; cari işleml [Devamı]
    Yangın sönecek mi?
    Fatih Özatay, Dr. 16 Ekim 2008
    Pazar ve pazartesi günleri önde gelen ekonomilerde uzun zamandır beklenen önlemler açıklandı. Bu önlemler daha önce İngiltere'de açıklanan ve giderek büyüyen yangını önce kontrol altına almak daha sonra da söndürmek için olmazsa olmaz nitelikte görülen önlemlere benziyor. Süreç içinde sermayeleri eriyen mali kurumlara ilgili devletlerin sermaye enjekte edeceği belirtildi ve enjeksiyon başladı. Ayrıca mali kurumların borçlanmalarına devlet güvencesi getirildi. Merkez bankaları nakit sağlamaya devam ettiler. Bu nedenle de pazartesi günü tüm borsalar coştu, bankalararası piyasalarda borçlanma maliyetleri düştü. Peki, krizin sonuna geldik mi? Bu soru, her açıklanan önlemden sonra tekrar gündeme geliyor. Bu kadar kapsamlı önlem paketlerinden sonra tekrar gündeme gelmesinden daha doğa [Devamı]
    Çözüm yaklaşıyor mu?
    Fatih Özatay, Dr. 13 Ekim 2008
    Dün krizin temelinde yatan nedenlere inmeye çalıştım. Parça parça alınan kararların neden çare olamadığına değindim. Bugün sıra çözüme geldi. Bir de Türkiye’nin neler yapabileceğine... Çözüm, açıktır ki, krizin temelinde yatan sorunların hepsinin birden aynı anda üzerine gitmekten geçiyor.Cumartesi günü bizim gazetede Roubini’nin çözüm önerileri ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştı. İnternette şöyle bir dolaşınca çoğu uzmanın benzer öneriler ileriye sürdüklerini görmek mümkün. Üzerinde hemen hemen görüş birliği olan öneriler şöyle: [Devamı]
    Neden alınan önlemler çare olmuyor?
    Fatih Özatay, Dr. 12 Ekim 2008
    Cumayı cumartesiye bağlayan gece yarısı; saat 1'e yaklaşıyor. Evde arkadaşlar var, sohbet ilerlemiş. Hay Allah, şimdi masadan nasıl kalkıp bilgisayarı açacağım, internete girip o merakla beklediğim açıklamayı okuyacağım.Dünyanın en büyük yedi ekonomisinin (G-7) merkez bankalarının başkanları ve hazine bakanları toplandılar Washington'da. Dünya merakla bekliyor ne açıklayacaklarını. Acaba ortak bir plan var mı?Meslek aşkı ağır bastı; açtım interneti. Açıklamanın daha ilk satırlarını okurken aklıma gelen ilk şey "Haksızlık yapmışsın, yok birbirlerinden farkları!" oldu. Pazartesi günü "Sağ olsun yöneticilerimizÖ Hem 'gerekeni' yaparlar, hem de kafamızı yormayalım diye 'gerekenin' ne olduğunu açıklamazlar. Neyse, ne gerek var, 'gerekeni' gereksiz yere kurcalamaya..." diye başlamışım y [Devamı]
    Duacı olmak...
    Fatih Özatay, Dr. 09 Ekim 2008
    Hakkında söylenmedik kalmadı. Ne dudak uçurtucu komplo teorileri ardı sıra sökün etmedi ki! Ama herhalde hiç olmazsa şimdi 2001 krizinden sonra uygulanmaya başlanan ekonomik programın baş tasarımcısının hakkını vermek gerekir. Kemal Derviş'ten söz ediyorum, şüphesiz...Son yazımda ABD Kongresi'nden geçen yasa hakkında ileri sürülen temel eleştirilere kısaca değinmiştim. Bunların bir kısmı, yasalaşan planın mali sektörün sermaye yapısını güçlendirici önlemler içermemesi nedeniyle gündeme getiriliyordu. Evet, ortada çok büyük bir güven bunalımı var; her türlü gösterge bu güvensizliği gözümüze sokuyor her Allah'ın günü. Ama güven bunalımının arkasındaki temel neden daha da önemli; mali sektörün sermaye yapısı yerlerde sürünüyor. İnternette dolaşınca hemen fark ediliyor. Özellikle 199 [Devamı]
    Kurtarma planı hakkında şüpheler
    Fatih Özatay, Dr. 06 Ekim 2008
    Yaşasın! ‘Gereken tedbirleri almışız.’ Sağ olsun yöneticilerimiz; hep bizleri düşünürler. Hem ‘gerekeni’ yaparlar, hem de kafamızı yormayalım diye ‘gerekenin’ ne olduğunu açıklamazlar. Neyse, ne gerek var, ‘gerekeni’ gereksiz yere kurcalamaya...Çok tartışılan yasa tasarısı nihayet kabul edildi ABD’de. Ama tartışmalar hız kesmedi. Yasalaşan tasarının olsa olsa, o da kısa dönemde ortalığı yatıştıracağı, ama krizin özünde yatan nedenlere tam da çare olamayacağı ileri sürülüyor. Bugünlük sadece üst başlıklar halinde belirteyim plan hakkındaki şüphelerin bazılarını. Birincisi, ortadaki büyük güven bunalımına ilişkin. Ret edilen ilk taslakla kabul edilen yasa arasındaki temel farklardan birisi mevduat sigortasına ilişkin. Mevduatların 100 bin dolarlık kısmı devlet güvencesi altındayken [Devamı]