Krize karşı yeni bir öneri
22 Şubat 2009
Hem iç hem de dış kredi musluklarından neredeyse 'tıssss' sesi geliyor. Kredi musluklarından su akmadıkça ekonomimiz önemli ölçüde küçülecek. Bunu önlemek için neler yapılabileceğini defalarca tartıştım bu köşede. Kredi garanti fonu üzerinden kredi sisteminin çalıştırılması bu önerilerim arasında ilk sırada yer alıyordu.
[Devamı]
Kurşun hep mi sıyırır?
19 Şubat 2009
Vahşi Batı'ya ilişkin çizgi roman kahramanları afsunludur. Genellikle sıyırır kurşunlar onları. Can alıcı noktalara hiç isabet almazlar, çok yakından silahların ateşlendiği bar çatışmalarında bile. Çok seyrek de olsa aksi durumlar görülebilir elbette. Mesela, ender Kızılderili dostu Vahşi Batı kahramanlarından Tex Willer'in kadim dostu Kit Carson son sayıda omzundan vuruldu da, birkaç gün yatak döşek yatmak zorunda kaldı zavallıcık. Tüm 'temizlik' işleri de Tex'e düştü. Onca sayıdır, gelen kurşunlar en fazlasından şapkalarının kafalarının üzerinde kalan kısmında bir delik açıp "Hay Allah yeni şapkama da yazık oldu" türünden yakınmalarına neden oluyordu. "Yahu kardeşim bu kadar da olmaz" dedirtiyordu çizerler. Neyse, bu sefer sıyırmadı kurşun Carson'u da, biz okuyuculara hoş bir d
[Devamı]
Az günah, çok ceza
16 Şubat 2009
Günahı daha az olanların daha çok cezalandırılmalarına ilişkin bazı göstergeleri verme faslına başlamıştım dünkü yazıda. Bu cezalandırmanın iki belirgin örneği vardı: Birincisi, bizim gibi ülkeler, krizi doğuran ve yayan ülkelerden çok daha şiddetli biçimde küçülüyorlardı. İkincisi, giderek azalan küresel sermaye bizlerden bu ülkelere büyük bir hızla kaçıyordu (kaliteye kaçış).
[Devamı]
Garip durumlar
15 Şubat 2009
Dünkü Radikal'in ilk ekonomi sayfasında en üstte şu başlık yer alıyordu: "Avrupa, krizin sorumlusu ABD'den daha çok daraldı". Başlığın devamında, avro kullanan 15 AB üyesi ülkenin ekonomilerinin 2008'in son çeyreğinde ortalama yüzde 1.5 oranında daraldığı belirtiliyordu. Buna karşın, aynı dönemde ABD ekonomisi yüzde 1.3 oranında küçülmüştü.
[Devamı]
Son gelişmeler (yorumsuz)
12 Şubat 2009
Son günlerde yoğun bir veri akışı var. Bugün kısaca bunları değerlendirmek istiyorum. Tüm verilere değil de, küresel krizin Türkiye'yi etkileme kanallarına ilişkin verilere bakacağım. Bir de bunların sonuçlarına.
[Devamı]
Çer çöp meseleleri
09 Şubat 2009
İlkokulun erken sınıflarındaydı herhalde. Öğütlerlerdi öğretmenimiz: "Herkes evinin önünü süpürürse, sokaklar tertemiz olur." 'Çok anlayışlı' olduğumdan mıdır nedir, bir türlü anlamazdım: "Şimdi annem kapısının önünü süpürse, komşusunun kapısının önüne gitmeyecek mi çer çöp? Peki, o ne yapacak? O da süpürürse, öbür komşunun kapısının önü nice olacak?"
[Devamı]
Saflık derecesi...
08 Şubat 2009
İnsaf kardeşim. Sen gel o kadar yıl bürokraside çalış. Üstüne üstelik yıllardır Ankara'da otur, onun bürokrat havasını kokla, sonra da... Tövbe, estağfurullah... 'İnsaf kardeşim'deki 'kardeşim' bendeniz oluyor efendim. Hepinizden özür dilerim; son yazımda IMF ile anlaşmazlık konusunun ne olamayacağını anlatırken teknik nedenlere başvurmuşum. Ankara'da 'teknik' nedenlerin anlaşılır 'teknik nedenlerle' her zaman geçerli olmayabileceğini ıskalamışım. 'İnsaf kardeşim'deki 'insaf' kısmı bu nedenle yer alıyor.
[Devamı]
Anlaşmazlık konusu ne olmamalı
05 Şubat 2009
IMF ile anlaşmazlık hangi alanlarda bilmiyorum. Basına yansıyan olası alanlardan iki tanesini seçip birkaç şey söylemek istiyorum. Bir ara 'mali kural' konusunda anlaşmazlık olduğuna dair bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum. Ama mali kural getirilmesinin anlaşmazlık konusu olduğunu sanmıyorum, olmasını da hiç mi hiç anlamlı bulmuyorum.
[Devamı]
Ne yazık ki haklıyız gibi...
02 Şubat 2009
Makro düzeyde analiz yaparken ekonomiyi kesimlere ayırırız genellikle. Mesela; kamu kesimi, merkez bankası, bankalar, şirketler, hane halkları ve dış dünya gibi. Çok büyük kapsamlı bir toplulaştırma yapılır kısacası. Sözgelimi bir dolu şirketin davranışı tek bir şirket başlığı altında incelenir. Bazen bu toplulaştırma daha da ileriye gider, incelenen kesim sayısı azalır.
[Devamı]
Belirsizlik: AB reformları sürer mi?
01 Şubat 2009
Krizden başımı kaldırmaya çalışıp orta-uzun vadeye ve dolayısıyla da reform konusuna yüzümü döndürmüştüm son yazıda. Ekonomik açıdan etkin olduğu bilinen ya da düşünülen bir dizi reformun uygulamaya konulmasının önündeki engellerin başında, bu reformlar sonucunda kimin kaybedip kimin kazanacağının önceden belli olmaması geliyordu.
[Devamı]