Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Kurun artması için faiz ne kadar düşmeli?
    Fatih Özatay, Dr. 23 Eylül 2010
    Son yazım "Döviz piyasasındaki bu 'korkunç' alım-satım trafiğinin arkasında, ithalat ve ihracattan kaynaklanan döviz alım ve satım ihtiyacı yoksa, ne var?" sorusuyla bitmişti. Uluslararası sermaye hareketleri miktar olarak çok önemli düzeylerde olduğuna göre, yanıt için en büyük aday şu: [Devamı]
    Döviz ticaretinin arkasında ne var?
    Fatih Özatay, Dr. 20 Eylül 2010
    Döviz kuruna ilişkin bir diziye başlamıştım; araya büyüme rakamları ve son faiz kararı girdi. Gündemde ihracatçılarla TCMB'nin buluşması ve döviz rezervlerinin 100 milyar dolara çıkarılması önerisi var. Bunlar diziyle yakından ilişkili; en iyisi kaldığım yerden devam etmek. Dizinin ilk iki yazısını kısaca özetleyeyim.İktisat teorisinin zayıf taraflarından birisi döviz kurunun nasıl belirlendiğinin açıklanması. Bu dikkate alındığında, kur şu ya da bu düzeyde olsun demenin bilimsel hiçbir anlamı yok. Bu birincisi. İkincisi, kurun düzeyine ilişkin söylenenler, 'çuvallayan' kur teorilerinin en zayıflarından birine dayanıyor. Buna göre, döviz kuru yurtiçi enflasyon ile yurtdışı enflasyon arasındaki fark kadar artmalı.Üçüncüsü, bu basit teori -ki satın alma gücü paritesi teorisi olarak [Devamı]
    Yorumlananı önce okumak gerekmez mi?
    Fatih Özatay, Dr. 19 Eylül 2010
    Son faiz kararı genellik-le yanlış yorumlandı. TCMB'nin faiz indirdiği söylendi ve TCMB'nin saygınlığını zedeleyecek yorumlar yapıldı. Oysa TCMB politika faizini değiştirmedi. Yanlış ve haksız yorumlar, TCMB'nin bankalardan borç alma faizini indirmesinden kaynaklandı.Bankaların çeşitli nedenlerle ellerinde tuttukları çok kısa vadeli para miktarının tek bir havuzda toplandığını düşünelim. Buna 'günlük su kullanım havuzu' diyelim. Bir süre öncesine kadar bu havuz taşıyordu. Taşkın etrafa (enflasyona) zarar vermesin diye TCMB havuzdan su çekiyordu. Çektiği suya da bir bedel ödüyordu. Su çekme bedelinin teknik adı 'borç alma faizi'.Oysa artık günlük su kullanım havuzunda su yok. Günlük kullanım için havuza su koyabilecek tek kurum var: TCMB. Şimdilerde TCMB o havuza su aktarıyor. Akt [Devamı]
    İlk yarı olumlu, ya ikinci yarı?
    Fatih Özatay, Dr. 16 Eylül 2010
    Üst üste iki önemli veri açıklandı: Yılın ikinci çeyreğine ilişkin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) ve haziran dönemi işsizlik oranı. GSYH'ye ilişkin iki önemli olumlu noktayı vurgulayarak başlayayım. [Devamı]
    Anlamsız velvele
    Fatih Özatay, Dr. 14 Eylül 2010
    Döviz kuru açısından belli bir düzey telaffuz edenler genellikle ihracatçılar. Salt ihracat açısından bakıldığında 'anlaşılır' bir durum bu. Sonuçta kârlılıklarını etkiliyor döviz kuru. Döviz kuru ne kadar düşükse kârları da o kadar düşük oluyor. Ama öte yandan döviz kuru, ürettikleri mallarda ithal girdi kullananlar için bir maliyet unsuru. Ne kadar yüksekse döviz kuru, onların maliyetleri de o kadar yüksek oluyor; kârlılıkları azalıyor. Keza o maliyet artışları fiyat artışlarına dönüşüyor, enflasyonu yükseltiyor. Özellikle ihracat yapan çevreler döviz kurunun belli bir düzeyde oluşmasını isterlerken kendileri için avantajlı, yani kârlı olacak bir düzey dile getiriyorlar. Merkez Bankası gibi Türkiye'nin önemli kurumlarından birinin saygınlığını zedelemeden bu taleplerini gündeme getirirle [Devamı]
    Ahkâm kesenler biliyor mu?
    Fatih Özatay, Dr. 12 Eylül 2010
    1995'te yayımlanan bir akademik çalışmadan alıntıyla başlayayım: "Dalgalı döviz kurları üzerinde, olağanüstü dönemler dışında, makroekonomik değişkenlerin kalıcı ve güçlü etkileri olduğuna dair çok az bulgu var. Bu tür negatif bulgular döviz kuru hakkında araştırma yapmak için mesleği önemli ölçüde karamsarlığa itti." Söz konusu makroekonomik değişkenler enflasyon, faiz haddi, cari işlemler dengesi, gelir düzeyi gibi değişkenler. Farklı bir ifadeyle, Türkiye'de döviz kuru üzerinde durmadan söz söyleyenlerin önemli bir kısmının, döviz kuru şu ya da bu düzeyde olması gerekir dediğinde dayandıkları değişkenler bunlar. Ne diyor bu araştırmacılar? Mesela, cari işlemler açığı ya da enflasyon ile döviz kuru arasında ilişki olduğuna dair bir bulgu yok diyorlar. Elbette iki araştırmacı söyledi di [Devamı]
    Çelişkinin böylesi
    Fatih Özatay, Dr. 09 Eylül 2010
    "Ben olsaydım bu gelişmeleri 'dert' ederdim" cümlesiyle bitmişti bu köşedeki son yazı. 'Benim' dert etmem çözüm açısından bir işe yaramıyordu elbette; sözüm ekonomi yönetimineydi. Salı günü açıklanan sanayi üretimi ile 'dert edilmesi' gereken gelişmelere bir yenisi daha eklendi. Temmuz ayına ait sanayi üretimi sevimsiz bir düzeyde gerçekleşti. Mevsim etkisinden arındırılmış değerlere göre bir ay öncesine kıyasla sadece yüzde 0.2 oranında artış var. Kaldı ki bir ay öncesi değer kendinden öncekinden yüzde 2.1 oranında daha düşük. Kriz öncesinde gerçekleşen en yüksek üretim değeri 2008'in mart ayındaydı. Şu andaki üretim düzeyi o zirve değerin yüzde 6.2 oranında altında. Aradan geçen süreye dikkat lütfen: Tam yirmi sekiz ay. Bunca zamandır hâlâ kriz öncesindeki üretim düzeyine döne [Devamı]
    Ekonomi politikasında atalet
    Fatih Özatay, Dr. 06 Eylül 2010
    Piyasanın işleyişine zinhar karışmamak gerektiğini düşünüyor, ekonominin kendi dinamikleriyle dengeye geleceğine inanıyorsanız, büyümeye ilişkin son günlerde gelen olumsuz sinyalleri dert etmeniz gerekmiyor. Tersi doğru değil ama. Bu olumsuz sinyalleri dert etmiyorsanız, illaki ekonominin eninde sonunda potansiyel büyüme hızına ulaşacağını düşünüyorsunuz anlamına gelmez. Belki, daha 'ulvi' işlerle uğraşıyorsunuzdur. Referandum vardır, sonra da genel seçim. Hele onlar bir geçsindir, bakın ne güzel kararlar alıp ekonomiye yeni bir canlılık vereceksinizdir. [Devamı]
    Yeni bir görev zararı mı?
    Fatih Özatay, Dr. 05 Eylül 2010
    Sayın Hasan Ersel'in Referans gazetesinde eylülün ilk günü çıkan önemli yazısı ile başlamak istiyorum. Ersel, hükümetin 1 Eylül 2010'dan itibaren Halk Bankası yoluyla esnafa kullandırılan kredilerin faizini yüzde 13'ten yüzde 10'a düşürme ve bu faiz yükünü krediyi alanla Hazine arasında yarı yarıya bölüştürme kararını çeşitli yönleriyle inceliyor. Sayın Ersel yazısının sonunda şu uyarıyı yapıyor: "Bu kredi, 1990'ların terimleriyle 'görev zararı doğuran bir araç', Halk Bankası da 'zarar görevi verilen bir kuruluş'a benziyor. O tarihlerde bu mekanizma bazı insanlara yaramış ama ülkenin ciddi bir krize girmesinde de önemli bir rol oynamıştı." Şimdi 2001 krizi öncesine döneyim. 2000 başında yürürlüğe giren ekonomik programın iyileştirme çabalarına karşın,  Türkiye ekonomisi büyük sorunlarla bo [Devamı]
    Merkez Bankası tahmin modelini değiştiriyor
    Fatih Özatay, Dr. 02 Eylül 2010
    Gazetenin 10 ağustos 2010 tarihindeki haberinin başlığı dikkat çekici: 'Merkez Bankası hatalı tahminlerden sonra tahmin modelini gözden geçiriyor.' Alt başlık ise şöyle: 'Resesyon olacağını tahmin edemeyen ve enflasyondaki yükseliş eğilimini öngöremeyen Merkez Bankası tahmin modelini gözden geçirip yenilemek için 7 milyon liralık kaynak ayırdı.' [Devamı]