Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Tam sayfa ilan yerine, mesela...
    Fatih Özatay, Dr. 05 Kasım 2007
    Ekim ayı enflasyonu sanırım Merkez Bankası'na bir faiz indirimi daha yapma olanağı sunmuyor. Kaldı ki enerji fiyatları yükseliyor, uzun bir süredir ertelenen fiyat ayarlamaları yapılmaya başlandı ve dahi vergi gelirlerini artırıcı birtakım önlemler de devreye giriyor. Bunların bazıları fiyatları bir defalık artıracak. Bazıları ise üretimde kullanılan girdilerin maliyetlerini yükseltecek ve dinamik bir fiyat yükselmesi süreci başlatabilecek. Enflasyon açısından yine zor birkaç ay daha bekliyor bizi.Dün bu köşede Merkez Bankası'nı faiz indirimine zorlamak için tam sayfa ilan vermek yerine, bu ilana harcanacak kaynakların uluslararası rekabet gücümüzü artırıcı araştırmalara ayrılmasını salık vermiştik. Faiz indirimi istemek mevcut enflasyon hedefi ve enflasyondaki gelişmeler çerçev [Devamı]
    Tam sayfa ilan yerine ne yapılabilir?
    Fatih Özatay, Dr. 04 Kasım 2007
    Eylül ayı için açıklanan enflasyon değeri olumlu yönde yorumlanmıştı. Muhtemelen cuma günü açıklanan ekim ayı enflasyonu olumsuz olarak değerlendirilecek. Geçtiğimiz yıla kıyasla neredeyse yarı yarıya yükseldi ekim ayındaki enflasyon. Dolayısıyla da yıllık enflasyonda bir yükselme gerçekleşti ve tekrar yüzde 8'e yaklaşan bir değer gördük (yüzde 7.7).9 Eylül tarihinden başlayarak art arda üç yazı yazmıştım enflasyon ve Merkez Bankası'nın olası faiz kararı üzerine. O yazıların temelindeki vurgu yılın son üç ayının enflasyon açısından zorlu geçeğiydi. Özellikle de ekim ayı enflasyonunun. 2004 ve 2005 yıllarında yıllık enflasyon oranlarının ortalaması sırasıyla yüzde 8.6 ve 8.2 düzeyinde gerçekleşti. Buna karşılık 2006 yılında bir yükselme oldu ve bu oran yüzde 9.6'ya çıktı. Bu nede [Devamı]
    Değişen şartları tasarladık mı?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Kasım 2007
    'Anı' unutup ileriye bakmaya çalışalım: Paramızın değeri açısından ne görüyoruz?Türkiye hem önemli bir ülke hem de büyük bir ekonomi. 2001 krizinden bu yana sağlanan makroekonomik istikrar, bastığımız zemini güçlendirdi; sıçramaya müsait hale getirdi. Bu sağlam zemin AB perspektifi ile birleştiği için giderek artan miktarda yabancı sermaye çekiyoruz. Sadece miktar değil artan, kalitesi de artıyor; daha uzun vadeli oluyor. Zaman içinde mevcut kırılganlıklarımızın azalacağını düşünebiliriz. Bu durumda şu andaki miktarın çok üzerinde yabancı sermaye akımına uğrayabiliriz.Bu tür sermayenin işi faiz geliri elde etmek olmayacak. Üretim yapmaya ya da hizmet sunmaya gelecek (geliyor da). Bu üretim ve hizmet sunumu hem yeni yatırımlarla kurulan şirketlerde hem de mevcut şirketlerin serma [Devamı]
    Enflasyonu düşürerek işsizliği azaltabiliriz
    Fatih Özatay, Dr. 29 Ekim 2007
    Dünkü soru şuydu: TÜSİAD'ın bu ayın 19'unda yayımladığı 'Ekonomik görünüm ve politikalar' raporunda üstü örtük biçimde ima edildiği gibi artık enflasyonla mücadele için büyümeden ödün vermek gereken bir durumda mıyız? Yani, o kritik eşik enflasyon değerini geçtik mi?Bu tür tartışmalara 'balıklama atlamadan' önce durup bir düşünmek gerekiyor: Her türlü 'eşik' bir tarafa, neden enflasyonla mücadele ederken büyümeden feragat etmemiz gerektiği düşünülüyor? Düşünülüyor, çünkü enflasyonla mücadele belli bir dönemdeki büyüme hızını potansiyel büyüme hızının altına düşürmeyi gerektirebilir. Yaygın şekliyle; iç talebi kısarak, talebin fiyatlar üzerinde yarattığı artış baskısını azaltmak amaçlanabilir. Sonuçta, iç talep azalınca, daha az üretim olacak ve büyüme hızı da düşecek.Bir merkez [Devamı]
    Eşik enflasyonu aşmadık ki...
    Fatih Özatay, Dr. 28 Ekim 2007
    Şunla başlayayım: Özellikle kamu borcunun yüksek düzeylerde olduğu ülkelerde enflasyon belli bir eşiğin üzerinde ise enflasyonla mücadele etmek ekonomik büyüme hızını da artırıcı bir işlev görür. [Devamı]
    Dalgada sürüklenmek
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ekim 2007
    Bazı önerileri dile getirirken insan çok tereddüt ediyor. Bu öneriler bir analiz sonucunda ortaya konuluyor. O analiz dikkate alınmadan sadece sonuçla, yani salt öneriyle ilgilenilirse tehlikeli yanlış anlamalar ortaya çıkabiliyor.Yanlış anlaşılmasından korktuğum iki önerim var: Birincisi üzerinde kapsamlı bir şekilde 18 Mart tarihli yazımda durmuş ve yazıya 'Faiz dışı fazla hedefini milli gelirin yüzde 5.5'ine düşürebiliriz' başlığı atmıştım. Mart ayından önceleri de bu tür indirim yapılabileceğine değinen yazılar yazdığımı hatırlıyorum.İkinci önerimi ilk 2006'da dile getirdim. En son da geçen haftanın yazılarını bu konuya ayırdım. O öneri de Merkez Bankası'nın uygun bir zamanlamayla daha esnek bir enflasyon hedeflemesine geçebileceğiydi. Daha esnekten kastedilen ise rekabet gü [Devamı]
    Büyük bir fırsatı kaçırmak üzereyiz
    Fatih Özatay, Dr. 22 Ekim 2007
    2008 yılı için açıklanan faiz dışı fazla hedefi, kriz sonrasındaki hedeflerin bir puan altında açıklandı. Milli gelirin yüzde 5.5'i olarak açıklanan bu hedef yeterli mi? Şüphesiz bu soru "Neye göre yeterli?" sorusunu da beraberinde getiriyor.Bunun tek bir yanıtı var: Kamu borcunun milli gelire oranını (borç oranı) düşürüp, Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını azaltarak daha güvenilir bir ekonomi yaratıp daha hızlı büyüyebilmemizi sağlayacak sağlam bir zemin oluşturmak için.Geçmişteki yüksek kamu borcunun başımıza açtığı sayısız bela var. Sicili temiz olmayan ülkelerin yüksek kamu borcu ile birlikte yaşayabilmeleri oldukça zor. Aynı düzeydeki borç oranı gelişmiş ülkelerde sorun yaratmazken, bizim gibi ülkeleri bir krizden ötekine sürüklüyor. Dün bunun iki nedeni üzerinde durmuş [Devamı]
    Yüzde 5.5 faiz dışı fazla yeterli mi?
    Fatih Özatay, Dr. 21 Ekim 2007
    1980'lerin sonlarına gelindiğinde Belçika ve İtalya'da kamu borcunun milli gelire oranı (borç oranı diyelim) yüzde 100'ler dolayındaydı. Bu ülkelerin borç vadeleri borç oranları daha düşük olan gelişmiş ülkelerin vadeleri ile karşılaştırıldığında daha kısaydı. Borçlanma faizleri de 'normal'in biraz daha üzerindeydi. Bu 'sorunlara' karşın, o tarihlerde bu ülkeler için 'kriz kapıda' yorumları yapılmıyordu.Türkiye'de en yüksek borç oranı yüzde 105 ile kriz sonrasında görüldü. Belçika ve İtalya'dakinin tersine, kriz sonrası temel gündem maddemiz "Hazine bugünkü itfasını acaba gerçekleştirebilecek mi?" sorusuna yanıt aramaktı. Dünyanın dört bir yanından borcumuzun neden sürdürülebilir olmadığına dair raporlar yağıyordu. Had safhaya ulaşan sürdürülebilirlik kaygıları Hazine'nin kredi [Devamı]
    MB, ihracatçı için daha esnek olabilir
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ekim 2007
    Merkez Bankası'nın (MB) ihracatçı için neler yapabileceğini sorguluyordum. Yapabileceklerini uygulanmakta olan enflasyon hedeflemesi çerçevesinde tartışalım. Şüphesiz başka uygulanabilecek para politikası rejimleri de var. Ama Türkiye'de 2002 başından beri bu rejim uygulanıyor ve de yakın gelecekte de uygulanmaya devam edileceği görülüyor.Enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkelerin çoğunda bu rejim şöyle çalışıyor: Parlamentolar yasayla merkez bankalarına fiyat istikrarı sağlanmasını ana amaç olarak veriyorlar. Yine yasalar çerçevesinde hükümet ile birlikte bir enflasyon hedefi saptanıyor. Merkez bankaları hedefe ulaşmak için gerekli gördükleri araçları kullanmakta serbest oluyorlar. Bu araç ise kısa vadeli faiz oranı. Bu faiz nasıl saptanıyor?Genelde iki tür enflasyon hedeflemesi [Devamı]
    MB, ihracatçı için ne yapabilir?
    Fatih Özatay, Dr. 15 Ekim 2007
    Merkez Bankası (MB) gökten zembille inmiş bir kurum değil. Bir yasası var. Bu yasada, son olarak Mayıs 2001'de kapsamlı bir değişikliğe gidildi. Yasası çerçevesinde MB'nin ana amacı fiyat istikrarını sağlamak. Yine yasaya göre hükümet ile birlikte bir enflasyon hedefi belirleniyor. Bu hedefe ulaşmak için gerekli gördüğü her aracı kullanmakta serbest MB.Teknik anlatımıyla araç bağımsızlığına sahip, amaç açısından ise bağımsız değil. Merkez Bankası bağımsızlığı ile ilgili literatüre bakarsanız da bu gayet doğal. Demokratik bir toplumda ana amaç (fiyat istikrarı) yasayla belirleniyor ve bu ana amaç çerçevesinde kısa vadeli hedefler (Türkiye'de yıllık ve üç yıllık enflasyon hedefleri) ise hükümetle birlikte saptanıyor.Bunun böyle olmasının bir yararı şu: Hükümeti de enflasyonla müca [Devamı]