Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Vay, bu ne kontrol kabiliyeti!
    Fatih Özatay, Dr. 07 Aralık 2008
    2009 büyüme hızımız üzerine bir tartışmadır gidiyor. 2009 bütçe çalışmalarında bu hız yüzde 4 olarak saptandı. Daha sonra basında IMF'nin büyüme hızının yüzde 2'ye çekilmesini istediği, bu nedenle de IMF ile anlaşma yapılmaya yanaşılmadığı haberleri çıktı. Şimdi de 2009 büyüme hızımızın yüzde 0 olarak belirleneceği haberlerini okuyoruz. Biliyorum, artık nereden biliyorsam; sizler de en az benim kadar merak ediyorsunuz. Sayın ve sevgili büyüklerimizden son günlerde duyduklarımız, bir de üzerine bu haberler elbette bu yaman merakın nedeni. Dilimin ucuna gelip de bir türlü soramadığım, bu köşede yazmam için ise parmaklarımın uçlarının klavyenin tuşlarına dokunmasının yeterli olduğu soru şu: [Devamı]
    Sorunumuz, boş lafın boş laf olduğunu fark etmiş olmamızdır
    Güven Sak, Dr. 06 Aralık 2008
    Dünya milli gelirinin (Dünya Bankası'nın kalkınma göstergelerine göre) yaklaşık üçte biri iki ülkeden kaynaklanıyor: ABD ve Çin. Geçen 10 yıllık dönemde, ABD ve Çin'in tempolu büyüme performansı sayesinde, dünya ekonomisi, bir bütün olarak, hızlı bir büyüme performansı gösterdi. Ama geçen hafta gelen iki haber, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ortaya koydu. Haberlerin ilki Amerikan Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu (NBER), diğeri ise Dünya Bankası kaynaklıydı. Bakın ne diyorlardı? NBER, Amerikan ekonomisinin, Aralık 2007'den beri bir daralma sürecine girdiğini "resmen" açıkladı. NBER'nin görevi bu durumda resmi açıklamayı yapmak. Kurum, gerekeni uzun süre beklemeden yaptı. Bu arada Dünya Bankası, Çin ekonomisi hakkında Aralık 2008 tarihli raporunu açıkladı. Buna göre Çi [Devamı]
    Bir kredi ekonomisi nasıl canlandırılır
    Hasan Ersel, Dr. 05 Aralık 2008
    Adam başına gelirimizin şu kadar olduğu ile ya da filan tarihte dünyanın bilmem kaçıncı en büyük ekonomisi olacağımızla övünüp dururuz. Ama nedense Türkiye'nin uzunca bir süredir bırakın "takas ekonomisini", "parasal ekonomi" aşamasını bile geçip "kredi ekonomisi" olduğunu ise unuturuz. Bu nedenle de ekonomide ne olup bittiğini doğru dürüst kavramada zorluk çekeriz. Aldığımız iktisat politikası kararları da bu nedenle pek sağlıklı olmaz. Kredi, verilen bir söz üzerine yapılan mali işlemdir. Bu nedenle de kredi piyasası "Al parayı ver portakalı" biçiminde çalışan piyasalardan köklü farklılıklar gösterir. Kredi ilişkisi güvene dayanır, belirsizlikten etkilenir. Güven sarsılınca kredi verenler ortadan çekilmeye başlarlar. Bu ise kredilerin ve dolayısıyla iş hacminin daralmasına yol [Devamı]
    Beklenenler ne yazık ki gerçekleşiyor
    Fatih Özatay, Dr. 04 Aralık 2008
    Şöyle bir durum düşünün: Döviz kuru artıyor, faizler yükseliyor ve borsa endeksi aşağıya gidiyor. Bu gelişmeler bazı şirketleri, mali yatırımcıları ve tüketicileri olumsuz yönde etkiliyor. Elinde tuttuğu hisseyi satıp bir şeyler satın almak isteyen zararlı çıkıyor. Kur yükselişi döviz cinsinden borçları olanların canını sıkıyor. Faiz artışı da değişken faizle borçlanmış olanları ya da yeni kaynak arayışındakileri üzüyor. [Devamı]
    Kredi muslukları kesiliyor
    Fatih Özatay, Dr. 01 Aralık 2008
    Perşembe günü, şirketler kesiminin yurtdışından borçlanmasına ilişkin verileri vermiştim. İlk dokuz ayın verileri, toplam net borçlanmada son üç ayda belirgin bir düşüşe işaret ediyordu. Bu düşüşe karşın, küresel krizin Türkiye'ye temel olumsuz etkilerinden birisi olması beklenen ve 'dış kredi musluklarından giderek az su akması' şeklinde ortaya çıkacak gelişmenin henüz uzağında olduğumuzu da ortaya koyuyordu bu veriler. [Devamı]
    Hangi sektör ekonomiyi felç edebilir
    Hasan Ersel, Dr. 01 Aralık 2008
    Ekonomiyi krize sokmadan, yani bazı sektörlerde ya da ekonominin tümünde üretim tümüyle durmadan, önlem alınması gereken başlıca sektör hangisi? Başka bir deyişle hangi sektördeki üretim düşüşünün ekonomiyi felç edeceği nasıl saptanabilir? Türkiye açısından bankacılık gibi görünüyor. Yaklaşık 20 yıl önceydi. İktisadi büyüme sorunuyla uğraşıyordum. Gözüme bir ekonominin en uygun nasıl daralabileceği sorununu ele alan bir çalışma takıldı. Büyüme kavramına o kadar alışmıştık ki, "daralma" diye bir sorunun varlığının, hele daralmanın en uygun nasıl olabileceğinin araştırmaya değer bir konu olabileceği, doğrusu, aklımın ucundan bile geçmemişti. Ancak yine de bir şeyler okudum. Konu ana çizgileriyle şuydu: Çok sektörlü bir ekonomi düşünelim. Bu ekonomi dışsal bir şokla karşılaşsın ve [Devamı]
    Küresel sermaye bolluğu ve büyüme
    Fatih Özatay, Dr. 30 Kasım 2008
    2002'den 2007 sonlarına kadar küresel likiditenin (sermaye akımlarının) son derece arttığını biliyoruz. Bu bolluğun ve beraberinde gözlenen düşük küresel faizlerin bizim gibi ülkelerin bu dönemde hızla büyümesinin arkasındaki temel neden olduğu sık sık vurgulanıyor. Bazı yorumlarda iş daha da ileriye götürülüyor ve Türkiye'nin bu dönemde gösterdiği performansın sadece küresel likiditede gerçekleşen bolluğa bağlı olduğu belirtiliyor. [Devamı]
    2009'u unutun, 2010'a bakın
    Güven Sak, Dr. 29 Kasım 2008
    Günün milyon liralık sorusu tam da şudur: "Bu kriz daha ne kadar sürer ve daha ne kadar derinleşir?" Herkesin kafasında bu soru var. Soru belli de ya cevabı? Elbette bu sorunun daha bir cevabı yok. Ama bakın, üzerinde düşünebilmek mümkün. Gelin bu hafta sonu, bu soruyu biraz irdeleyelim. Cevaba olmasa bile, cevaba ulaşabilmek için nasıl düşünmemiz gerektiğine ilişkin bir çerçeve belirleyelim. Biz 2008'den sonra 2009'un da kayıp yıllar listesine artık rahatlıkla eklenebileceğini, bundan böyle 2010'a odaklanmak gerektiğini düşünüyoruz. O eski, "2009'un 2. yarısı toparlanma olur" varsayımı artık yandı, bitti, kül oldu. Umudumuzu 2011'e kaydıracak olan ise krizin yakın zamanda, daha fazla derinleşmesi olabilir. Dolayısıyla bu kriz derinleştikçe uzar. Gelin bir gazete yazısının verdi [Devamı]
    Obama, Paul Volcker'i göreve çağırdı
    Hasan Ersel, Dr. 28 Kasım 2008
    ABD başkanlığına seçilen Barack Obama, ekonomik krizden kurtuluş yolunun nasıl bulunacağı ve neler yapılacağına karar vermek için İktisadi Toparlanma Danışma Kurulu (Economic Recovery Advisory Board) oluşturmaya karar verdi. Bu kurul iş dünyası, işçi kuruluşları ve akademik kuruluşlar başta olmak üzere çeşitli kesimlerden gelen uzmanlardan oluşacak. Görevi; başkana ve iktisadi politika takımına, yaşadığımız krize ilişkin bilgiler aktarmak ve neler yapılabileceği konusunda muntazam olarak rapor vermek. Obama'nın böyle bir kurul oluşturma nedenlerinin başında da "Washington'daki karar alma sürecinin dar görüşlülüğünü delmek" geliyor. İşin daha ilginç tarafı, bu kurulun başına Paul Volcker'in getirilmiş olması. 81 yaşındaki Volcker, ABD'yi 1970'lerde içine düştüğü stagflasyondan kur [Devamı]
    Şirketler ve dış kredi kullanımı
    Fatih Özatay, Dr. 27 Kasım 2008
    Türkiye'nin küresel krizden olumsuz etkilenmesi temelde üç kanal yoluyla gerçekleşecek: Birincisi, şirketler kesiminin hem dış dünyadan hem de içeride bizim bankalardan kredi kullanması zorlaşacak. Bir ölçüde tüketiciler için de geçerli bu. İkincisi, kurdaki artışa rağmen ihracatımız azalacak. Zira sattığımız malları alan ülkelerde gelir düzeyi, dolayısıyla da talep düşüyor. Üçüncüsü, belirsizliğin son derece yaygın olduğu bu ortamda bir de yöneticilerimiz geminin dümeninde olduklarını hâlâ göstermedikleri için ekonomimize duyulan güven azalıyor. [Devamı]