Seçim sonuçları nedameti kolaylaştırmalıdır
20 Temmuz 2007
Bu hafta sonu yapılacak seçimlerin, derde deva olmasının tek şartı, siyasetçilerimizin, daha iki gün önce hata yaptıklarını kabul edip, nedamet getirmeleridir. Aksi takdirde, cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında belirginleşen gerginliğin tekrarlanmaması mümkün değildir. Ortadaki mesele Türkiye'de kontrol ve dengeleme mekanizmalarının yanlış tasarlanmış olmasıdır. Sistem, 1980 Anayasası'nda doğru tasarlanmayınca, gerginliği ve kutuplaşmayı engellemenin tek yolu siyasetçilerin aklıselimle davranmasıdır. Aklıselimin buradaki karşılığı, stratejik davranabilme, fikirleri uygulamaya koyabilme kabiliyetidir. O da bizimkilerde yoktur. Türkiye'de siyasetçilerin problemi, fikirleri, yarın için problem biriktirmeden, kriz hazırlığı yapmadan uygulamaya aktarabilme güdülerinin fazla gelişeme
[Devamı]
Farklı kesimlerin ortak paydası
19 Temmuz 2007
Bir yılı aşkın bir süredir mikro reform üzerine yazıyorum. Bu konuda yakın çalışma arkadaşlarımla yaptığım tartışmalardan çok yararlandım: Sabancı Üniversitesi ve Tepav'dan sayın Hasan Ersel, TOBB-ETÜ ve Tepav'dan sayın Güven Sak, Rekabet Kurumu'ndan sayın Baha Karabudak, Tepav'ın genç araştırmacıları sayın Esen Çağlar, Ozan Acar, Sarp Kalkan ve Haki Pamuk. OECD ve Dünya Bankası raporları faydalı oldu. İrlanda'nın gerçekleştirdiği reformlar hakkında okumaya çalıştım, hâlâ da okuyorum. Kısacası mikro reform konusunu ben icat etmedim, ama gündeme getirmek ve gündemde tutmak için bir şeyler yapmaya çaba gösterdim.
[Devamı]
Siyasal yaşam tek bir boyuta sığar mı
19 Temmuz 2007
Pazartesi günkü yazımda belirttiğim üzere sağ/sol kavramlarını, görüntüleri ile değil, özleri ile ele aldığımızı düşünelim. Acaba, seçmenlerin ve siyasal partilerin davranışlarını anlayabilmek için sadece bu kavramların ifade ettiği boyuta bakmak yeterli olabilir mi? Seçmen sağ/sol ekseninde kendi konumunu saptadıktan sonra, kendisine bu eksen üzerinde en yakın konumda olan partiye mi oy veriyor? Siyaset kuramcıları bu soruya
[Devamı]
Özeleştirinin erdemi
16 Temmuz 2007
Çarşamba günü çoğu önde gelen gazetede benzer bir haber çıktı. Radikal'in ekonomi sayfası şu başlığı atmış: "Patronlarımı Ar-Ge için zorlasaydım bugün Kore seviyesinde olurduk." Söz, otomotiv sektörünün (haberdeki tanımlamayla) duayeni sayın İnan Kıraç'a ait. Şöyle sürdürmüş:
[Devamı]
Sağ- sol ayrımı siyasal tartışmalarda yol gösterici olmaktan çıktı
16 Temmuz 2007
Piyasa ekonomisinin etkinliğini artırmaya yönelik reformların başarısı, siyasal partilerin kendilerine özgü iktisat politikaları geliştirip, yürütebilmesini son derece zorlaştırdı. Bu nedenle tutarlı iktisat politikası uygulamaları sadece krizden kurtulma aşamasında ortaya çıktı.
[Devamı]
Düşük kur, cari açığımızı azaltıyor mu, ne?
15 Temmuz 2007
2006'nın haziran ayından bu yana lira yabancı paralar karşısında (reel olarak) değer kazanıyor. Merkez Bankası'nın reel kur endeksi ile bu değerlenmeyi ölçersek, ulaştığımız rakam yüzde 23.9 oluyor. Şu işe bakın ki kasım ayından beri de cari işlemler hesabımız düzeliyor. Tekraren: Paramız değerleniyor (düşük kur), aynı zamanda da cari açığımız azalıyor.
[Devamı]
Wolfowitz’i götüren baskı şimdi Zoellick’e yöneliyor
14 Temmuz 2007
Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz yoğun baskılara dayanamayarak istifa etti. O zaman yazdığımız yazının başlığı "Washington'da Neoconlar için Avlanma Mevsimi Başladı" idi. Yazıda şöyle demiştik, hatırlayın. "Siz şimdi Wolfowitz partnerinin maaşını etik dışı bir müdahaleyle artırdığı için yoğun baskı altında zannedebilirsiniz, ama aslında Wolfowitz yolsuzlukla mücadele konusunda gözü kara yaklaşımı nedeniyle namlunun ucunda görünüyor" demiştik. Wolfowitz'in idealist bir neocon olarak, "âleme nizam verme" misyonunu, Dünya Bankası vasıtasıyla, devam ettirmesi sonunda başını yedi. Artık kala kala yaklaşık onbeş ayı kalan Başkan Bush Wolfowitz'i korumaktan vazgeçti. O gitti. Yerine Bush döneminin her derde deva ismi Robert Zoellick yeniden göreve çağırıldı. Robert Zoellick önce D
[Devamı]
Seçmenin giderek merkezde yer almaya başlaması neye alamettir?
13 Temmuz 2007
Aynı rakamlara bakınca herkes farklı bir sonuç görebilir. Cevap, kafadaki soruyla yakından alakalıdır. Karl Marx, cevapların etrafta uçuştuğunu, önemli olanın doğru soruyu sormak olduğunu söylememiş miydi? İşte öyle bir şey. Biz, bir süreden beri, ortadaki, hiç de ilginç olmayan, seçim kampanyasını, uzaktan uzaktan seyrediyoruz. Medya aynasında büyütülen tartışmalara bakılırsa, seçim kampanyasının konuları, hepimizin boyunu fersah fersah aşıyor. Öyle anlaşılıyor ki, bazı çevreler için, bu bir "ulvi" meseleler seçimidir. Bazılarına göre, seçmen, bir beş yıl daha günlük işlerin nasıl yönetileceğine değil de, ilerideki tüm zamanlarda alemin nizamının nasıl biçimleneceğine karar verecektir. Acaba öyle midir? Öyle değildir. Yapılan çalışmalar, memleket seçmeninin ekonomi, işsizlik ve
[Devamı]
Otomatik istikrar sağlayıcı
12 Temmuz 2007
Son dönemlerde iyice belirginleşen bir gelişme var: Mal ve hizmet ithalatımız hız keserken, mal ve hizmet ihracatımızın hızla artmasına dayanarak ekonomimiz hiç de küçümsenmeyecek bir şekilde büyüyor. Buna karşın, son dönemlerde özel tüketim harcamalarının artış hızı neredeyse durma noktasına geldi.
[Devamı]
Seçmenin akılcılığı ve AKP'nin oy oranı
12 Temmuz 2007
Türkiye'de seçmen akılcı davranıyor mu? Bu soruyu 2 Temmuz 2007'de Açık Radyo'da yaptığımız söyleşide Prof. Dr. Ali Akarca'ya sorduk. Sayın Akarca hemen akılcılıkla neyin kastedildiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiğine dikkati çekti. Yanıtı aynen şöyle:
[Devamı]