Arşiv

  • Temmuz 2024 (12)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu 1: Türkiye'de tekstil bitti abi
    Güven Sak, Dr. 15 Ağustos 2008
    Müjdeler olsun, "Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu" geri dönüyor. Katalog aslında 2001 yılı kıyameti öncesinin, iktisadi açıdan, karanlık çağında kalmıştı. Sonunda kıyamet kopmuştu. Doğrusu ya, biz o defteri bir daha açmak zorunda kalmayacağımız konusunda son derece umutluyduk. Ama öyle olmadı, Türkiye iktisadının karanlık çağı yeniden başladı. Türkiye ne yapmaya çalıştığını unutup, yalpalamaya başlayınca, her zamanki gibi önce kafalar karıştı. Hedef ya da hedefin inandırıcılığı kaybolunca her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Etrafı bir dizi "laf olsun, manşet dolsun" kabilinden yapılmış "açıklama olmayan açıklama"lar sardı. Alametler belirip, vakit eriştiğinde, biz hep "Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu"nu açıp kayıt düşeriz. Eskiden o karanlık çağda Radikal'de yazarken hep böyle ya [Devamı]
    Sanayi politikası ihtiyacı artıyor
    Güven Sak, Dr. 12 Ağustos 2008
    Geçen hafta artan ulaştırma maliyetlerinden bahsetmeye başlamıştık. Artan maliyetler birdenbire "pazara yakınlığı" yeniden önemli bir kavram haline getirmeye başlamıştı. Ancak maliyet artışı her sektörü aynı biçimde etkilemiyordu. Asimetrik etkinin kaynağı, üretilen malın kilo başına değeri ile yakından alakalıydı. Üretilen malın kilo başına değeri azaldıkça, ilgili sektörün değer zinciri içinde taşımacılık maliyetinin payı artıyordu. Otomotiv, seramik, mobilya gibi sektörleri bunlara örnek olarak vermiştik. Artan taşımacılık maliyetleri ile birlikte bu tür sektörlerde "pazara yakınlık" yeniden önemli bir kriter haline geliyordu. Yakın geçmişin "Değer zincirini kürenin dört bir tarafına yayarım, üretimimi etkinleştiririm yaklaşımı" yerini yeniden "pazara yakınlık"a bırakıyordu. [Devamı]
    Bir yıl önce 500 milyar dolarlık hasara kimse inanır mıydı
    Güven Sak, Dr. 09 Ağustos 2008
    Uluslararası bankacılık krizi resmi olarak başlayalı tam bir yıl oldu. Bu krizi bize 2007 yılı yazı getirmişti. Temmuzdan ağustosa giderken krizin içindeydik. Şimdi 2008 yazına geldik. Kriz daha bitmedi. Hatta bazı gözlemcilere göre daha tam olarak başlayamadı bile. Bakın etraftaki tartışmalara. Daha "başlangıcın sonuna" gelip gelmediğimizi bile tam olarak bilmiyoruz. Herkesin aklında "dibi gördük mü" diye bir merak, bir merak. Bugün müsaadenizle bu krizin bize öğrettikleri üzerine birkaç tespit yapalım. Büyük özel finans kurumlarının yöneticilerinden oluşan "Karşı Taraf Riski Yönetim Grubu" (Counterparty Risk Management Group) krizle ilgili raporunu 6 Ağustos 2008 tarihinde açıkladı. Biz raporu okumaya başladık. İlk izlenimlerimizi dinlemek ister misiniz? Arkanıza yaslanıp keyf [Devamı]
    Artan ulaştırma maliyetleri ille de risk midir
    Güven Sak, Dr. 08 Ağustos 2008
    Orta vadeli olarak bakıldığında, Türkiye'de gündem hâlâ siyaset olmaya devam ediyor. Anayasa Mahkemesi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kapatılması istemiyle açılan davada AKP'nin kapatılmamasına karar verdi. Karar, siyasetin Türkiye'nin gündemindeki temel mesele olma özelliğini kaybettirmedi. Tam tersine pekiştirdi. Bu kararla birlikte siyasetin neden olduğu problemlerin çözüm yerinin yine siyaset olduğu yeni bir dönem açıldı. Aslında "yüce mahkeme" bir nevi tam da bunu söyledi. "Ben siyasi krizin çözüm mercii değilim" dedi. Öyle söyledi ya da böyle söyledi ama aynen bunu dedi. Doğrusu ya, biz bu memlekette böyle bir duruma alışık değiliz. Alışık olmadığımızdan bu konuda bir kapasiteye de sahip değiliz. Siyasetin, siyasi kriz çözebilme kapasitesine sahip olup olmadığını y [Devamı]
    'Çünkü annesi burada' en önemli teşvik olmalıdır
    Güven Sak, Dr. 05 Ağustos 2008
    Temmuzun ilk haftasında İsrail'deki Tefen Sanayi Bölgesi notlarına başlamıştık. "Burada Ar-Ge değil, İsviçre'ye ihracat yapılır" başlıklı yazıyı hatırlayacaksınız. Amacımız açıktı: Türkiye'nin araştırma geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerini destekleme sisteminde bir performans kriteri eksikliği vardı. Ar-Ge desteklerinin salt bilimsel yayın saiki ile değil, hem iktisadi hem de operasyonel bir kritere dayalı olarak dağıtılmasında fayda vardı. Bugün müsaadenizle Tefen izlenimlerine devam edelim. Sanayi bölgesini gezerken arada SanDisk firmasının üretim tesisine de uğradık. İşte "çünkü annesi burada"nın ne anlama geldiğini orada öğrendik. Merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. SanDisk dünyanın bir numaralı flash bellek üreticisi Hani veri depolamada kullandığımız, taşınabilir bell [Devamı]
    İşbirliği neden rekabet kadar önemli oldu
    Güven Sak, Dr. 02 Ağustos 2008
    1980'lerin iktisadi politikalarını belirleyen rekabet kavramıydı. Hatırlayın 1970'lerin sonu İngiltere'de Thatcher yıllarıydı. 1980 ABD'nin Reagan'lı yıllarının başlangıcıydı. Aynı dönem Türkiye'de Özal yıllarıydı. O dönemlerin gözde iktisadi politika meselesi serbestleşme ve özelleştirmeydi. Aradan yaklaşık bir 30 yıl geçti. Şimdi geldiğimiz noktada, 21. yüzyılın temel iktisadi politika kavramı işbirliği (cooperation) ve ortak eylem (collective action) olacak gibi duruyor. Peki, rekabetten (competition) işbirliğine (cooperation) geçişi tetikleyen nedir? Kapitalizm kendisi olmaktan mı vazgeçiyor? Hayır. Yalnızca biçim değiştiriyor. Yaklaşık 50 yıldır soldan ve bilumum yeşil-çevreci-küreselleşme karşıtı hareketlerden yükselen eleştirinin, sistemin kodlarına işlenme anı geldi gibi [Devamı]
    Cari işlemler açığının yönetimi için mali disiplin şart
    Güven Sak, Dr. 01 Ağustos 2008
    Mali disiplin kavramının niteliğinin değişmeye başladığı bir dönemdeyiz. Dün mali disiplin faiz harcamaları dışarıda bırakıldığında bir bütçe fazlası oluşturmak anlamına geliyordu. Bugün ise mali disiplinin anlamı kamu tasarruflarının artırılmasıdır. Dün önem taşıyan kamu borcunun sürdürülebilirliğinin sağlanmasıydı. Bugün için önemli olan ise, cari işlemler açığının sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Dün onu yaptık. Sıra bugün bunu yapacağımızın bilincine varmaktadır. Dün büyük bir dikkatle bir faiz dışı fazla hedefi koyup takip ettik. Mali kuralın hedefi o günkü problemdi. Bugün ise yapılması gereken, kamu harcamalarını disiplin altına sokacak bir yeni mali kural icat etmektir. Üstelik bunu ikinci nesil reform sürecinin gerektirdiği harcamaları artırarak yapmak durumundayız. [Devamı]
    Siz muskatın nelere kadir olduğunu biliyor musunuz
    Güven Sak, Dr. 26 Temmuz 2008
    Magellan ile Kuzey Batı Geçidi'ni ararken Manhattan'ı bulan Henry Hudson'ı, Sir Francis Drake ile New Amsterdam'ın New York haline gelişi vasıtasıyla Manhattan'da İngilizce konuşulmaya başlanmasını, Endonezya'daki Banda Adaları'nı ve de Hindistan'ı uzun süre idare eden ünlü Doğu Hindistan şirketini (East India Company) birbirine bağlayanın bir bitki olduğunu biliyor muydunuz? Daha doğrusu bir ağacın meyvesi. Adı muskat. Aktarlarda ona küçük hindistancevizi de diyorlar. Ama kendisi hindistan cevizinin büyümeden önceki hali filan değil. İngilizcesi "nutmeg". Araplar "jawz at tıyb" (kokulu ceviz) diyorlar. Muskatın kendisi küçük; ama etkisi büyük oldu, bugünün biçimlenmesinde. Muskat ağaçları 19. yüzyıla kadar esasen bugünkü Endonezya'nın güneyinde yer alan Batı Hint Adaları içi [Devamı]
    OVP'nin güçlü ve tutarlı bir hikayeye ihtiyacı vardır
    Güven Sak, Dr. 25 Temmuz 2008
    Geçen hafta Orta Vadeli Program (OVP)'ın 2003'ten beri ilk kez üzerinde tartışılabilir bir doküman haline gelmesinin önemli olduğunun altını çizmiştik. OVP iki amaca hizmet eden bir belge niteliğinde. Bunlardan ilki kamu kesiminde sağlam bir maliye politikası çerçevesini oturtmak. İkincisi ise kamu kuruluşları arasında ekonomi politikasına yönelik koordinasyonu sağlamak. Geçen yazıda daha çok ilk amaç üzerinde dururken, OVP'yi, maliye politikasında çağdaşlaşmanın temel aracı olarak ele almış ve soruyu şöyle sormuştuk: "OVP, Türkiye'nin yeni çıpası olabilir mi?". Hayır olamazdı, çünkü "OVP'de çizilen çerçeveyi anlamlı kılacak bir mali kural ve buna uymayan idareleri cezalandıracak bir yaptırım düzenlemesi olmadan, OVP'nin mali disiplin için bir çıpa olma ihtimali zayıf görünüyor [Devamı]
    Sizce bu viraja biraz hızlı girmiyor muyuz
    Güven Sak, Dr. 22 Temmuz 2008
    Şirket yöneticisine artık CEO deniyor, İngilizce Chief Executive Officer'ın başharfleri alınarak. Şirketin mali işlerinin yöneticisine de CFO deniyor yine İngilizce adının baş harfleri alınarak. Bunları aynen kullanıyoruz çünkü doğrusu ya Türkçe karşılıkları yok. CFO dergisi tam on küsur yıldır her çeyrek bir anket düzenliyor. Ankete ABD'den, Avrupa'dan, Çin'den bellibaşlı şirketlerin CFO'ları cevap veriyor. Katılan sayısı 468. Geçen ay, 2008 yılının ikinci çeyreği için CFO anketi sonuçları yayımlandı. (www.cfosurvey.org) Sonuç: CFO'lar kötümser. Global ekonomik toparlanmanın 2009 yılının ikinci yarısına kaldığına dair kanaat yaygınlaşıyor. İşlerin 2009 yılının ikinci yarısında olumluya dönmeye başlayacağını düşünenlerin oranı yüzde 54. Bakın aslında ortada iyimser bir hava var [Devamı]