Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Eksen kayması sağlamak
    Fatih Özatay, Dr. 12 Ağustos 2010
    Siyaset sahnesinde sıkça duyuyoruz: 'Falancaların devamı biziz.' Bu sav öğünmek amacıyla ileri sürülüyor. Peki, 'devamı olunanlar' gerçekten başarılı mı? Neye göre ölçeceğiz başarıyı? Gelin işimizi kolaylaştıralım; ekonomiyle sınırlandıralım kendimizi. Bu durumda bile zor bu soruyu yanıtlamak. Elli yıl önceki, ya da otuz yıl önceki Türkiye ile çok farklı şimdiki Türkiye. Elbette olumlu yönde. Bu durumda 'devamı olmakla' övünülecek bir başarı var. [Devamı]
    Artan girdi maliyetleri kur tartışmasında önemlidir
    Güven Sak, Dr. 12 Ağustos 2010
    Sanki küresel bir Nasrettin Hoca fıkrasının içinde gibiyiz. Kaybettiğimizi buldukça seviniyoruz. Dünyanın her tarafında her ülke yaklaşık iki yıldır devam eden iktisadi krizin hasarını telafi etmeye çalışıyor. Dolayısıyla işin ikili bir karakteri var. Bir yandan 2 yıl önceki gibi çukurun dibinde değiliz. Öte yandan çukurdan çıkmış da değiliz. Aralarda bir yerdeyiz. Bu arada bazı ülkeler diğerlerinden daha iyi performans gösteriyor. Türkiye ise en iyiler arasında değil. Neden değil diye irdelemeye devam edeceğiz. Ama önce başladığım işi bitireyim. Geçen hafta "Neden liranın değerinden yakınıyorlar" diye sohbete başlamıştım, laf yarım kaldı. İsterseniz bugün yarım bıraktığımı tamamlamaya çalışayım. Tamamlayayım ki "Ne yapmalı" bölümüne gelebilelim. Tespitten teşhise, oradan da reç [Devamı]
    Çok sayıda hedefi bir defada vurmak olanaklı mı, değil mi
    Hasan Ersel, Dr. 11 Ağustos 2010
    Birden fazla hedefiniz var. Bir tek atış yapabiliyorsunuz. Bu hedeflerin hepsini birden vurmanın yolu var mıdır? Sayın Özatay ve Kumcu, kuş sürüsü örneğinden hareketle, bunun olanaksız olduğunda birleşiyorlar. Ancak ortalıkta, hem sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda hem döviz kurunun hem de faiz oranının kontrol edilebileceğini, örtük de olsa ileri sürenler var. Onlar bunun yapılabileceği varsayımı altında, TCMB'yi döviz kurunu denetle[ye]mediği için eleştiriyorlar. Oysa iktisatta Robert Mundell tarafından ileri sürülen 'olanaksız üçleme' (impossible trinity) görüşü yukarıda değinilen üç amacın (sabit döviz kuru, sermaye hareketlerinde serbestlik ve bağımsız para politikası) birden sağlanamayacağını gösteriyor. Tabii, Sayın Ercan Kumcu'nun vurguladığı üzere bu üç amaca birden [Devamı]
    Memlekette sanayi politikası vardı da mı, biz çakma ihracatçı olduk
    Güven Sak, Dr. 10 Ağustos 2010
    Türkiye ekonomisi 2008 krizinin ilk dalgasını atlattığından beri iç talebe dayalı olarak toparlanıyor. İhracat pazarlarındaki toparlanma göreli olarak daha yavaş gerçekleşiyor. Avrupa'daki uzatmalı kriz ve oradaki toparlanmanın yavaşlaması burada önemli. Kızışan rekabetin ihracatçılarımızı zorlamasını da buna eklemek gerekiyor. Toparlanmanın, esas olarak, iç talebe dayalı olması, cari işlemler açığı meselemizin bu yıl daha fazla göze çarpmasına neden oldu. Türkiye kriz sonrasında, önceki yılları bir kenara koyarsak, geçen yıla göre, büyüyor. Bu arada, ithalat, ihracattan daha fazla artıyor. İhracat kendine özel şartlar nedeniyle pek fazla kıpırdanamayınca, ithalattaki artış daha bir göze çarpıyor. Bu neyi gösteriyor? Üretmek için ithalat yapmak zorunda olduğumuzu elbette. Dün i [Devamı]
    Kalitesiz mali disipline tepki vermek
    Fatih Özatay, Dr. 09 Ağustos 2010
    Dün bu köşede, sonraki yazılarda biraz daha ayrıntıya inmek için üç saptama yapmıştım: Birincisi, para politikasının etki alanı dışında kalan ve enflasyonun izleyeceği yolu etkileyen faktörlerin hayatın bir gerçeği olduklarıydı. İkincisi, para politikasının etki alanı dışında bulunan bu faktörlerin azımsanmayacak bir kısmı ekonomi politikasının etki alanı içindeydi. Üçüncüsü ki ikinci saptamanın doğal uzantısıydı, enflasyon hedefiyle uyumlu olmayan maliye politikası uygulamalarına para politikasının tepki vermesi gerekiyordu.   İlk saptamadan yola çıkarak uygulamaya yönelik bir soru ortaya atılabilir: Hayatın bu gerçeğini dikkate alarak enflasyon hedeflemesi rejiminde değişikliğe gidelim mi? Yanıtının peşine sonra düşeceğim. [Devamı]
    Merkez bankaları döviz kurunu nasıl hesaba katar
    Hasan Ersel, Dr. 09 Ağustos 2010
    Merkez bankalarının döviz kurunu nasıl hesaba katacakları hemen her ülkenin sorunu olduğu için, iktisat yazınında oldukça geniş bir yer tutuyor. Enflasyon hedeflemesi yapan ülkeler bağlamındaki görünümse şu biçimde sınıflandırılıyor: i) Gelişmiş ülkelerde uygulanan geleneksel enflasyon hedeflemesi modeli: Bu yaklaşımda merkez bankasının politika faiz oranındaki değişmeleri veren 'tepki fonksiyonunda' döviz kuru yer almıyor. Bu fonksiyon enflasyon öngörülerinin enflasyon hedefinden sapmasına ve çıktı açığına bağlı (gerçekleşen üretim düzeyinin potansiyel üretim düzeyinden farkı). Bu yaklaşımda iki noktaya dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan ilki enflasyon değişkeninin katsayısının büyük olması. İkincisi ise merkez bankasının bir çıktı (ya da büyüme) hedefinin olmaması. Merkez bankası enflasy [Devamı]
    Sadece açıklamak değil, tepki de gerekiyor
    Fatih Özatay, Dr. 08 Ağustos 2010
    Geçmişte enflasyonun üç haneli değerler aldığını gördük. 1980 şubat - 1980 ekim döneminde, 1998'in ocak ayında ve 1994 nisan  1995 mart arasında. Gerçekleşen en yüksek değer, yüzde 138.7 ile 1980 mayısında. Daha sonraki en yüksek değer ise 1995 ocağında gözleniyor: Yüzde 130.6. Uzun yıllar sonra, mayıs 2004'te Türkiye tekrar tek haneli enflasyona 'merhaba' dedi. Bu anlamda enflasyonla mücadelede çok önemli bir başarı elde ettik. [Devamı]
    Bağdat'ta elektrik hâlâ günde beş saat
    Güven Sak, Dr. 07 Ağustos 2010
    "Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Irak'ta neden başarısız oldu?" diye merak edenlerin geçen ay elektrik talebiyle gösteri yapanlara bakması gerekiyor. Başarısızlığın Irak'ta iki adı var bu günlerde: Biri 'kahraba' (elektrik), öteki ise 'amn' (emniyet). Dışarıdan bakanlar çoğunlukla güvenlik meselelerine takılıyorlar. Nasıl takılmayalım? Her yerde bir bomba patlıyor. Ama Irak'ta meselenin halkın gündelik yaşamıyla ilgili somut bir yönü de var. Amerikan işgalinin neredeyse sekizinci yılında Bağdat'a hâlâ günde beş saat elektrik verilebiliyor. O da gün boyu aralıklarla. Bu ağustos ayında Bağdat'ta hava sıcaklığı 50 derece olacak. Ve günlük elektrik istihkakı temmuz ayında günde beş saatmiş. Şimdi Obama'nın Irak'tan neden bir an önce gitmek istediğine bir de bu açıdan bakalım ister [Devamı]
    Olguları görmezden gelmek
    Fatih Özatay, Dr. 05 Ağustos 2010
    Enflasyon hedeflemesi rejimi uygulamamıza ilişkin bir yazı dizisine başlamıştım. Pazar ve pazartesi günleri bazı saptamalara yer verdim. Bugünlük diziye ara veriyorum. Pazar günü kaldığım yerden devam edeceğim. [Devamı]
    Şimdi bu kur meselesine nasıl bakalım
    Güven Sak, Dr. 05 Ağustos 2010
    Eskiden böyle olmazdı. İçeride sinirler siyasi alacak-verecek davalarından gerilmeye başlayınca döviz kuru, zembereğinden boşanıverirdi. Ama bakın şimdilerde pek de öyle olmuyor. Yüksek Askeri Şûra etrafında pazarlıklar devam ederken Türk Lirası, usul usul değer kazanmaya devam ediyor. O, değerlendikçe ya da nominal olarak bakıldığında, hep aynı yerde kaldıkça diyelim isterseniz, ihracatçılar huzursuzlaşıyor. Onlar huzursuzlaştıkça, konuyla ilgili bakan da bir telaşla arada bir kendini kaybediveriyor. Şenlikli oluyor. Şimdi buna nasıl bakmak lazım? Türk Lirası, içerideki yoğun pazarlıklara karşın neden değer kaybetmiyor? İhracatçılar, Türk Lirası'nın bu 'siyasi gelişmeler karşısındaki' aldırmaz tavrına neden bu kadar sinirleniyor? Herkes neden dönüp dönüp Merkez Bankası'na kızı [Devamı]