Arşiv

  • Eylül 2024 (5)
  • Ağustos 2024 (16)
  • Temmuz 2024 (15)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)

    Değişen şartları tasarladık mı?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Kasım 2007
    'Anı' unutup ileriye bakmaya çalışalım: Paramızın değeri açısından ne görüyoruz?Türkiye hem önemli bir ülke hem de büyük bir ekonomi. 2001 krizinden bu yana sağlanan makroekonomik istikrar, bastığımız zemini güçlendirdi; sıçramaya müsait hale getirdi. Bu sağlam zemin AB perspektifi ile birleştiği için giderek artan miktarda yabancı sermaye çekiyoruz. Sadece miktar değil artan, kalitesi de artıyor; daha uzun vadeli oluyor. Zaman içinde mevcut kırılganlıklarımızın azalacağını düşünebiliriz. Bu durumda şu andaki miktarın çok üzerinde yabancı sermaye akımına uğrayabiliriz.Bu tür sermayenin işi faiz geliri elde etmek olmayacak. Üretim yapmaya ya da hizmet sunmaya gelecek (geliyor da). Bu üretim ve hizmet sunumu hem yeni yatırımlarla kurulan şirketlerde hem de mevcut şirketlerin serma [Devamı]
    Bu kadar uzun süren nominal değerlenme var mıdır?
    Güven Sak, Dr. 30 Ekim 2007
    Başka ülkelerin paraları ile kıyaslandığında Türk Lirası değerlenip duruyor. Rakamlar ortada. 2001 krizinden beri, bazı kısa süreli dönemler hariç, Türk Lirası hep daha çok aranan bir para oluyor. Arz-talep kanunu işliyor, çok talep edilen para daha değerli oluyor. Paramızın değerlendiği aynı dönemde Türkiye ekonomisi de büyümeye devam ediyor. Bu da konu üzerinde dikkatle durmayı gerekli kılıyor. Bize kalırsa, istikrar programının başında son derece normal bulunması gereken bir hadise azıcık fazla uzamış gibi duruyor. [Devamı]
    Enflasyonu düşürerek işsizliği azaltabiliriz
    Fatih Özatay, Dr. 29 Ekim 2007
    Dünkü soru şuydu: TÜSİAD'ın bu ayın 19'unda yayımladığı 'Ekonomik görünüm ve politikalar' raporunda üstü örtük biçimde ima edildiği gibi artık enflasyonla mücadele için büyümeden ödün vermek gereken bir durumda mıyız? Yani, o kritik eşik enflasyon değerini geçtik mi?Bu tür tartışmalara 'balıklama atlamadan' önce durup bir düşünmek gerekiyor: Her türlü 'eşik' bir tarafa, neden enflasyonla mücadele ederken büyümeden feragat etmemiz gerektiği düşünülüyor? Düşünülüyor, çünkü enflasyonla mücadele belli bir dönemdeki büyüme hızını potansiyel büyüme hızının altına düşürmeyi gerektirebilir. Yaygın şekliyle; iç talebi kısarak, talebin fiyatlar üzerinde yarattığı artış baskısını azaltmak amaçlanabilir. Sonuçta, iç talep azalınca, daha az üretim olacak ve büyüme hızı da düşecek.Bir merkez [Devamı]
    Ekmek almak için fırıncının ailesini tanımak gerekmez, fiyatını bilmek yeterlidir
    Hasan Ersel, Dr. 29 Ekim 2007
    2007 Nobel İktisat Ödülü'nü kazanan mekanizma tasarımının temelini, gereksiz bilgilerin ayıklanması oluşturuyor.  Örneğin ekmek almak istediğinizde ne kadar alacağınıza karar verebilmek için bilmeniz gereken ekmeğin fiyatıdır. Fırıncının kayınvalidesinin onu ziyarete gelip gelmediği bu kararınız için önemli değildir. [Devamı]
    Eşik enflasyonu aşmadık ki...
    Fatih Özatay, Dr. 28 Ekim 2007
    Şunla başlayayım: Özellikle kamu borcunun yüksek düzeylerde olduğu ülkelerde enflasyon belli bir eşiğin üzerinde ise enflasyonla mücadele etmek ekonomik büyüme hızını da artırıcı bir işlev görür. [Devamı]
    Merrill Lynch hiç bu kadar zarar etmemişti
    Güven Sak, Dr. 27 Ekim 2007
    Memlekette hoş bir bayram havası var. Farkında mısınız? Birikmemesi gereken bir zamanda inatla birikmekte olan riskleri fazlasıyla hafife alır gibi duruyoruz. Bütçedeki kontrolsüz gidişe karşı nasıl tedbir alınması gerektiğini konuşmak yerine, "Canım, aslında 2008 bütçe perspektifi, 2007 yılı bütçe performansına göre önemli bir ilerlemeye işaret etmiyor mu? Ediyor. Mali disiplin çizgisine yeniden dönüyoruz" diye karanlıkta ıslık çalmak pek bir iç ferahlatıcı geliyor. Ama yanılıyoruz. Uluslararası bankacılık krizinin etkilerinin ise artık geçmiş olduğunu düşünmek moda gibi duruyor. Ama yine yanılıyoruz. Yurtiçindeki hava bu yazının meselesi değil. İki cümle ile vaziyetin altını çizelim: AKP seçimden büyük bir çoğunluğun desteğini alarak çıktıktan sonra hükümeti daha yeni kurmamış [Devamı]
    Bütçe üzerine düşünceler
    Hasan Ersel, Dr. 26 Ekim 2007
    2008 bütçe taslağını, açıklanan ana çizgileri ile düşündüğümde, bende düş kırıklığına yol açtı. Bunun nedeni, verilen rakamları gerçekdışı bulmam ya da hedefleri düşsel olarak değerlendirmem değil. Benim karamsarlığımın başkalarının iyimserliğinden daha gerçekçi olduğunu da ileri sürecek değilim. Öne sürülen varsayımlar ve tahminler konusunda takıldığım noktalar varsa da bunlar ikincil sorunlar. Beni asıl tedirgin eden bu bütçenin, hükümetin "istikrar zemininde ilerleyen ekonomik ve sosyal gelişme sürecimizde bir 'sıçrama dönemi' programı uygulama" amacıyla uyuşmuyor olması. [Devamı]
    FDF yetmez, güçlü bir bütçe kısıtı gerekiyor
    Güven Sak, Dr. 26 Ekim 2007
    Demir tarayan gemiye ne olur? Gemi, akıntıya kapılıp çıpasını sürüklemeye başlarsa iş nereye gider? Eğer hemen biri dümene geçmezse, sonunda gemi karaya oturur. Bugünlerde Türkiye, her alanda, hazin bir demir tarayan gemi manzarası arz etmektedir. Bu, kötüdür. Bütçedeki faiz dışı fazla (FDF) hedefini bir puan indirme kararı maliye politikası alanında demir taradığımızın resmidir. Müsaadenizle konuya bir başlangıç yapalım. [Devamı]
    Dalgada sürüklenmek
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ekim 2007
    Bazı önerileri dile getirirken insan çok tereddüt ediyor. Bu öneriler bir analiz sonucunda ortaya konuluyor. O analiz dikkate alınmadan sadece sonuçla, yani salt öneriyle ilgilenilirse tehlikeli yanlış anlamalar ortaya çıkabiliyor.Yanlış anlaşılmasından korktuğum iki önerim var: Birincisi üzerinde kapsamlı bir şekilde 18 Mart tarihli yazımda durmuş ve yazıya 'Faiz dışı fazla hedefini milli gelirin yüzde 5.5'ine düşürebiliriz' başlığı atmıştım. Mart ayından önceleri de bu tür indirim yapılabileceğine değinen yazılar yazdığımı hatırlıyorum.İkinci önerimi ilk 2006'da dile getirdim. En son da geçen haftanın yazılarını bu konuya ayırdım. O öneri de Merkez Bankası'nın uygun bir zamanlamayla daha esnek bir enflasyon hedeflemesine geçebileceğiydi. Daha esnekten kastedilen ise rekabet gü [Devamı]
    Büyük bir fırsatı kaçırmak üzereyiz
    Fatih Özatay, Dr. 22 Ekim 2007
    2008 yılı için açıklanan faiz dışı fazla hedefi, kriz sonrasındaki hedeflerin bir puan altında açıklandı. Milli gelirin yüzde 5.5'i olarak açıklanan bu hedef yeterli mi? Şüphesiz bu soru "Neye göre yeterli?" sorusunu da beraberinde getiriyor.Bunun tek bir yanıtı var: Kamu borcunun milli gelire oranını (borç oranı) düşürüp, Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını azaltarak daha güvenilir bir ekonomi yaratıp daha hızlı büyüyebilmemizi sağlayacak sağlam bir zemin oluşturmak için.Geçmişteki yüksek kamu borcunun başımıza açtığı sayısız bela var. Sicili temiz olmayan ülkelerin yüksek kamu borcu ile birlikte yaşayabilmeleri oldukça zor. Aynı düzeydeki borç oranı gelişmiş ülkelerde sorun yaratmazken, bizim gibi ülkeleri bir krizden ötekine sürüklüyor. Dün bunun iki nedeni üzerinde durmuş [Devamı]