Arşiv

  • Nisan 2024 (6)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Gelelim sevilen iktisatçılar bahsine
    Güven Sak, Dr. 30 Mayıs 2009
    Bir süre önce "kimse iktisatçıları sevmiyor" diye başlamıştık ama iki yazıdan sonra lafı bir yere bağlamadan bırakmıştık. Müsaadenizle bugün vazifemizi yerine getirelim. İlk önce işe Andres Velasco ile başlayalım. İşte size başarılı ve de ülkesinde sevilen bir iktisatçı. Ama merak etmeyin, geçen yıl en nefret edilenler listesinde birinciliğe güreşirdi. Bu neyi gösterir? Herkesin bilmediği konularda çok konuştuğunu olsa olsa. Şili'de de öyle, burada da öyle. Andres Velasco bu hafta Wall Street Journal'ın orta sayfasındaydı. Bu aralar herkes onu çok seviyor. Bir iktisatçı için bu aralar bulunmaz bir nimet. Bakın Moody's, Şili'nin kredi değerliliği notunu daha yeni yükseltti. Herkes aşağı doğru giderken herkes "ABD'nin notu ne zaman aşağıya doğru revize edilecek?" diye merak ederke [Devamı]
    'Kriz varsa, çare de var'
    Güven Sak, Dr. 26 Mayıs 2009
    Üreten Türkiye Platformu "Kriz varsa çare de var" genel başlıklı bir iletişim kampanyası başlattı. Üreten Türkiye Platformu'nun başını Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) çekiyor. TOBB'un yanı sıra Hak-İş, Türk-İş, TESK, TİSK, Kamu-Sen, TÜSİAD, MÜSİAD ve TİM de platforma dahil. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, isteyen herkesin platforma katılabileceğini özellikle vurguladı. Platform, "Kriz varsa, çare de var" diyerek öncelikle iç pazarın önemini vurgulayan bir açıklama yaptı. "Eve kapanma, pazara çık" dedi. Bunu tüketicileri hedef alarak söyledi. Kampanyanın bundan sonraki aşamalarında toplumun diğer kesimlerine yönelik mesajlar da açıklanacak. İç pazar odaklı bakış açısı ise bu kriz için son derece uygun duruyor. Şimdi gelin, bugün, "Kriz varsa, çare de var" kampanya [Devamı]
    2010 nasıl olur?
    Güven Sak, Dr. 23 Mayıs 2009
    Artık mayıs ayını da bitirmekte olduğumuza göre 2009'u bırakıp 2010'u düşünmeye başlamakta fayda var. Siz hiç düşünmeye başladınız mı "2010 nasıl olacak" diye? Gelin bugün beraber düşünmeye başlayalım. İnsan düşünmeye başlayınca, etrafında olup bitenleri daha iyi değerlendirmeye başlıyor. Böyle bir değerlendirme nasıl yapılır? İlk soru şu olabilir: 2009'dan 2010'a doğru giderken ekonominin temel parametreleri neler olabilir? Bize kalırsa ilk parametre ekonomimize yabancı tasarruf girişinin artmaya başlaması olabilir. Uluslararası finansal piyasaların istikrara kavuşmaya başlamasıyla tedrici olarak, fon akımları yeniden başlayabilir. Peki, bunun sonucu ne olacaktır? Bu gelişmenin sonucu bankaların elindeki dağıtılabilir fon miktarının artması olacaktır. Bu, ilk bakışta iyidir. [Devamı]
    Ruh ikizlerini üslupları ayırdı
    Güven Sak, Dr. 21 Mayıs 2009
    Aynı dönemde iktidara gelen Başbakan Erdoğan ve Brezilya Devlet Başkanı Lula, kriz döneminde farklı üsluplarıyla ayrıştı. Erdoğan sert üslubuyla oy kaybederken, karizmasını ılımlı üslubuyla oluşturan Lula, hayalleri canlı tutarak kamuoyu desteğini sağlamlaştırdı. Brezilya'nın popüler Devlet Başkanı Luis Inacio Lula da Silva bugün Brezilya-Türkiye İş Forumu'na katılmak üzere İstanbul'da. Lula, Obama'dan sonra en yüksek kamuoyu desteğine sahip lider olarak biliniyor. Brezilya'da yapılan anketlerde yüzde 80 civarında kamuoyu desteğine sahip Lula, tıpkı Başbakan Erdoğan gibi 2002 yılında devlet başkanı seçildi. İktidarda kalma süresi ve dönemi açısından benzerlik taşıyan Lula ile Erdoğan arasında bazı farklar var. Bu farklar aynı zamanda son dönemde, IMF'ye borç verme noktasına gel [Devamı]
    IMF kesinlikle faydalıdır
    Güven Sak, Dr. 19 Mayıs 2009
    IMF'den bahsetmek bundan böyle ön izne tabi olacak galiba. Geçen hafta televizyondan izlediklerimiz bize bu iş için, öncelikle sayın savcımızdan bir ön izin almak lazım geldiğini gösterdi. Bu çerçevede, ikinci ön izni de galiba Asaf Savaş Akat Hocamızdan almamız gerekecek. Sayın Hocamız geçen gün televizyonda savcı yardımcısı gibiydi. Ne olur ne olmaz, dikkatli olmak lazım. Sayın Savcım ve de Sayın Hocam, müsaadenizle ben bugün, "Önümüzdeki dönemde IMF neden gereklidir" mevzuuna yeniden bir dönmek istiyorum. Evet evet, bendeniz IMF ile bugüne kadar bir anlaşma yapılmamış olmasının hatalı olduğunu düşünüyorum. Bu da yetmiyor, üstüne üstlük, anlaşmanın hâlâ yapılmamış olmasının hatayı katmerli hale getirdiği kanaatindeyim. Hadi o da yetmiyor, sonunda mutlaka bir anlaşma olacağına [Devamı]
    Avrupa bankalarının sorunu nedir
    Güven Sak, Dr. 16 Mayıs 2009
    Tamam hafta sonundayız. Ama "hafta sonu yazıları eğlendirmeli olur, ciddiye kaçılmaz" diye bir kural yok herhalde. Hafta sonları neden tefekkür zamanı olmasın? Şöyle hayatın hayhuyundan çıkıp, etrafa daha tepeden bir bakmak için fırsat olmasın? Bugün biz oradayız efendim. İsterseniz, sizi de bekleriz. Bu günlerde dünyanın her tarafında garip duygular içindeyiz. Bahardan mıdır, nedir? Bu günlerde herkes işin kötü bölümünün artık geride kaldığı konusunda hemfikir olmaya dünden razı duruyor. En azından öyle söylüyorlar. Rakamlar, şöyle üstten bir bakarsanız, hiç de fena durmuyor. Ama bir yandan da mesela, Avrupa'da, bankalarla ilgili olarak ortada pek de sevinçli olmayan bir telaş var. Bu hafta Almanya'da hükümet kötü kredilerle ilgili yapılması gerekenler konusunda bir hazırlık a [Devamı]
    Bazı işler bağırmakla hallolmaz
    Güven Sak, Dr. 12 Mayıs 2009
    Bankalara çok kızıyoruz. Hadi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Sayın Hisarcıklıoğlu onlara kızıyordu. Son günlerde Sayın Başbakanımız da bankalara kızmaya başladı. Bankaların işi zor. Farkında mısınız, aslında bankalara banka gibi davrandıkları için kızıyoruz. Biz bugünlerde milletçe bankaların banka gibi davranmamasını istiyoruz. Ama onlar banka gibi davranmaya devam ediyorlar. Peki, bankaların davranış biçimini değiştirebilmek mümkün mü? Elbette mümkün. Bunun için "banka gibi" davranmanın manasını değiştirecek kamusal tedbirler almak gerekiyor. Bugün müsaadenizle öncelikle ortadaki yapısal probleme bir değinelim. Sonra da hükümetimizin alacağı tedbirlerle bankaların davranış biçimini nasıl değiştirebileceğine değinelim. Değinelim ki, herkes kendi üzerine düşe [Devamı]
    İktisatçıları sevmemeye devam ediyoruz
    Güven Sak, Dr. 09 Mayıs 2009
    Geçen hafta sonu "İktisatçıları kimse sevmiyor" diye başlamıştık. Müsaadenizle bu hafta da aynı konuya devam edelim. Ortada değişen bir durum yok: bu hafta da iktisatçıları sevmemeye devam ediyoruz. Lafın gerisini merak edenleri aşağıya bekleriz, efendim. Önce çıkan kısmın özeti ile başlayalım: Bu aralar, kimse iktisatçıları sevmiyordu. İki nedenle: Birincisi, krizin gelişini bize haber vermemişlerdi. İkincisi ise buradan nasıl ve ne zaman çıkacağımızı bir türlü bize söyleyemiyorlardı. Geçen hafta daha çok birinci mesele üzerinde durmuş ve bir noktanın altını çizmiştik. Şöyleydi: "Peki, ..iktisatçılar bu krizi öngörememişler midir? Hayır. Roubini'den Brad Setser'a, Eichengreen'den Kenneth Rogoff'a pek çok iktisatçı ABD ekonomisinin taşıdığı riskleri defalarca ele almışlardır. A [Devamı]
    Türkiye'nin orta vadeli perspektifi AB'dir
    Güven Sak, Dr. 07 Mayıs 2009
    Ne demiştik bir süre önce? Kriz döneminin "günü kurtarma" dönemi olduğunun altını çizmiştik. Kriz zamanları delikanlılık yapacak zamanlar değildi, şirket yönetme sorumluluğunu üstlenmiş olanlar açısından. Öyle hiç lafı uzatmaya, utanıp sıkılmaya da lüzum yoktu. Önemli olan uzun vadeli planlar yapmak değil, atacağınız her adıma dikkat etmekti. Adım adım gitmekte fayda vardı. Peki, o zaman bu başlıkta kocaman kocaman yazan "orta vadeli perspektif" ne anlama geliyor? Bir manası var mı? Gelin bir bakalım. Bu kriz döneminin manasını uzun yıllar önce Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Franklin Delano Roosevelt belirlemişti, şimdilerde Barack Hüseyin Obama onun dediklerini tekrar ediyor. Kriz, "cüretkâr ve inatçı denemeler" (bold, persistent experimentation) dönemiydi Roosevel [Devamı]
    IMF, artık garip-gurebanın yanındadır
    Güven Sak, Dr. 05 Mayıs 2009
    Küresel finans krizi küresel bir değişim sürecinin kapısını aralıyor. Değişimi fark edemeyen değişimi yönetemez. Ne diyorlardı? Ya biz bu krizi yöneteceğiz ya da bu kriz bizi yönetecek. Ya küresel değişim dinamiklerini fark edip, onları yönlendirmeye çalışacağız ya da küresel krizin başlattığı değişim süreci sonunda istesek de istemesek de bizi değiştirecek. Ya değişenden yararlanıp, krizin maliyetini daha iyi kontrol edeceğiz ya da biz neler oluyor diye etrafa bakarken kriz bizi delip de geçecek. Biz, dünyada olup bitenlerin, Türkiye'de yakından izlenmediğini düşünüyoruz. Mesela IMF'nin artık yoksulların krizin etkilerinden korunmasına yönelik bir sosyal şart (social conditionality) üzerinde çalışıyor olması, bizim buralarda hiç yankı uyandırmıyor. Bunun nedeni hiç tartışılmıy [Devamı]