Arşiv

  • Temmuz 2024 (12)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Hızlı kredi genişlemesi ve balonlar
    Fatih Özatay, Dr. 19 Ekim 2009
    Şu satırlar 2004 yılında yayımlanan Merkez Bankası'nın 'Ağustos Ayı Enflasyonu, Görünüm ve TCMB Faiz Oranları' duyurusundan alınma: " Unutulmamalıdır ki ülkemizin ihtiyacı olan çok yüksek hızlarda dengesiz bir büyüme değil, uygulanan programlara uygun sürdürülebilir nitelikte bir büyümedir. Bunu sağlamak üzere, ... , çok hızlı kredi genişlemesini (daha sağlıklı bir mali sektöre ulaşılması amacına ters düştüğü saptanıyorsa) makul ölçülere indirecek ve uluslararası mali sektör normları ile de uyumlu olacak arz yönlü kısıtlamalara gidilmesi, ... gibi seçici önlemlerin alınması gerekmektedir." Alıntı, duyurunun 'cari işlemler açığı ve enflasyon' üst başlığı altında yer alan yirminci maddesinden. O dönemin en sıcak tartışma konusu yüksek cari açık ve bol miktarda uluslararası sermaye [Devamı]
    ÜFE'ye endeksli kira olmaz
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ekim 2009
    Ele alınacak çok konu var dedim, birkaçını da saydım; ama bugün de sıra onlara gelmedi. Nedeni, memlekete 'bir hayrımız dokunsun' duygusu. Şu: Meclis'te 'Borçlar Yasası' görüşülüyor. Çok önemli bir yasa tasarısı bu. Dün bizim gazetede bu yasa tasarısının bazı maddelerine ilişkin bilgiler vardı. Bu arada ev sahibi ile kiracı arasındaki ilişkileri düzenleyen maddelere özel bir yer ayrılmıştı.   Maddelerden birine göre, kira bedeli en fazla bir önceki yılda gerçekleşen üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artış oranı kadar artırılabilecekmiş. Eyvah ki eyvah! Yeni fiyat endeksleri 2003'ten beri yayınlanıyor. Eskiden tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ve toptan eşya fiyat endeksi vardı. Şimdi ise TÜFE ve ÜFE. "Eyvah ki eyvah!"ın nedeni şu: ÜFE hesaplanış tarzı itibariyle çok oynaklık gösteren [Devamı]
    Kritik veriler dönemi
    Fatih Özatay, Dr. 15 Ekim 2009
    Ele alacak çok konu var; mesela enflasyon hedeflemesi rejimlerinin bundan sonra nasıl değişebilecekleri üzerinde durmak istiyorum. Özellikle hızlı kredi genişlemesine karşı IMF'nin son raporunda tartışmaya açtığı para politikasının olası tepkisi ne olmalı sorusu üzerinde söyleyeceklerim var. Merkez Bankası'nın 2004'te yaşadığı önemli bir deneyim var çünkü. Şu 'dış kaynak  büyüme' sorununu da tartışmak gerekiyor. Küresel kriz sonrasının koşulları 2001 sonrasından farklı; bu ortamda sadece mali disiplinle neden ekonomiye duyulan güven artırılamaz bahsine yeniden dönmek istiyorum. Ama öte yandan başladığım işi de bitirmek gerekiyor. Sanayi üretimindeki, iç kredi arzındaki ve biraz da ihracattaki son gelişmeleri incelemiştim son iki yazımda. Diğer konular daha zevkli elbette, ama s [Devamı]
    Kredi piyasasında riskler
    Fatih Özatay, Dr. 12 Ekim 2009
    Bugün kredi piyasasına yüzümüzü çevirelim. Yakın gelecek açısından orada bir risk birikiyor olabilir; onu tartışalım. Krizin etkili olduğu kanallardan bir tanesi kredi kanalıydı. Hem uluslararası likidite olanaklarının azalması, hem de ortadaki büyük belirsizlik bankalarımızı kredi açmakta isteksiz hale getirmişti. Aynı ortamda iç talebin yerlerde süründüğünü de hatırlarsak kredi alma isteğinin de azaldığını düşünmemiz gerekir. Bu gelişmeler sonucunda, 2008'in ekim ayından başlayarak bankaların açtığı toplam kredi miktarı azalmaya başlamıştı. Haftalık verilere bakıldığında toplam kredi miktarının ekim ayının sonlarında zirveye ulaştığı, daha sonra azalarak içinde bulunduğumuz yılın mayıs ayının sonlarına doğru da en düşük düzeyine indiği anlaşılıyor. O tarihten sonra bir kıpırda [Devamı]
    Üretim ve ihracatta gelişmeler
    Fatih Özatay, Dr. 11 Ekim 2009
    'Gelişmiş ülkeler ve diğerleri', 'krize karşı neden farklı ekonomi politikaları' falan derken artık Türkiye'ye dönme zamanı geldi. Bugün son gelişmelere bakmak istiyorum. Önce, hafta içinde açıklanan sanayi üretim endeksine dair birkaç söz söyleyeyim. Küresel krizin sanayimizde daha az üretim yapılmasına yol açan etkisi ayan beyan ilk defa 2008'in ağustos ayında ortaya çıkmıştı. O ayın üretim endeksi 2007'nin aynı ayına kıyasla yüzde 3.5 oranında daha az üretim yapıldığına işaret ediyordu. Bu yılın ağustos üretimi de benzer biçimde bir yıl öncesinin üretimine göre daha düşük bir oranda gerçekleşti. Üretimde azalış oranı yüzde 6.3. Farklı bir ifadeyle, bırakın bir yıl öncesini, iki yıl öncesine kıyasla bile daha az üretim yapıyoruz. Kriz böyle bir şey işte. Çoğu kişi, krizi 'kurun [Devamı]
    'Bizlerin' mahcup tepkisi: Neden?
    Fatih Özatay, Dr. 08 Ekim 2009
    Bizler ve onlar' dizisine devam ediyorum. Dizinin temel konusu ekonomik daralmaya ve sıçrayan işsizliğe karşı farklı ülke gruplarının uyguladıkları politikaların farklılığıydı. İki temel olgu dikkat çekiyordu. Birincisi, gelişmiş ülkeler dışında olup, küresel krizden derinden etkilenen ülkelerin verdikleri tepkiler arasında önemli farklılıklar vardı. İkincisi, gelişmiş ülkelerin krize verdikleri tepki ile diğerlerinin verdikleri tepki karşılaştırıldığında da önemli bir farklılık saptanıyordu. Oysa mali göstergeler G20'nin gelişmişleri aleyhineydi. Farklılıklara ilişkin ilk akla gelen nedenler şunlar oluyor. Birinci olguya ilişkin: 'Bizlerin' arasında ekonomik temeller açısından farklılıklar var. Dolayısıyla, 'bizler' arasında politika tepkisi verilmesi açısından da farklılıkları [Devamı]
    Bizler ve onlar
    Fatih Özatay, Dr. 05 Ekim 2009
    Ekonomik daralmaya ve sıçrayan işsizliğe karşı farklı ülke gruplarının uyguladıkları politikalar üzerinde duruyorum bir süredir. İki temel olgu dikkat çekiyordu. Birincisi, gelişmiş ülkeler dışında olup küresel krizden derinden etkilenen ülkelerin verdikleri tepkiler arasında önemli farklılıklar vardı. İkincisi, gelişmiş ülkelerin krize verdikleri tepki ile diğerlerinin verdikleri tepki karşılaştırıldığında da önemli bir farklılık saptanıyordu. Bu farklılıkların olası nedenlerini tartışmak istiyorum. Tablo 1'de, G20 grubunda ülkelerin aldıkları mali ve finansal önlemlerin büyüklüklerinin milli gelirlerine oranları var. Veriler IMF'nin yenilerde yayınladığı bir rapordan alınma (IMF Staff Position Note, SPN/09/21, 30 Temmuz 2009). Çok çeşitli finansal önlemler alındı, sadece iki t [Devamı]
    Bunu, 'bizim gibiler' asla yapamazlardı
    Fatih Özatay, Dr. 04 Ekim 2009
    Ekonomik küçülmeye ve artan işsizliğe karşı kısa dönemde alınabilecek ilk önlem elbette iç talebi artırıcı politikalar uygulamak. Buna karşın, 1990'ların ikinci yarısında oluşan meşhur Asya ve Rusya krizleri ile daha sonraki Türkiye krizinde, krizin patlak verdiği ya da sıçradığı ülkelerde genellikle bu reçetenin tersi uygulandı: Yapılan iş maliye ve para politikalarını sıkılaştırmak oldu. Neden? Arkadaki temek mantık şuydu: "Ekonomilerde önemli kırılganlıklar varsa, bu kırılganlıklar ülkelere yönelik risk algılamasını yüksek düzeye çıkarır. Bu tür ülkelerde reel faizler ve kur yükselir, mali varlık fiyatları düşer. Döviz cinsinden borcu olan kesimler (şirketler ve finansal sektör) ile mali varlıkları yoğun biçimde tutan kesimler (daha çok finansal sektör) çok olumsuz etkilenirle [Devamı]
    Pasif kalanın ilerideki sorunu ne olacak?
    Fatih Özatay, Dr. 01 Ekim 2009
    Şöyle internette dolaşıp, "yükselen ekonomiler sınıfına girdiği söylenen ülkeler krizde ne yapmışlar" diye bakınca insan üzülüyor. "Krize tepki vermek açısından neden bu kadar pasif kaldık?" sorusu hemen akla geliyor. Küresel kriz nedeniyle çoğu ülke küçüldü. Bazıları küçülmese de, potansiyellerinin oldukça altında büyüdü. Bu durum bir ölçüde 2010'da da devam edecek. Bu sevimsiz gidişata karşı yapılabilecek iki şey var. Pasif yaklaşım: "Ne yapalım başımıza gelen dışarıdan geldi; dışarısı toparlanınca biz de toparlanırız." demek. Aktif yaklaşım: "Elâlem toparlanana dursun, ben kendi işime bakayım; bana yönelik risk algılamasını yükseltmeden olanaklarımı sonuna kadar zorlayarak iç talebi artırıcı önlemler alayım." şeklinde düşünmek. Eğer ikinci yolu seçiyorsanız, elbette asıl işini [Devamı]
    Programın başarısı ve dış koşullar
    Fatih Özatay, Dr. 29 Eylül 2009
    Orta Vadeli Program'ın üçüncü bölümü 'makroekonomik politika ve hedefler' başlığını taşıyor. Bu bölümün ikinci paragrafında dünya ekonomisine ilişkin kısa bir değerlendirme var: "Ülkemizin küresel krizin etkisinden çıkışı dünya ekonomisindeki gelişmelerle yakından ilişkilidir. Programda yer alan hedefler, dış ekonomik konjonktüre ilişkin öngörüler de dikkate alınarak belirlenmiştir. Uluslararası kuruluşların son tahminlerinde dünya genelinde 2009 yılının son çeyreğinden itibaren toparlanmanın başlayacağı ve 2010 yılından düşük seviyede de olsa pozitif bir büyüme gerçekleşeceği öngörülmektedir..." Programda 2010 sonrası için bir değerlendirme yapılmıyor ve bir sonraki paragrafta "Dünyaya ilişkin beklentiler ve alınacak tedbirler çerçevesinde program döneminde ekonomik büyüme ve ka [Devamı]