Arşiv

  • Temmuz 2024 (12)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Küçülme hızımız küçüldü
    Fatih Özatay, Dr. 13 Ağustos 2009
    Haziran ayında sanayi üretiminde düşüş hız kesti; yüzde 9.7 olarak gerçekleşti, sevindik. Geçen yılın ağustos ayından beri düşüyor sanayi üretimi, elbette bir yıl öncesine göre bakıyoruz üretimdeki gelişmelere. Sözünü ettiğim düşüşteki azalma da bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla. [Devamı]
    Yağmurlu günlere hazır olmamak
    Fatih Özatay, Dr. 12 Ağustos 2009
    12 Eylül askeri darbesi üniversitelerde önemli tahribat yarattı. Bu tahribattan en çok 'nasibini' alanlar arasında Mülkiye de vardı. O dönemde Mülkiye'de hocam olan Yılmaz Akyüz, diğer çok sayıda kıymetli öğretim üyesi gibi, ne yazık ki en verimli çağında kendini üniversite dışında buldu. Belki kendisi için iyi oldu; gitti Cenevre'de UNCTAD'ın baş ekonomisti oldu. Ama Türkiye en iyi makro iktisatçılarından birini, kanımca da en iyisini kaybetti. [Devamı]
    Faiz düşüşü hayra alamet mi?
    Fatih Özatay, Dr. 09 Ağustos 2009
    Liranın değerlenme eğilimine girmesinin, ya da faizlerin düşüyor olmasının arka planında sağlam bir ekonomi politikası çerçevesi olmadığını belirttim son yazımda. Küçülen ekonomimizin ve artan işsizliğin doğurduğu bir sonuçtu bu. Bir ölçüde de son günlerde artanküresel risk alma iştahının. [Devamı]
    Faiz ve kur düşüşü: Neyin göstergesi?
    Fatih Özatay, Dr. 06 Ağustos 2009
    2001 krizinden sonra da gözlenmişti. Kriz sonrasında sürekli artan döviz kuru, yılın son aylarından itibaren düşmeye başladı. Öyle ki, 2000'nin ikinci yarısındaki siyasi belirsizlik ve 2003 başındaki Irak savaşı geçince, kurdaki düşüş iyice belirginleşti, ihracatçılar başta olmak üzere azımsanmayacak sayıda kişi liranın değerlenmesinden şikâyetçi oldu. [Devamı]
    Kayıt dışı ve işsizlik
    Fatih Özatay, Dr. 03 Ağustos 2009
    Dünkü yazımda kayıt dışı ekonomi ile mücadele etmenin Türkiye için giderek kaçınılmaz bir hal aldığı üzerinde durmuştum. Bu mücadeleyi başlatmanın yolu elbette vergi reformundan geçiyor. Böyle bir reformu gerçekleştirmenin önemli siyasi maliyetleri olabilir. Başka riskler de var siyasetçilerin böyle bir reforma başlamaları olasılığını azaltan. Kayıt dışında çalışan firmaların önemli bir kısmının verimli, yenilikçi, kaliteli üretim yapan şirketler olduğunu söyleyemeyeceğimiz açık. Mesela kayıt dışında çalışan şirketlerin normal yollardan banka kredilerine erişimi çok güç. Bu, tek başına onların küçük kalmalarına yol açan önemli bir engel. Eğer bu savımda bir yanlışlık yoksa kayıt dışındaki firmalarda çalışan işgücünün azımsanmayacak bir kısmının nitelikli olmadığını da kabul etmem [Devamı]
    Kayıt dışından başlamak?
    Fatih Özatay, Dr. 02 Ağustos 2009
    Yurtiçi tasarruf düzeyimizi artırıcı ekonomi politikalarının neler olabileceği giderek daha yaygın biçimde tartışılıyor. Türkiye'nin daha yüksek düzeyde bir sürdürülebilir büyüme hızına ulaşması için radikal bir ekonomik dönüşümden geçmesi gerektiğini yazılarında sıkça vurgulayan ve bu amaçla özellikle mikro düzeyde gerçekleştirilebilecek çok sayıda reform alanı bulunduğunu belirten Korkmaz İlkorur da perşembe günü Radikal'deki köşesinde bu konuyu ele aldı. [Devamı]
    Zaman kaybı
    Fatih Özatay, Dr. 30 Temmuz 2009
    Son iki yazımda, içinde bulunduğumuz keskin daralma dönemi geçtikten sonra sürdürülebilir büyüme hızımızı nasıl yükseltebiliriz sorusunun yanıtını aramaya başlamıştım. Ana hatlarıyla elbette. Dikkat ederseniz soru şu anda içinde bulunduğumuz daralmadan nasıl kurtulabiliriz ile ilgili değil. Soru sürdürülebilir büyüme hızı ile ilgili; dolayısıyla kısa vadeye odaklanmıyor. [Devamı]
    Devletten devlete kaynak aktarımı
    Fatih Özatay, Dr. 27 Temmuz 2009
    Dünkü sorumuz şuydu: 'Yeni finansal sistemde' dış kaynak daha az olacaksa, yüksek bir büyüme hızını nasıl elde edeceğiz? Finansal sistemden kasıt küresel finansal sistem. Bunun bir yolu yurtiçi tasarruf oranımızı artırmaktan geçiyor. İkincisi, yeni finansal sistemin bizim gibi ülkelere kaynak aktarma biçiminin tasarımında Türkiye olarak katkıda bulunmak gerekiyor. Üçüncü olarak da doğrudan rekabet gücümüzü ve kişi başına gelir düzeyimizi artıracak reformlar üzerinde yoğunlaşmak düşünülebilir. [Devamı]
    Tasarruf oranı üzerine
    Fatih Özatay, Dr. 26 Temmuz 2009
    Son zamanlarda giderek sık tartışılmaya başlandı yurtiçi tasarruf oranımızın düşüklüğü ve bu düşüklüğün yarattığı problemler. Bir ara bu köşede ben de birkaç yazı yazdım bu konu hakkında. Düşük tasarruf oranının bu kadar tartışılıyor olmasının birkaç nedeni var. Birincisi, yurtiçi tasarruf oranlarını kalıcı olarak yükselten ülkelerin, hiç de azımsanmayacak bir süre eskisine kıyasla daha yüksek bir kişi başına büyüme hızı yakalamaları mümkün. Bunun doğal bir sonucu olarak, bu hızlı büyüme döneminin sonunda kişi başına gelir düzeyleri, başlangıçtaki düzeyin üzerine çıkıyor; bu da kalıcı oluyor. [Devamı]
    Olmayınca kültürde, neylesin Mahmut!
    Fatih Özatay, Dr. 23 Temmuz 2009
    Önemli bir eksiğimiz var. Normal koşullar altında resesyonla nasıl mücadele edileceğini bilmiyoruz. Böyle bir kültürümüz yok. Şimdiye kadar yaşadığımız resesyonlar hep bozuk bir ekonomik yapı varken gerçekleşti. Resesyondan çıkmak için uygulamaya çalıştığımız ekonomi politikaları da, bu durumda, doğal olarak bu bozuk başlangıç koşullarına göre tasarlandı. Oysa 2008'in son çeyreğinde girdiğimiz küçülme döneminin önemli bir farkı var: Başlangıçtaki ekonomik koşullarımız 'vahim' değildi. Bu olumluluk ne yazık ki, talihsizliğimiz oldu; ne yapacağımızı bilemedik. Bilip de öneri üzerine öneri getirenlere de uzunca bir süre kulak tıkadık. [Devamı]