Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Artık ihracat kolay değil, ama vazgeçmek de olanaksız
    Hasan Ersel, Dr. 27 Temmuz 2009
    Artık dünya, ABD'nin dış ticaret açıklarına dayalı bir biçimde büyümeyecek. Dış ticaret, her ülkenin cari açığının eskiye oranla çok daha dikkatle gözetim ve denetim altında tutulduğu bir dünyada yapılacak. Kabaca, ne kadar ihracat, o kadar ithalat.   Önce bir bilgi vereyim: Daha önceki yazılarımda, Caroline Van Rijckeghem ve Murat Üçer tarafından Türkiye'de tasarruflar üzerine yapılan çalışmanın Türkçesinin de yakınlarda yayımlanacağını belirtmiştim. TÜSİAD-KOÇ Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu, geçen hafta içinde bu değerli çalışmayı web sitesine koydu. Adresi şöyle: Caroline Van Rijckeghem ve Murat Üçer: "Türkiye'de Tasarruf Oranının Evrimi ve Başlıca Belirleyicileri: Doğru Politikalar İçin Çıkartılacak Dersler http://www.ku.edu.tr/ku/images/EAF/rr0903.pdf Başta bu çalışma olmak üz [Devamı]
    Sanayi politikası ne zaman işe yarar
    Hasan Ersel, Dr. 24 Temmuz 2009
    Sanayi politikası konusunda, ana çizgileri itibariyle iki yaklaşım var. Bunlardan ilki, sanayide karar almanın sanayicinin işi olduğu, buna sağlık, çevre üzerindeki olumsuz etkiler gibi kaygılar dışında devletin karışmaması gerektiği biçiminde. Bu yaklaşımı savunanlar, sanayi politikalarının başarısızlığa uğradığı ve uğrayacağı kanısındalar. Gerçekte durum pek de öyle değil. Bu görüşü doğrulamayan başarılı sanayi politikası uygulamaları hiç de az değil. İkinci yaklaşımsa bu deneyimler ışığında uygun sanayi politikalarının nasıl tasarlanabileceği sorununa yöneliyor. Bu yaklaşımın geliştirilmesinde önemli katkısı olan Dani Rodrik, geçen ay yayımlanan makalesinde konuya ışık tutuyor. [Dani Rodrik: "Industrial Policy: Don't Ask Why, Ask How", Middle East Development Journal, Vol. 1, No.1, June [Devamı]
    Hamidiye kruvazörü neden bir müzeye dönüştürülmedi
    Hasan Ersel, Dr. 21 Temmuz 2009
    Deniz Yayınevi, Ahmet Güleryüz'ün önemli savaş gemileri ve onlara yakınlığı olan gemileri eşleyerek kaleme aldığı ikinci kitabını yayımladı. 2007'de çıkan 'Yavuz ve Midilli'nin ardından 'Hamidiye, Mecidiye ve Kruvazörler' kitabı da raflardaki yerini aldı.   XX. yüzyıl denizcilik tarihimizde iki gemi, toplumun ilgi ve sevgi odağı olmuştur. Bunlardan ilki Yavuz zırhlı kruvazörü, diğeri ise Hamidiye hafif kruvazörüdür. İlkinin şöhretinin nedenini anlamak hem zor hem kolay. Aslında Yavuz, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesine yol açan eylemlerde başrolü oynadığı için pek de olumlu bir anısı olan bir gemi değildir. Ama I. Dünya Savaşı'nın hiç olmazsa ilk yarısında güçlü topları ve hızı sayesinde Rus donanmasını Karadeniz'de bir ölçüde engelleyebildiği için de halkın güvenini kazanmış [Devamı]
    Özel tasarrufu daha da artırmak pek kolay görünmüyor
    Hasan Ersel, Dr. 20 Temmuz 2009
    Nüfus bileşimindeki değişikliklerin yaratabileceği olumlu etkiyi bir kenarda tutarsak, Türkiye'de özel kesimin tasarruf eğilimini daha da artırmak pek kolay görünmüyor.   Türkiye'nin tasarruf eğilimini (Tasarruf/GSYH) artırması gerektiği görüşü üzerinde durmamın iki nedeni var: Bunlardan ilki, böyle bir artışın, Türkiye'nin gelişme umudu açısından önemli olduğu kanısında olmam, ikincisi ise bunu gerçekleştirmenin hiç de kolay olmadığını düşünmem. 17 Temmuz 2009'da Referans'ta yayımlanan yazımda, konunun kamu kesiminde tasarruf eğiliminin artırılması sorununu ele almıştım(http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx_HBR_KOD=126199&YZR_KOD=5). Bu yazıda da özel tasarruf eğilimini ele alacağım. Her şeyden önce özel kesimi bir bütün olarak ele alıp, davranışlarını incelemenin yanıltıcı olaca [Devamı]
    Tasarruf oranını artırmak
    Hasan Ersel, Dr. 17 Temmuz 2009
    Türkiye'nin iç tasarrufları, yatırımlarını karşılamada yetersiz kalıyor. Bu nedenle yabancıların tasarruflarını kullanmaya talip oluyoruz. Ödemeler dengesi cari işlemler açığı veriyor olmamızın anlamı da bu. Ancak bu yıl yaşadığımız kriz ve görünen çıkış yolu, küresel sistemin bize eski koşullarla istediğimiz ölçüde dış dünyanın tasarruflarını aktaramayabileceği yönünde güçlü işaretler veriyor. Dışsal olarak belirlenmiş bir cari açık sınırı altında kaynaklarımızı dağıtmak zorunda kalacağız. Peki önümüzdeki seçenekler neler? İlk akla gelen durumu sürdürmek. Yani mevcut iç tasarruflarımız + ülkemize yönlendirebileceğimiz dış tasarruflar ne kadarsa, o kadar yatırım yapmak. Bu, sonuçta yatırımlarımızın GSYH'ye oranını düşürmek anlamına geliyor. Daha az tasarrufla, aynı büyümeyi ve istihdam art [Devamı]
    Her az gelişmiş yerde etnik çatışma olmaz, gelişmiş ülkelerde de sorun ortadan kalkmaz
    Hasan Ersel, Dr. 13 Temmuz 2009
    Kimi uzmanlar 'iktisadi az gelişmişliğin' etnik çatışmayı körüklediğini savunuyor. Ancak bu görüş pek de doğru görünmüyor. Her az gelişmiş yerde etnik çatışma çıkmıyor. Ayrıca, iktisadi gelişme de etnik çatışmayı ortadan kaldırmıyor.   Geçen hafta G-8 toplantısını bile ikinci düzeye iten gelişmeler Çin Halk Cumhuriyeti'nin (kısaca Çin) Şincan Özerk Bölgesi'ndeki (kısaca Sincan) Urumçi şehrinde meydana gelen olaylar oldu. En tutucu tahminler bile temel alındığında, olayların boyutu ve şiddeti ürkütücüydü. Etnik gruplar arasındaki ilişkiler soğuk olmaktan çekişmeye kadar değişen biçimlerde ortaya çıkabiliyor. Etnik farklılıkların gerginliğe yol açabildiği de biliniyor. Ama her etnik farklılık çatışmaya dönüşmüyor. Bu defa ise öyle oldu. Etnik gruplar arasındaki ilişkinin nasıl olup da çatışm [Devamı]
    Şu stok değişimi rakamları
    Hasan Ersel, Dr. 10 Temmuz 2009
    TÜİK'in yayınladığı GSYH büyüklüğünün bileşenlerinden birisi de Tablo'da verilen cari ve sabit fiyatla stok değişmeleri. 2009 yılının ilk çeyreğinde ciddi bir stok erimesi görünüyor. Cari fiyatlarla 15.4 milyar TL! Bunun önemini biraz daha vurgulayabilmek için aynı dönemdeki (üç aylık) cari fiyatlarla GSYH'ya oranlarsak yüzde -7,3 çıkıyor. Oysa 2008 yılının aynı döneminde bu oran sadece yüzde -1,8. Tabii, bu stok erimesi, GSYH'daki düşüşe de önemli katkı yapıyor. İnsanın aklına "ne oldu da 2009 yılının ilk çeyreğinde, ekonomide hem iç ve hem de dış talep daralırken, stoklar bu kadar eridi?" sorusu geliyor. Türkiye ekonomisinde 1998 sonrasına ilişkin yayınlanan stok serilerindeki davranışa baktığımızda her yılın üçüncü çeyreğinde ciddi bir stok birikmesi olduğu görülüyor. Bunu hasat nedeniy [Devamı]
    Rant hülyasıyla zenginlik sevdasından vazgeçip tasarruf ve yatırım yapmalıyız
    Hasan Ersel, Dr. 06 Temmuz 2009
    'Genç nüfusumuz, ekonomimiz güçlü, sahip olduğumuz potansiyel ve stratejik konumumuz' gibi argümanlarımız esasen tartışmaya açık argümanlar. Rant hülyalarıyla zengin olmayı bırakıp tasarruf ve yatırıma yönelmeliyiz. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olmak gibi bir niyeti var. Gerçi bu niyetinde ciddi mi onu anlamak biraz zor ama öyle olduğunu kabul edelim. Peki AB böyle bir ortak istiyor mu? Bu soruyu, bu günlerde Türkiye'de sorarsak galiba çoğunluk "Hayır, Türkiye'yi ortak olarak görmek istemiyorlar" diye yanıt verecek. "Neden istemiyorlar" sorusuna ise ayaküstü verilen yanıtların çoğunluğu özünde "bizi sevmiyorlar" biçiminde. Ama bu gerçek yanıt mı, lafı uzatmamak için mi söyleniyor belli değil. Herhalde her aklı başında insan, kimsenin "sevdiği için" birisiyle ortak olmaya kalkışm [Devamı]
    Rekor daralma ne anlama geliyor
    Hasan Ersel, Dr. 03 Temmuz 2009
    Salı günü TÜİK, ekonomimizin 2009 yılının ilk çeyreğinde yüzde 13,8 daraldığını açıkladı. Merak edip, The Economist dergisinin (Haziran 27-Temmuz 3, 2009 sayısı) arka sayfasında verilen istatistiklere baktım "Bizim kadar daralan kimse var mı?" diye. Yokmuş. Bu sayfada 43 gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeye ilişkin istatistiksel bilgi var. GSYH'deki düşüş rekoru ciddi bir farkla bizde. Türkiye'ye en yakın oranda daralan ülkeler yüzde -10,2 ile Tayvan ve yüzde -10,1 ile Singapur. Ama bu ülkelerle bile aramızda epeyce fark var.  Anlaşılan gelişmekte olan ülkeler dünyasında bu krizden pek etkilenmeyen (Arjantin, Hindistan), az etkilenen (Brezilya, Güney Kore), çok etkilenen (Rusya, Tayland, Tayvan) ülkeler ve bir de Türkiye var. Bu dünyanın da kalanından kendimizi yalıtmayı becermişiz. Tesel [Devamı]
    Geleceğe kalkan son treni yakalayabilecek miyiz?
    Hasan Ersel, Dr. 29 Haziran 2009
    Dünyada mevcut sistemin işleyişindeki bazı sorunlar üzerine yapılan çalışmalarda epeyce yol alınmış görünüyor. Üstelik yalnızca mali alanda değil, toplumsal adaletsizlik ve çevre gibi sorunların çözümü için de adımlar atılıyor. Peki Türkiye, bu gelişmelerin neresinde?   Dünyanın gündemi ile bizimki pek birbirine uymuyor gibi görünüyor. Dünya giderek çok ciddi bir sorunlar yumağıyla karşı karşıya olduğumuz konusunda anlayış birliğine ulaşmakta. Birbiri ardından bu sorunların altından kalkabilmek için uzun soluklu bir bakış açısıyla neler yapılması gerektiğine ilişkin öneriler ortaya atılıyor. Geçen hafta bu yönde bir adım da Birleşmiş Milletler'den geldi. 24-26 Haziran 2009 tarihleri arasında New York'ta "Conference on the World Financial and Economic Crisis and Its Impact on Development" ( [Devamı]