Arşiv

  • Nisan 2024 (6)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Ne olacak bu dünyanın hali
    Hasan Ersel, Dr. 18 Ocak 2008
    Tüm uluslararası kuruluşlar 2008 yılında dünya ekonomisinin yavaşlayacağını öngörüyor. IMF, 2007 yılında yüzde 5,2 olarak tahmin ettiği dünya ekonomisinin büyüme hızının 2008 yılında yüzde 4,8'e ineceğini düşünüyor. OECD'nin tahminleri de aynı yönde. OECD de IMF de ABD ekonomisinin 2008'deki büyüme hızını yüzde 1,9 olarak tahmin ediyorlar. Ancak IMF'nin 2007 için verdiği büyüme tahmini (yüzde 1,9) OECD'ninkinden (yüzde 2,2) daha düşük. Sanki IMF, ABD ekonomisinin 2007'de hız keseceği ve bu düşük hızda 2008'de devam edeceği kanısında. Oysa OECD, ABD ekonomisinin 2008'de de yavaşlamaya devam edeceğini düşünüyor gibi. Dünya Bankası'nın tahminleri ise OECD'ninkine uyuyor. Burada ilginç olan ABD'nin büyüme hızının 2008'de fazla düşeceğinin öngörülmemiş olması. Bu kuruluşların üzerinde [Devamı]
    Ben iktidarım, Merkez Bankası'nın yerini ben belirlerim!
    Fatih Özatay, Dr. 17 Ocak 2008
    Krizin hemen sonrası. Yangını büyümeden söndürmek için uygulanan programın güçlü yönlerini anlatmak gerekiyor. Bunun için de bürokraside alışılmadık işler yapmak gerek. Mesela uzun duyurular kaleme almak lazım. Mali disiplinin büyümeye düşman olmadığına insanları ikna etmek gibi görünürde nafile bir çaba içine girmek kaçınılmaz. Hızla yükselmekte olan döviz kurunun bu yükselişinin, uygulanmakta olan programın sağlayacağı iktisadi temellerle uyumsuz olduğunu, çok geçmeden kurun düşmeye başlayacağını söylemek lazım. Yapısal reformlarda yalpalama varsa, hükümeti kamuoyu önünde uyarmak gerekiyor. Bu alışılmadık duyuruları yayımlatmak için de bu tür duyurulara alışık olmayanlar ikna edilmeli.Bu kadar önemli konular üzerine düşünmek, katkıda bulunmak ve bazılarını fiilen yerine getirm [Devamı]
    'Temenni planı' güven verir mi?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Ocak 2008
    'Neden şimdi farklı?' sorusunun dayanılmaz cazibesine kapıldım, peşi sıra gidiyorum. 2002-2006 hem 1995-1995 hem de 2000 mali disiplin çabalarından büyümeyi artırmak ve faiz ile enflasyon oranlarını düşürmek açısından ayrılıyor.Bu dönemleri ayrıştıran unsurlara odaklanmak gerekiyor soruyu yanıtlayabilmek için. Önce mali disiplin açısından iki temel farklılık: Birincisi, 2002-2006 dönemindeki mali disiplin çok daha kuvvetli.İkincisi, çok daha uzun soluklu.Ama daha başka önemli farklılıklar da var. Bunlardan ilki uygulanan programın ne ölçüde 'güven'i artırdığı ve riskleri düşürdüğü ile ilgili. Her üç tabloda da Merkez Bankası'nın yayımladığı güven endeksinin mali disiplin dönemindeki, öncesindeki ve sonrasındaki ortalamaları veriliyor. Son iki tabloda ise bir de iflas riski hakkı [Devamı]
    Enerji kapasitesi artırılmalı, yapay düşük fiyatın bedeli şoktur
    Hasan Ersel, Dr. 14 Ocak 2008
    Ham petrol ve doğalgaz faturasının 2008'de daha da şişeceği anlaşılıyor. Kaynak bakımında ülkeler çeşitlendiriliyor ama buna stok kapasitesinin artırılması da eklenmeli. Enerji fiyatlarını yapay olarak düşük tutmaktan da kaçınılmalı. [Devamı]
    Eylem yerine temenni planı açıklamamak neden önemli?
    Fatih Özatay, Dr. 13 Ocak 2008
    Neden şimdi büyüme hızı daha yüksek? Neden yatırım ve tüketim artış hızları daha fazla? Bu soruların yanıtlarının peşindeyiz. Yanıtlar önemli, çünkü bundan sonrasına ışık tutabilecek. Eylem planı yerine 'temenni planı' açıklamamanın önemini gösterecek. Hoş, bu önemin bugüne kadar olan bitenle defalarca kanıtlanmış olması gerekiyor, ama biz bir kanıt daha sunmaya çalışalım.Perşembe günü kaldığım yerden kısa bir özetle devam ediyorum. İstikrar programının uygulandığı dönemin ortalama faiz dışı fazlası ile uygulamanın ilk yılından önceki istikrarsız dönemin (iki yıl, ya da bir yıl) ortalama faiz dışı bütçe fazlasını karşılaştırıyoruz. Mali disiplin konusuyla ilgili iktisat yazınında oldukça sık kullanılan ölçüt çerçevesinde, uygulama dönemindeki değer, uygulama öncesinden en az mil [Devamı]
    Katılımlı bir anayasa hazırlama süreci pekâlâ mümkündür
    Güven Sak, Dr. 12 Ocak 2008
    Sayın Başbakanımız perşembe günü 60. hükümetin eylem planını açıkladı. Hükümetimizin 2011 Türkiyesi'ne ilişkin vizyonunu ilk kez ayrıntılı bir biçimde ortaya koydu. Açıklanan 145 maddenin en başında da "Toplumsal uzlaşma ile yeni bir anayasa hazırlanacaktır" hedefi vardı. Öyle anlaşılıyor ki, yeni anayasanın kendisi bir nevi "reformların reformu" olarak kabul ediliyor. Ayrıca yeni anayasanın "toplumsal uzlaşma ile" hazırlanacağı da ifade ediliyor. Müsaadenizle bugün anayasa konusunda ortaya konulan bu son derece olumlu vizyonu ve nasıl operasyonel hale getirilebileceğini ele alalım. Hazırsanız başlayalım. Köşemizin müdavimleri hatırlayacaklardır biz bu yeni anayasa meselesini ilk kez ele almıyoruz. Bundan 4 ay önce AKP'nin bürokratik-akademik seçkinler eliyle kapalı kapılar a [Devamı]
    Güven, kötümserlik ve mali krizin büyüklüğü
    Hasan Ersel, Dr. 11 Ocak 2008
    Kriz ortamının en ilginç tarafı, insanların kendilerine ulaşan mesajlar karşısındaki tutumları. Normal koşullarda abartılı olarak görüp kolaylıkla çöpe atabilecekleri bir mesajı, kriz sırasında ciddiye alabiliyorlar. Hatta ona dayanıp strateji oluşturmaya da kalkışabiliyorlar. O zaman da hem hata yapan sayısı artıyor hem de hataların maliyeti. Krizi derinleştiren de bu oluyor. Durduran ise "güvenilir" bir oyuncunun ortaya çıkması. Örneğin ilgili kamu yetkesi (hükümet, merkez bankası gibi)... Tarihte bu tür yetkelerin ortaya çıkamadığı durumlar da olmuş. Krizin çok derinleştiği ve çok uzun sürdüğü dönemlerde... O zaman, toplum güvenecek bir oyuncu aramaya başlıyor. Bu boşluğu dolduracağını iddia edene de sarılabiliyor. Adolf Hitler'in iktidara geliş sürecinde olduğu gibi... ABD k [Devamı]
    2001 öncesinde de mali disiplin vardı
    Fatih Özatay, Dr. 10 Ocak 2008
    1990'dan bu yana bakınca üç tane keskin mali disiplin dönemi ayırt ediliyor. 'Keskin mali disiplin'den kast edilen şu: İstikrar programının uygulandığı dönemin ortalama faiz dışı fazlası ile uygulamanın ilk yılından önceki istikrarsız dönemin (iki yıl, ya da bir yıl) ortalama faiz dışı bütçe fazlası karşılaştırılıyor. Uygulama dönemindeki rakam, uygulama öncesinden en az milli gelirin yüzde 1.5'i kadar fazla olmalı. Bu, mali disiplin konusuyla ilgili iktisat yazınında oldukça sık kullanılan bir ölçüt.Karşılaştırma yapılırken bildiğimiz faiz dışı bütçe rakamları düzeltiliyor. Mesela herhangi bir yılda büyüme hızı yüksekse vergi geliri artışları da yüksek oluyor. Ama bu fazlalık bir mali disiplin çabasını göstermiyor; daha hızlı büyümeden kaynaklanıyor. Dolayısıyla, bütçe rakamlar [Devamı]
    Tempolu büyümenin engeli 'onlar' değildir
    Güven Sak, Dr. 08 Ocak 2008
    Herkes sorumluluğunu üstlenmelidir. Son günlerde ekonomiye ilişkin kestirimlerde hakim olan fikirlerin arkasında yanlış bir varsayımın yatmakta olduğu izlenimi en azından bu satırların yazarında giderek güçlenmektedir. Analizinizi dayandırdığınız varsayım yanlış olursa, o analizin de fazla bir değeri olmaz. Bu yanlış varsayım dün de vardı, bugün de vardır. Yanlış olduğu dün kanıtlanmıştır ama eğer zamanında davranmazsak, bu kez etkili olma ihtimali yüksektir. Bugün müsaadenizle bu yanlış varsayıma, bu tehlikeli yaklaşıma kısaca bir değinelim. Zaman zaman güçlenen bu yanlış varsayım, Türkiye ekonomisinin performansının, içeride bizim yaptıklarımızdan çok, dışarıdan gelen "onlar"ın tercihlerine bağlı olduğu varsayımıdır. "Her şeye kadir olan 'onlar'dır, 'biz' ise tevekkül içinde [Devamı]
    Bize 'oynaklık' mı lazım yoksa?
    Fatih Özatay, Dr. 08 Ocak 2008
    Dünkü yazımda enflasyondaki son gelişmeleri tartıştım. Ağırlıklı olarak da 2007'de enflasyonu belirleyen unsurların ve de enflasyonun kendisinin nasıl şekilleneceği üzerinde durdum. Merkez Bankası'nın (MB) enflasyonu ele alış biçimi ve ona yönelik politikasında bazı noktalar ısrarla yanlış anlaşılıyor. Israrla diyorum; çünkü bu konularda MB çeşitli açıklamalar yapıyor. Hazır ileriye yönelik enflasyon öngörülerimi vermişken bu yanlış anlaşılan konulardan önemli bir tanesi üzerinde kısaca durayım bugün. [Devamı]