Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Gidişattan korkmalıyız
    Fatih Özatay, Dr. 30 Mart 2008
    Marie-Jeanne Rose Bertin 1747-1813 yılları arasında yaşamış çok ünlü bir modacı. Fransa'nın ilk moda tasarımcısı olarak bilenen bu hanım, Kraliçe Marie-Antoinette'nin önce şapkacısı ve terzisi olmuş, sonra da sırdaşı. 'Moda Bakanı' olarak da biliniyor kendisi. Özellikle saç aksesuarları ile o dönemin moda hayatına damgasını vurmuş. Bugünkü köşemizde yer almasının nedeni şu ünlü sözü: "Unutulanın dışında yeni hiçbir şey yoktur."Krizler söz konusu olduğunda unutulmaması geren birkaç temel özellik var. Bir tanesi şu: Nerede bilânço zafiyeti varsa, orada sorun var demektir. Diğeri de şöyle: Bir kurumun borçlarının varlıklarına oranı ne kadar yüksekse (kaldıraç oranı), o kurum o kadar tehlike altındadır. Bunu 'bir kurum' yerine, bir sektör için düşünürsek, krizle ilgisi hemen ortaya [Devamı]
    Planlı kalkınmanın hüzünlü serüveni
    Hasan Ersel, Dr. 29 Mart 2008
    Yakın geçmişimizde, bir toplum olarak iktisadi atılım yapabileceğimiz, dünyayı yakalayabileceğimiz hissine kapıldığımız iki iyimserlik dönemi yaşadık. Bunlardan ilki, planlı kalkınmaya geçtiğimiz 1960'ların başı, ikincisi de piyasa ekonomisinin kurallarını benimsediğimiz 1980'lerin ortasıydı. İlkinde ithal ikameci sanayileşme, ikincisinde ise açık ekonomi hedefleniyordu. Her iki deneyim de uzun sürdü ama iyimserlik ikisinde de çok kısa ömürlü oldu. [Devamı]
    'Uzlaşsınlar' mı, 'toplumsal bağıt yapalım' mı
    Hasan Ersel, Dr. 28 Mart 2008
    Hafta içinde iki gelişme oldu. Önce TÜSİAD kaygılarını dile getirdi. Arkasından TOBB, Kamu-Sen, Türk-İş, TESK, TİSK, Hak-İş ve TZOB ortak bildiri yayımladı. Bunların ışığında 24 Mart 2008 tarihli yazımı, anımsatarak devam edeyim: Türkiye'de, işbirliği yapıldığında, tüm tarafların bugünkü duruma oranla tercih ettiklerini açıkladıkları bir düzene varmak olanaklı görünüyor. Ancak işbirliği yapılamıyor. Böyle olunca da herkes kendisinin istediği ama diğerlerinin hiç istemediği yola yöneliyor. Herkes birbirini engellediğinden, değiştirilmek istenen bugünkü düzen de sürüyor. [Devamı]
    Gidişat kendi krizimize doğru mu?
    Fatih Özatay, Dr. 27 Mart 2008
    Şöyle kocaman bir varsayımla başlayalım işe: ABD ekonomisinde işler yolunda, resesyon yaşanmıyor, ufukta tehlikesi de görünmüyor. Uluslararası mali sistem ise sapasağlam. Ne petrol fiyatları, ne de diğer önemli malların fiyatları uçuk kaçık düzeylerde.Bir düşünün: Bu koşullar altında öyle güzelce arkamıza yaslanıp oturabilir miyiz? Ekonomimizin geleceği açısından içimiz rahat olabilir mi? Bu sorulara yanıt verebilmek için bu köşede defalarca yer alan bazı olguları kısaca hatırlamakta yarar var:İki temel sorunla karşı karşıyayız. Birincisi, işsizlik oranımız yüksek. Üstelik, kadınlarımızın işgücüne katılımı son derece düşük. Bu katılım daha yüksek düzeyde olsa, işsizlik oranımız şimdiki düzeyinin oldukça üzerine çıkacak.İkincisi, mevcut büyüme potansiyelimiz hem bu işsizlik oranı [Devamı]
    Neden işimiz zordur
    Güven Sak, Dr. 25 Mart 2008
    Geçen hafta "Türkiye bundan böyle uluslararası krizin dışarıdan getireceği dalgalanmalara eskisine oranla daha fazla açık olacaktır" diyerek analizi kapatmıştık. Müsaadenizle bugün bu tespitin nereden kaynaklandığına hızlıca bir değinelim. Değinelim ki, önümüzdeki dönemde işimizin neden zor olduğunu açıklıkla kavrayabilelim. Aslında mesele gayet açık: Toplumsal kutuplaşmanın yerini toplumsal çatışma ortamına bırakma eğiliminde olduğu bir ortamda iktisadi olan ne kadar önemli olabilir ki? Heyecan yerini serinkanlılığa, ideoloji yerini analize bir an önce bırakmalıdır. Yoksa bir süre sonra kaybettiklerimizin çetelesini tutmaya başlarız. Yükselen küresel dalga karşısında karar alma mekanizmalarımızı başarıyla felç etmiş bulunuyoruz. İşimiz işte bu nedenle fevkalade zordur. Gelin bi [Devamı]
    Uzlaşmadan 'adam' olunur mu?
    Fatih Özatay, Dr. 24 Mart 2008
    Şu giderek daha fazla kafamı kurcalıyor: Ekonomik konularda çok kolay sorun üretebiliyoruz. Ama çözüm üretme becerimiz çok az. Neden böyle?Adamlar belirgin biçimde yayılma emareleri gösteren yangını kontrol altına almak için karar üzerine karar alıyor ve uygulamaya koyuyorlar. ABD Merkez Bankası (FED) ne silahı varsa hepsini cepheye sürdü. Modası geçti diye düşünülen çakaralmazları bile. ABD yönetimi de FED'e yardımcı oldu ve iyi planlanmış bir maliye politikası önlemini devreye soktu. Düşük gelir gruplarının tüketim harcamaları artsın diye...Bir yandan da sistemdeki dibi delik kovalar sistem dışına çıkarılıp, onarılsınlar diye 'ehil ellere' veriliyorlar. İpotekli krediyle alınan konutların ödeme güçlüğüne düşenler tarafından bankalara devredilmek zorunda kalınmasının önüne geçe [Devamı]
    Reform süreci için bir siyasal çözüm önerisi
    Hasan Ersel, Dr. 24 Mart 2008
    Taraflardan sadece birisinin çıkarını kollayan, ötekisine ise zarar veren bir düzeni kurmak olanaksız. Bu durumda işbirliği yapmayan oyuncuların üzerinde fiilen anlaşabilecekleri tek sonuç durumun korunması. Yani siyasal partilerin başta 'tercih etmediklerini' açıkladıkları durum. [Devamı]
    Kriz bitiyor mu?
    Fatih Özatay, Dr. 23 Mart 2008
    ABD Merkez Bankası'nın (Fed) son günlerdeki kararları, uluslararası piyasaların haftayı göreli bir rahatlıkla kapatmalarına yol açtı. Birkaç örnek:Onca faiz indirimine karşın, ipotekli konut kredilerinin faizi yükseliyordu. Mesela son faiz indiriminden önce 30 yıl vadeli ipotekli konut kredisi faizi üç ay önceki düzeyine göre 12 baz puan daha yüksekti. Oysa Fed'in son kararlarından sonra 32 baz puan düştü faizler.Borsa endeksleri bir hafta öncesine kıyasla belirgin bir yükseliş kaydettiler. Uluslararası mali yatırımcıların riskten ne ölçüde kaçındıklarının önemli bir göstergesi de VIX endeksi. Geçen pazar VIX endeksindeki son gelişmeler üzerinde durmuştum. Uzun bir süredir bu endeks yukarıya doğru eğilim gösteriyor. Yani risk algılaması artıyor. 17 Mart günü son ayların en yükse [Devamı]
    Sonsuz imkanlar çağında neden kendimizi mutsuz hissediyoruz
    Güven Sak, Dr. 22 Mart 2008
    Bugünlerde memlekette olup bitenlerden rahatsız olabilirsiniz. Olmayın. İçinizde bir büyük fırsatın kaçabileceği endişesi fena halde yer etmiş olabilir. Etmesin. Bu sonsuz yorgunluklar yılında kendinizi fena halde yılgın hissediyor olabilirsiniz. Hissetmeyin. İçinde bulunduğumuz dönem daha önce tahayyül edilmesi mümkün olmayanın düşünülebilmesine imkan sağlıyor. Bir sonsuz imkanlar çağında olduğumuzun farkında mısınız? Farkındaysanız yapmanız gerekenleri düşünmeye başlayın. Farkında değilseniz hemen nasıl bir dönemin içinden geçmekte olduğumuz hakkında düşünmeye başlayın. İsterseniz hafta sonları bu yeni dünya üzerinde birlikte düşünmeye başlayalım. Rakamlara birlikte bakalım. Doğrudur. Dünya ekonomisi bugünlerde derin bir krizin içine doğru gidiyor. Herkes bu geleni, gelmiş ol [Devamı]
    Güven kaybı ve piyasa
    Hasan Ersel, Dr. 21 Mart 2008
    ABD'deki mali krizin herhalde en büyük tahribatı kurumlar üzerinde oldu. Mali kurumlara, değerleme kuruluşlarına ve düzenleyici yetkelere olan güven ciddi bir biçimde sarsıldı. Gelir ve istihdamda ciddi düşüşlere yol açabilecek bir duraklamanın doğuracağı toplumsal zararın büyüklüğü karşısında, FED ister istemez ahlak çözüntüsü (moral hazard) yaratmanın günahını üstlenip itibar kaybetme riskini kabullendi. Geçen hafta Bear Stearns olayında olduğu gibi kurtarma operasyonlarında başrole soyunmak zorunda kaldı. Sonuç ne olursa olsun, sistem çöküntüden kurtulsa bile, FED'in de bundan güven kaybına uğramadan çıkması zor. Çünkü bir kurumu kurtarıp, onu bu noktaya getiren kararların sorumlularını kurtarmayacak, işleyebilir, bir mekanizma tasarlamak, hele zaman baskısı hesaba katıldığın [Devamı]