Arşiv

  • Temmuz 2024 (13)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Madison ve demokratik toplumda çoğunluk
    Hasan Ersel, Dr. 04 Nisan 2008
    Mülkiye'de öğrenimime 1963'te başladığımda "anayasa" dersinde iki hocamız vardı: Rahmetli Bahri Savcı ve Mümtaz Soysal. Dersin yarısını veren Mümtaz Hoca, ABD anayasasını anlatmıştı. Dersin yardımcı kaynaklarından birisi de Hamilton, Madison ve Jay'in (Federalistler) makalelerinden seçmelerin yer aldığı "Anayasa Üzerine Düşünceler", (Çeviren Mümtaz Soysal, İstanbul; Türk Siyasal İlimler Derneği Yayınları, 1962) idi. ABD anayasasını yapanların bu konuyu nasıl enine boyuna tartışmış olduklarını görmek beni çok etkilemişti. [Devamı]
    Şimdi kriz bitmiş mi oldu
    Güven Sak, Dr. 04 Nisan 2008
    Evvelki gün Amerikan Doları 1.34'lerden 1.28'lere doğru geriledi. Türk Lirası yeniden değer kazandı. Piyasalar azıcık sakinledi. Ne oldu? Parti kapatma davası sürerken bu durulma da nereden geldi? Gayet basit. Etki dışarıdan gelmişti. Orada negatif beklentiler yerine anlamsız bazı pozitif beklentiler oluştu. Hava döndü. Dalga gitti. Bugünkü pozitif beklentiler anlamsız olduğuna göre hele öyle olduğu bir tescillensin, bekleyin, dün çarpan dalganın yenisi gelecektir. Bu dönemin temel özelliği böyledir. Türkiye uluslararası bankacılık krizinin dalgalarına hazırlıksız yakalanmıştır. Çünkü kaptan "ruhani" meselelere dalmış ve yaklaşan fırtınayı ihmal etmiştir. Gelen etkiler hep böyle dışarıdan gelecektir. Ama duyacağınız gıcırtıların kaynağı da hep burası olacaktır. Hiç değilse tekn [Devamı]
    Kur ve faiz nereye?
    Fatih Özatay, Dr. 03 Nisan 2008
    Bu depremi bir yana koyduğumuzda, bizim gibi ülkeleri belirgin biçimde etkileyen en son çalkantı 2006 yılında yaşanmıştı. Şu sıra devam eden deprem ile o dönemdeki çalkantı karşılaştırıldığında, piyasa tepkisi açısından çarpıcı bir farklılık saptanıyor.30 Nisan 2006 tarihinde 1 avro ve 1 dolardan oluşan döviz sepeti 2.98 YTL değerindeymiş. Yaklaşık iki ay sonra, 26 Haziran 2006'da kur en yüksek noktasına ulaşmış ve 3.84 YTL olmuş. Bu kadar kısa sürede kurdaki artış oranı tam yüzde 29.Aynı karşılaştırmayı son deprem için yapalım. İki farklı başlangıç tarihi alalım: 15 Ekim 2007 ve 14 Ocak 2008. Bu tarihlerin kurun en düşük olduğu tarihler olmaları ve depremin yaşandığı dönem içinde yer almaları dışında başka bir anlamları yok. Yani, deprem 15 Ekim'de başlamıştır saçmalığına falan [Devamı]
    Düşünülen önlemler
    Fatih Özatay, Dr. 31 Mart 2008
    Tam da beklediğimiz gibi elalem kesinlikle boş durmuyor. Yaşamakta olduğumuz türden bir krizin bir daha olması olasılığını en aza indirmek için önlemler tasarlıyor.ABD Hazine Bakanı Paulson'un yeni bir tasarı üzerinde çalıştığı haberleri çıktı cuma günü. Amaçlanan, mali sektörün gözetim, denetim ve düzenlemesini merkezi bir kurum aracılığıyla yapmak. Şu anda ABD'de birden fazla kurum mali sektörün farklı alanlarında yetki sahibi. Bu ayrışmanın, sorunların büyümeden saptanmasını zorlaştırdığı ve dolayısıyla yaşanmakta olan krizin temel nedenlerinden birisi olduğu düşüncesinden yola çıkıyor bu taslak. ABD Merkez Bankası'nın yetkilerinin de artırılması söz konusu.İsviçre'nin Basel kentinde mukim 'merkez bankalarının merkez bankası' konumundaki BIS (Bank for International Settlement [Devamı]
    Küresel krize karşı bankaların iç tasarrufa güvenmesi sağlanmalı
    Hasan Ersel, Dr. 31 Mart 2008
    Bankalar dış kaynak kaybını maliyet artırıcı bir şok gibi algılarsa kredi piyasası daralır ve  üretim olumsuz etkilenir. Çare ise bankaların, daralacak dış finansman olanağını iç mali tasarrufla karşıyabileceklerine güvenmesinde yatıyor. [Devamı]
    Gidişattan korkmalıyız
    Fatih Özatay, Dr. 30 Mart 2008
    Marie-Jeanne Rose Bertin 1747-1813 yılları arasında yaşamış çok ünlü bir modacı. Fransa'nın ilk moda tasarımcısı olarak bilenen bu hanım, Kraliçe Marie-Antoinette'nin önce şapkacısı ve terzisi olmuş, sonra da sırdaşı. 'Moda Bakanı' olarak da biliniyor kendisi. Özellikle saç aksesuarları ile o dönemin moda hayatına damgasını vurmuş. Bugünkü köşemizde yer almasının nedeni şu ünlü sözü: "Unutulanın dışında yeni hiçbir şey yoktur."Krizler söz konusu olduğunda unutulmaması geren birkaç temel özellik var. Bir tanesi şu: Nerede bilânço zafiyeti varsa, orada sorun var demektir. Diğeri de şöyle: Bir kurumun borçlarının varlıklarına oranı ne kadar yüksekse (kaldıraç oranı), o kurum o kadar tehlike altındadır. Bunu 'bir kurum' yerine, bir sektör için düşünürsek, krizle ilgisi hemen ortaya [Devamı]
    Planlı kalkınmanın hüzünlü serüveni
    Hasan Ersel, Dr. 29 Mart 2008
    Yakın geçmişimizde, bir toplum olarak iktisadi atılım yapabileceğimiz, dünyayı yakalayabileceğimiz hissine kapıldığımız iki iyimserlik dönemi yaşadık. Bunlardan ilki, planlı kalkınmaya geçtiğimiz 1960'ların başı, ikincisi de piyasa ekonomisinin kurallarını benimsediğimiz 1980'lerin ortasıydı. İlkinde ithal ikameci sanayileşme, ikincisinde ise açık ekonomi hedefleniyordu. Her iki deneyim de uzun sürdü ama iyimserlik ikisinde de çok kısa ömürlü oldu. [Devamı]
    'Uzlaşsınlar' mı, 'toplumsal bağıt yapalım' mı
    Hasan Ersel, Dr. 28 Mart 2008
    Hafta içinde iki gelişme oldu. Önce TÜSİAD kaygılarını dile getirdi. Arkasından TOBB, Kamu-Sen, Türk-İş, TESK, TİSK, Hak-İş ve TZOB ortak bildiri yayımladı. Bunların ışığında 24 Mart 2008 tarihli yazımı, anımsatarak devam edeyim: Türkiye'de, işbirliği yapıldığında, tüm tarafların bugünkü duruma oranla tercih ettiklerini açıkladıkları bir düzene varmak olanaklı görünüyor. Ancak işbirliği yapılamıyor. Böyle olunca da herkes kendisinin istediği ama diğerlerinin hiç istemediği yola yöneliyor. Herkes birbirini engellediğinden, değiştirilmek istenen bugünkü düzen de sürüyor. [Devamı]
    Gidişat kendi krizimize doğru mu?
    Fatih Özatay, Dr. 27 Mart 2008
    Şöyle kocaman bir varsayımla başlayalım işe: ABD ekonomisinde işler yolunda, resesyon yaşanmıyor, ufukta tehlikesi de görünmüyor. Uluslararası mali sistem ise sapasağlam. Ne petrol fiyatları, ne de diğer önemli malların fiyatları uçuk kaçık düzeylerde.Bir düşünün: Bu koşullar altında öyle güzelce arkamıza yaslanıp oturabilir miyiz? Ekonomimizin geleceği açısından içimiz rahat olabilir mi? Bu sorulara yanıt verebilmek için bu köşede defalarca yer alan bazı olguları kısaca hatırlamakta yarar var:İki temel sorunla karşı karşıyayız. Birincisi, işsizlik oranımız yüksek. Üstelik, kadınlarımızın işgücüne katılımı son derece düşük. Bu katılım daha yüksek düzeyde olsa, işsizlik oranımız şimdiki düzeyinin oldukça üzerine çıkacak.İkincisi, mevcut büyüme potansiyelimiz hem bu işsizlik oranı [Devamı]
    Neden işimiz zordur
    Güven Sak, Dr. 25 Mart 2008
    Geçen hafta "Türkiye bundan böyle uluslararası krizin dışarıdan getireceği dalgalanmalara eskisine oranla daha fazla açık olacaktır" diyerek analizi kapatmıştık. Müsaadenizle bugün bu tespitin nereden kaynaklandığına hızlıca bir değinelim. Değinelim ki, önümüzdeki dönemde işimizin neden zor olduğunu açıklıkla kavrayabilelim. Aslında mesele gayet açık: Toplumsal kutuplaşmanın yerini toplumsal çatışma ortamına bırakma eğiliminde olduğu bir ortamda iktisadi olan ne kadar önemli olabilir ki? Heyecan yerini serinkanlılığa, ideoloji yerini analize bir an önce bırakmalıdır. Yoksa bir süre sonra kaybettiklerimizin çetelesini tutmaya başlarız. Yükselen küresel dalga karşısında karar alma mekanizmalarımızı başarıyla felç etmiş bulunuyoruz. İşimiz işte bu nedenle fevkalade zordur. Gelin bi [Devamı]