Arşiv

  • Temmuz 2024 (12)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    Esas gündem önemli ölçüde yine kadınlarımızla ilgili
    Fatih Özatay, Dr. 17 Şubat 2008
    Başlık kısmen Radikal'in dünkü manşetinden alınma. Manşetin tamamı şöyleydi: "Esas gündem: İşsiz ve ümitsiz Türkiye".TÜİK dün 2007'nin ekim-kasım-aralık aylarına ait istihdam verilerini açıkladı. Bir önce açıklanan verilerde işsizlik oranında artış vardı. Bu sefer de öyle. Kötü bir haber. Birkaç saptama yapalım. Bir önceki yılın aynı döneminde yüzde 9.6 olan işsizlik oranı 2007'de yüzde 10.1'e yükselmiş. Önemli bir artış var.Genel işsizlik oranının yanı sıra tarım dışı sektörlerdeki gelişmeler de önemli. Tarımda uzun bir süredir istihdam düşüyor. Bu doğal bir gelişme. Ama bu düşüş tarım dışı sektörlerdeki istihdam artışıyla telafi ediliyor ve genel işsizlik oranı kötüleşmiyordu. Hatta bir miktar da düşmüştü.Aralık ayında açıklanan veriler (ağustos-eylül-ekim dönemi) tarım dışı i [Devamı]
    İktisat politikası neyi hedeflemeli
    Hasan Ersel, Dr. 15 Şubat 2008
    Sanırım, dünya ekonomisindeki son gelişmelerin Türkiye üzerinde olumsuz yönde etki yapacak cinsten olduğu konusunda görüş birliği var. Bu noktadan sonra rivayet muhtelif: Kimilerine göre bu Türkiye'yi az etkileyecek bir olay, kimilerine göre ise felaket kapımızı çalmak üzere. Söylendiğine göre bankacılık kesimimizde dünyayı sarsan türden sorunlu yatırımlar/krediler yok. Bankacılığın dış borcunun toplam özel kesimin borcu içindeki payı da az. Dolayısıyla soruna çare bulabilmek için şirketler kesimine bakmak yeterli olabilir. Şirketler yatırımlarını borçlanma ve dağıtılmamış kazançlarıyla finanse ediyor olsunlar. Kolaylık olmak üzere borçlanmanın tümüyle yurtdışından yapıldığını varsayalım. Dağıtılmamış kazançlar da kârın bir oranı olsun. Kârı da hasılattan girdi ve borçlanma maliy [Devamı]
    Sarkozy'ye ne oldu
    Güven Sak, Dr. 15 Şubat 2008
    Luis Napolyon, bildiğimiz Napolyon Bonapart'ın yeğeniydi. 1848 Devrimi'nden sonra kurulan, kısa ömürlü ikinci cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanıydı. Bonapartizm teriminin yaratıcısı oydu. Bonapartizm kısa boylu bir generalin imparator olup, bir ülkeyi istediği gibi yönetmesi değildi. O bir devlet eliyle ve devlet kontrolünde modernleşme programıydı. Girişimciliğe dayalıydı ve milliyetçiydi. Luis Bonapart, aynı amcası gibi yaptı, bir darbe ile imparator oldu ve III. Napolyon adı ile ikinci imparatorluk dönemini başlattı. Sene 1851'di. 1871 Fransa-Prusya savaşındaki yenilgiye kadar iktidarda kaldı. Karl Marx, amcasını dikkate alarak, "Hegel bir yerlerde tarihte olayların iki kez tekrarlandığını söylemişti. Ama onun unuttuğu eklemeyi, ben yapayım: Birincisinde trajedi, ikincisinde kome [Devamı]
    Vaktiyle 'sık' diyenler şimdi neden gevşetti?
    Fatih Özatay, Dr. 14 Şubat 2008
    Ekonominiz durgunlukta olsun. Yok, işi biraz daha acıklı hale getirelim; önemli bir küçülme yaşansın ekonomide. Oysa üretim kapasiteniz yeterli, ortada üretimi engelleyen bir fiziki darboğaz da yok. Mevcut sorunun arkasındaki temel neden, iç talep yetersizliği. Gidişatı tersine çevirmek için nasıl bir iktisat politikası uygulanmasını önerirsiniz? Ama durun bir dakika. Bu sorunun tek bir yanıtı var mı sahiden?Durgunluğa girmekte olan, bir görüşe göre zaten durgunlukta olan ABD ekonomisinde tüketim harcamalarını artırmak, böylelikle bir an önce ekonomiyi yeniden rayına oturtmak için hazırlanan mali tasarı yürürlüğe girmek üzere. İşsizlere yapılan işsizlik yardımlarının artırılması ve düşük gelir grupların-dakilere nakit vergi iadesi verilmesi gibi kamu harcamalarını artırıcı önlem [Devamı]
    Katsayı, Pisa testi ve prangalar
    Fatih Özatay, Dr. 11 Şubat 2008
    Beşeri sermayemizin düzeyi potansiyel büyüme hızımızı yakından belirliyor. Beşeri sermaye düzeyimizi yükseltmenin yolu ise daha çok kişiyi daha kaliteli bir biçimde eğitmekten geçiyor.Sadece okullardaki eğitim değil söz konusu olan. Aynı zamanda çalışma hayatındaki beceri artırıcı kurslar da çok önemli. Hatta bazı koşullarda, mesela teknolojinin hızla ilerlediği alanlarda, bu vazgeçilmez bir şart oluyor.Hem temel eğitim hem de mesleki eğitim açısından önemli eksiklerimiz söz konusu. Yapılan çalışmalar, işyerlerinin aradıkları nitelikte eleman bulmakta zorlandıklarını gösteriyor. Oysa işsizlik oranımız çok yüksek düzeyde. Bu büyük sorunu çözmenin bir yolu da bu insanların beceri düzeylerini artırmaktan geçiyor.Çeşitli raporlarda mesleki eğitimin özendirilmesi tavsiye ediliyor. Me [Devamı]
    Merkez bankaları piyasa oyuncularını anlayacak, ama kolunu kaptırmayacak
    Hasan Ersel, Dr. 11 Şubat 2008
    Mali piyasa oyuncuları doğal olarak kendi çıkarları doğrultusunda ve kısa vadeli hareket eder. Merkez bankaları ise piyasa oyuncuları anlamakla birlikte toplumun tüm kesimlerini düşünerek hareket etmeli. [Devamı]
    Aralık ayında üretim düştü
    Fatih Özatay, Dr. 10 Şubat 2008
    Cuma günü aralık ayına ait sanayi üretim rakamları açıklandı: Bir yıl öncesinin aynı ayına göre üretimde yüzde 1.4 oranında düşüş gerçekleşmiş. Yıllık olarak bakıldığında ise 2007 üretim artışı yüzde 5.4 düzeyinde olmuş. 2006'daki üretim artışı yüzde 5.8 düzeyindeydi.Bir aylık gözlemden yola çıkarak hemen kötümser senaryolar çizmeye gerek yok. Birincisi, etraf zaten yeteri kadar karışık. Kötümser bir senaryo için aralık ayı üretim gelişmesi olsa da olur olmasa da.İkincisi, aralık ayında çalışma günü sayısı 2006'nın aynı ayına göre daha azdı: 2007'de beş tane pazar günü ile hafta sonu tatiline denk gelmeyen üç tane kurban bayramı günü var. Yani cumartesiler bir tarafa bırakılırsa sekiz tatil günü söz konusu. 2006'da ise beş tane pazar var. Yılın son günü kurban bayramının ilk gün [Devamı]
    İstanbul'un bütçe açığına niye kimse ses çıkartmadı
    Hasan Ersel, Dr. 09 Şubat 2008
    Ama 5 milyar 450 milyon YTL harcama büyüklüğüne sahip İBB bütçesi herhangi bir tepkiyle karşılaşmadı. Peki neden? Hükümetten esirgenen hoşgörü niçin belediyelere gösteriliyor? İstanbul Büyük Şehir Belediyesi (İBB) web sitesinde 2008 bütçesine ilişkin veriler yer alıyor. Hem harcamaların, hem de yatırım programı detayları hakkında da bilgi veriliyor. Geçmiş yıllara ilişkin karşılaştırılabilir bilgiler edinmek de olanaklı. Önümüzdeki iki yıl için de harcamaların fonksiyonel ve iktisadi sınıflandırılması temelinde projeksiyonları da sunulmuş. Daha önceki bir yazımda (Referans, 1 Mart 2007) şikayet ettiğim noktaların artık geçerli olmadığını görmek beni çok memnun etti. Eldeki bilgilere göre İBB'nin 2008 bütçe açığının gelirlerine oranı yüzde 22,47. Geçen yılın bütçe açığı oranı da b [Devamı]
    Yoksa icat çıkarmak hakikaten kötü müdür
    Güven Sak, Dr. 09 Şubat 2008
    Dikkat ediyor musunuz? Uluslararası bankacılık krizi denildiğinde esas olarak Amerikan bankalarından söz ediyoruz. Avrupa bankalarından tekil "kötü yönetim" örnekleri görüyoruz esasen. Avrupa finansal piyasalarındaki problem, ABD finansal piyasalarındaki kadar sistematik durmuyor. Amerika'da sistemli bir biçimde, tekil bankalara bakmaksızın, tüm bankaları kesen bir durum var. Buna karşılık, Avrupa finansal piyasalarında banka isimleri ile doğrudan ilişkilendirebileceğimiz tekil örnekler var. Yoksa burada da, Anglo Sakson hukuk sistemi ile Kıta Avrupası hukuk sistemi arasındaki farkın bir başka sonucunu mu görüyoruz? Gelin önce finansal yenilikler karşısında iki hukuk sisteminin yaklaşımını karşılaştıralım, sonra da bu durumda son bankacılık krizinin Avrupa ekonomilerinde yol aça [Devamı]
    Arap sermayesi neden Arap ülkelerine gitmiyor?
    Hasan Ersel, Dr. 08 Şubat 2008
    Petrol üreten Arap ülkelerinde oluşan büyük fonların nereye gideceği konuşulup duruyor. Bu fonların Türkiye'ye yönelmesini bekleyen, hatta buna bel bağlayanlar da var. Bu, olayın bir yönü. Bu olayın öbür yönü ise bu fonların niye Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da gidecek yer bulamadığı. Bu bölgede, İsrail dışında, Arap ülkeleri var. Her ne kadar kişi başına gelir, doğal kaynaklar, kurumlarının gelişmişliği itibariyle bu ülkeler arasında önemli farklılıklar varsa da ortak sayılabilecek pek çok toplumsal özellik olduğu da açık. Ama bu büyük fon birikiminden bu bölgenin pek de yararlandığı söylenemez. Eldeki son karşılaştırılabilir verilerin olduğu 2004 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki ülkelerin ortalama işsizlik oranı yüzde 14'tü. Bu, Sahra Altı Afrika dışında dünyadaki en y [Devamı]